Güncel Haberler

YTB Başkanı Abdullah Eren, “Avrupa’da hiçbir zaman bu kadar fazla Müslüman ve Türk görmemiştik”

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve Türk-Alman Üniversitesi (TAÜ) ortaklığında “Almanya’daki Türk Varlığının 60 Yılı Sempozyumu” programı Beykoz’da başladı. Programda konuşan YTB Başkanı Abdullah Eren, “Almanya’da yalnızca 2020 yılında İslamofobik saldırılarından bazıları doğrudan vatandaşları hedef alan saldırılardır. Bu konuda yönetimlere büyük görev düşmektedir” dedi. Eren ayrıca „Almanya’da bugün 16 bin dernek arasında 4 bin 700’ü Türklere ait“ ifadelerinde bulundu.

Türkiye ve Almanya arasındaki 1961 İşgücü Antlaşmasının 60. yıl dönümünde, Türk-Alman Üniversitesi ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından organize edilen “Almanya’daki Türk Varlığının 60 Yılı Sempozyumu” Beykoz’daki Türk-Alman Üniversitesi’nde başladı. ‘31 Ocak- 1 Şubat’ tarihleri arasında gerçekleştirilecek sempozyumun ilk gününde Almanya’da Türk varlığı ile ilgili gelişen süreci araştırmak, sorgulamak, muhtemel sorunlara çözüm önerileri sunmak, yapıcı ilişkiler ve programlar geliştirmek konularına değinildi. Programa Beykoz Belediye Başkanı Murat Aydın, YTB Başkanı Abdullah Eren, Almanya Federal Meclisi Başkanvekili Aydan Özoğuz, Türk Alman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Halil Akkanat, Prof. Dr. Rita Süssmuth, katıldı. Sempozyum 2 gün boyunca Türk- Alman Üniversitesi’nde devam edecek.

“Türk varlığı kalıcı hale geldi”

Programda konuşan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Abdullah Eren, “Almanya- Türk toplumu 60 yılını geride bıraktı. Almanya ile 60 yıl önce imzalanan bir yolculuktan bahsediyoruz. Biontech’in kurucuları Uğur Şahin ve Özlem Türeci, kıymetli Besteci Metin Güneş, ünlü futbolcu Mesut Özil ve daha ismini sayamadığım birçok kişi bu güçlü yapının isimleri. Bugün gelinen noktada Türklerin Almanya’nın ayrılmaz bir parçası olduğunu görmekle kalmıyoruz, ülkemize de faydalar sağladığını görüyoruz. Almanya-Türk toplumunun ekonomideki yeri önemli noktada. Almanya’da Türkler tarafından kurulan 70 bin işletme ciroları 10 milyar Euro’yu geçmiştir. Almanya’da bugün 16 bin dernek arasında 4 bin 700’ü Türklere ait. Aktif siyasal katılım da çok önemli. Şu an gelinen nokta, 335 belediye başkanından 5’i göçmen kökenli ve yalnızca 2’si Türk kökenli. Bu tabloya baktığımızda çalışmaların arttırılması gerektiği görülüyor. Yalnızca 2020 yılında İslamofobik saldırılarından bazıları doğrudan vatandaşları hedef alan saldırılardır. Bu konuda Almanya’ya büyük görev düşmektedir. Bir diğer önemli konu da eğitim noktası. Bugün Almanya’da Türkçe dersleri devam etmektedir. Bunların pratikte uygulanmasında sorunlar yaşanmaktadır. Bugün de bu konuları konuşmak üzere buradayız. Almanya Türkiye ilişkilerinin biricik bir yeri olduğunu düşünüyorum. Avrupa’da hiçbir zaman bu kadar fazla Müslüman ve Türk’ü görmemiştik. Bu Türk varlığı kalıcı hale geldi. Avrupa’da bazı durumlarda Türklere karşı bazı menfi durumlar yaşanabiliyor. Almanya açısından da yeni bir durum aslında. Başka bir toplumla yaşamak. Türk göçü iradi bir göçtür. Şu an bir uyum sürecinin devam ettiğini görebiliyoruz. Geride bıraktığımız 60 yıl bir başarı hikayesidir. Henüz kendi yaşadığı şehrin merkezini göremeden Almanya’ya, Avrupa’ya giden bir neslin başarı hikayesidir. Biz Almanya’da yaşayan Türkleri bir zenginlik olarak görüyoruz. İlgili olduğumuz ülkelerle birçok konuda paydaş oluyoruz. Avrupalı Türklerin lobisini yapan tek kurum olabiliriz” diye konuştu.

“Avrupa’ya gidenler kendi ülkeleriyle bağlarının kopararak değil koruyarak göç etmiştir”

Türk- Alman ilişkilerine değinen Türk- Alman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Halil Akkanat, “Göç hareketinin ne tür olumlu olumsuz sonuçlara yol açtığını birlikte değerlendirmek için bir aradayız. Bu sonuçlardan ders çıkarmak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. 60 yıl önce bu antlaşma imzalandığında Tük nüfusunun, Almanya için köklü bir nüfusa sahip olacağı belki o dönemde öngörülemezdi. Türkiye ile Almanya arasında imzalanan bu antlaşmanın toplumsal düzeyde karşılık bulduğu bir gerçektir. Almanya’da oluşan Türk varlığı iradi bir hareket olduğu için her yönden incelenmesi gerekir. Türklerin, Almanya’da toplumun vazgeçilmez bir parçası olduğu görülmektedir. Bu göçün en önemli özelliği ülkemizi de etkilemiş olmasıdır. Göç eden Türk nüfusu Türkiye’yi de etkilemiştir. Avrupa’ya gidenler kendi ülkeleriyle bağlarının kopararak değil koruyarak göç etmiştir. Bu göç pek çok alanda yeni bir bakış açısının Türk toplumuna farklı kazanımlarla dönmesini sağlamıştır. Bu sempozyumda eğitim, kültür, bilim, spor gibi birçok alan odaklanarak Almanya’daki Türk varlığının geniş bir perspektif ile incelenmesi amaçlanmaktadır. Türk- Alman ilişkisi uzun yıllar içerisinde gelişmiş ve kurumsallaşma ihtiyacı doğmuştur. Bunların neticesinde Türk- Alman Üniversitesi kurulmuştur” dedi.

Ähnliche Artikel

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

Schaltfläche "Zurück zum Anfang"