TürkçeWahlen

İddialar ve Polemiklerin Gölgesinde Viyana Eyalet ve Belediye Meclisi Seçimleri

11 Ekim`de yapılacak Viyana Eyalet Meclisi ve Belediye Meclisi seçimlerine doğru geri sayım devam ederken, siyasi partilerin ve adayların seçim propagandaları ve kampanyaları da hızla devam etmekte. 

Bu seçimlerde Avusturya’da yaşayan Türk kökenli Avusturyalıları da yakından ilgilendiren farklı gelişmeler oldu. Türk göçmen kökenli genç bir politikacı olan Hakan Gördü önderliğinde kurulan SÖZ “Soziales Österreich der Zukunft“ (Geleceğin Sosyal Avusturya’sı) partisi kuruluşunun üzerinden henüz bir yıl bile geçmemişken seçimlere parti olarak katılmaya hak kazandı.  

Genel olarak ortak toplumsal sorunlar, özel olarak göçmen sorunlarına yeni bir perspektif ve farklı bir yaklaşım getirmek felsefesiyle yola çıkan SÖZ partisi, özellikle göçmen kökenli okumuş, entelektüel ve nitelikli gençleri SÖZ partisi çatısı altında bir araya getirerek Avusturya politika tarihine ve göçmenlik geçmişi olan Avusturyalılara yeni bir gelecek kapısı araladı. Sadece politika konuşmanın ve potansiyel bir seçmen kitlesi olmanın ötesinde mecliste karar verme makamlarından birine ve kilit bir politik rol üstlenmeye talip olan SÖZ partisinin seçim maratonuna dahil olması, özellikle Türk kökenli göçmen Avusturyalı seçmenlerin tercihlerinde de farklılaşmalara neden oldu. Bu durum mevcut seçim dengelerini bozduğu gibi seçmen oy dağılımlarını da değiştirip farklı bir seçim atmosferi oluşturdu. 

Artık toplum ihtiyaçlarına cevap vermekte zorlanan yozlaşmış iktisadi yapılar ve siyasal oluşumlar; dünya genelinde bozulan dengeler bir dizi aşırılıkları da beraberinde getirdi. Avrupa’nın birçok ülkesinde olduğu gibi bu durum Avusturya’da da aşırı sağ partilerin yükselişe geçmesine, aşırı sağ düşünce ve politikaların ortaya çıkmasına neden oldu. Özellikle göçmenlik karşıtı, yabancı düşmanlığı, çok kültürlülük ve islamofobi üzerinden kurgulanan ve öncülüğünü FPÖ gibi aşırı sağcı bir partinin yürüttüğü siyasi ahlak ve değer erozyonu son yıllarda ÖVP ve SPÖ gibi ana akim siyasi partileri de etkilemiş görünmekte. Bu üç parti arasındaki belirleyici ayrım ve farklarda kısmen kalkmakta; izledikleri politikalarda geçişken bir yapıya dönüşmekte. 

İşte böyle bir siyasi ortam ve atmosferde Viyana Eyalet Meclisi ve Belediye Meclisi seçimlerine kısa bir süre kala farklı partilerden göçmen Türk kökenli adaylar, Türk toplumu-seçmeni, bazı „Türk Sivil Toplum Kuruluşları “, kanaat önderleri ve bazı medya/sosyal medya platformları da kendi aralarında bir tartışmanın ve hesaplaşmanın içine girmiş bulunmakta. Adayların birbirine yönelik iddiaları biryandan kulaktan kulağa fısıldanırken bir yandan da medya ve sosyal medya ortamlarında hararetli tartışmalara sebep olmakta.   

Ana akım bir partiden göçmen Türk kökenli bir aday, kendilerini gazeteci olarak tanımlayan medya/sosyal medya platformlarından Avusturya Günlüğü, Yeni Nesil, Viyana Manşet, Medya Avusturya ve Haber Journal ile „Sadece kendisinin ve partisinin“ haber ve reklamlarının yapılması; diğer parti ve adayların kesinlikle haber ve reklamının yapılmaması şartıyla bir anlaşmaya vardığı;  

Bu adayın secim propagandası kapsamında organize ettiği kahvaltı etkinliklerine yüklü miktarda harcamalar yaptığı; 

Kahvaltı organizasyonları için yaklaşık 15.000 €, yukarıda adi gecen Türk kökenli sosyal medya platformlarına ise reklamlar için yaklaşık 60.000-70.000 € harcadığı; harcamaların finansal kaynağı konusunda kamuoyuna karşı şeffaf olmadığı; 

Adayın bu tutumunun kendi parti teşkilatı içinde bulunan üyeler ve diğer adaylar arasında da rahatsızlık yarattığı yönünde birçok iddia dile getirilmekte. 

Kamuoyu vicdanında şüpheye neden olan ve soru işaretleri oluşturan bu iddiaları, tarafsızlık ilkemiz ve basın ahlakimiz gereği Brücke/Köprü Magazin olarak bahsi gecen adaya da direkt sorarak söz ve cevap hakki tanıdık. Ancak kendisinden tarafımıza bir dönüş olmadı. Brücke/Köprü Magazin olarak bu tartışmaların ve iddiaların bir tarafı olmak arzusunda değiliz. Dolayısıyla bu iddiaların hakem ve hakimliğini; olumlu ya da olumsuz kararını kamuoyuna havale ediyoruz. 

Geçmiş yıllarda Avusturya`daki göçmen Türk toplumu sadece secim zamanları hatırlanan, hep bir oy potansiyeli olarak muhatap alınan ve öncelikli sorunları görmezden gelinen bir toplum olagelmiştir. Bugün gelinen şu noktada ise göçmen Türk toplumu hala ve özellikle FPÖ gibi aşırı sağcı parti, gurup ve anlayışların politik arenada söz sahibi olmasıyla kaderine terk edilip, bazı sosyal ve insan haklarına kısıtlamalar getirilmeye çalışılmaktadır.  

Bu ayrımcı politikaları, tutumları ve anlayışları değiştirmek adına partilerin göçmen Türk kökenli adaylarına ve SÖZ partisine tarihi bir misyon ve önemli bir sorumluluk düşmektedir. Ancak sosyal medya üzerinden devam eden tartışmalar, bazı adaylar hakkındaki iddialar; kendilerini gazeteci olarak tanımlayan bazı Türk sosyal medya platformlarındaki gayri etik tutum ve davranışlar bu tarihi misyonu zedelemekte; adayların hem kendilerine hem göçmen sorunlarına hem de buradaki Türk toplumuna zarar vermekte; yabancı ve göçmenlere karşı olumsuz politikalar sürdüren diğer parti ve adaylara da değer ve oy kazandırmaktadır.  

Sadece bazı ideolojiler üzerinden yola çıkıp herhangi bir aday, bir siyasi parti, bir düşünce karşıtlığı üzerinden dar bir bakış açısıyla üretilen, kendi kişisel çıkarlarına hizmet eden, dürüst olmayan tutum ve davranışlarla sürdürülebilir bir politika inşa etmek mümkün olmadığı gibi mevcut sorunlarada çözüm üretemeyeceği bilinen bir gerçektir. 

Kanaatimizce hangi partiden aday olursa olsun bütün göçmen Türk kökenli adaylar politikalarını, göçmen sorunlarını da göz ardı etmeden ortak toplumsal sorunlar ve ortak değerler üzerine temellendirmeli. Bu adaylar hedeflerine temiz toplum, temiz siyaset anlayışı; insan hakları, demokrasi ve adalet gibi evrensel değer ve kavramlar üzerinden yürümelidir. 

Göçmen Türk kökenli bütün adaylar dürüst, temiz, şeffaf, akılcı ve farklı perspektifler geliştirebilen; sorunlara çözüm üretebilen ve göçmen sorunlarını daha görünür hale getirebilecek örnek bir politik model sergilemelidirler. 

Avusturya`daki göçmen Türk toplumu, Türk kökenli gazeteciler, medya kuruluşları, sosyal medya platformları ve bütün Türk Sivil Toplum Kuruluşları; siyaseti yozlaştıranlara, kendi kişisel çıkarlarını ön planda tutanlara karşı toplumsal birlik içinde olmalı, Türk toplumunun geleceğini birlikte inşa etmek yönünde tavır almalı ve elbirliği ile çalışmalıdır.

Ähnliche Artikel

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

Schaltfläche "Zurück zum Anfang"