Ali’nin sırrına ereyim dersen
Mürşidi kâmile varın erenler
Gönül kâbesine gireyim dersen
On bahrı ummana dalın erenler
(Esrarí)
Kadim Anadolu topraklarında Alevilerin dillerinden düşürmediği „Ali sırrı“ ile „arı sırrı“ sözü arasındaki gizem nedir?
Bal yapan bir arı ile en yüce değer, varlık noktası ve varlığın özü olan Ali kavramı „sır“yani „giz“ sözüyle ehil olmayan kişilerden, despot ve diktatör yöneticilerden, semavi dinlerin işgal ve baskı aracı olarak kullananlardan saklamak için söylenilen sözdür.
Kudret kandilinde gizli nihanda
La mekân elinde sır idi Ali
Kentü kenzin esrarı ondadır
Dünya kurulmadan var idi Ali(Devrani)
Arı petekte bal yaptıktan sonra balı gizlemek için üzerini sır dediğimiz bir maddeyle kaplar. Bu sır sayesinde bal petekte gizlenmiş olur.
Ben Ali’yi gördüm arşta durunca
Yerin göğün binasını kurunca
Ali’nin sırrına kimse eremedi
Cebraile bir kez sual sorunca(Hatayì)
Aleviler 7. Ve 9.yüzyıllarda Anadolu’daki Hristiyanlık ardından 11. Ve 13 .yüzyılda İslamın Sünni Emevi yorumunun baskı ve yasaklarından dolayı Alevi inancını tıpkı arı gibi işleyerek ehil olmayan kişilerden gizlemişlerdir.
Biz aşığız ne söylesek
Sözümüzde yalan olmaz
Sır içinde sır saklarız
Hiç kimseye ayan olmaz(Gubari)
HZ. ALİ’NİN KILICI ZÜLFİKARIN SIRRI
Hz İmam Ali’ye verilmesiyle ilgili çeşitli iddialar vardır.Bu iddialardan ;
1. İddia Cebrail as. tarafından cennette asılı duran Zülfikar
Hz.Ali’ye verilmek üzere dünyaya indirilir ve o gece Hz Peygamber sav.
, Şah-ı Merdan Ali’yi evine davet ederek bu kılıcı kınıyla verir
ALLAH’dan bir hediye olduğunu müjdeler.
2.İddia Tarihçilere göre bu kılıcı Mısır Melik’i Mukavkas Hz
Muhammed’e sav. hediye etmişti.Hz Peygamberde Hz Aliye vermiştir.
3.İddia ve biz alevilerin inandığı Hz.Peygamber Uhud Savaşında düşman
askerlerinden olan Amrû bin Adûd, savaşta kendisine karşı çıkacak bir
savaşçı istediğinde Hz.Peygamber, İmam Ali’ye Zülfikarı uzatarak onun
karşısına çıkmasına izin vermişti. Savaş esnasında
Hz Peygamberimiz sav. kılıç darbeleri, atılan taşlar sonucu omuzu
yaralanmış, yüzü kanlar içerisinde kalmış ve bir dişi kırılmış çok
sayıda düşman askeri Hz Peygamberın üzerine doğru gelirken ,
Hz Muhammed ; Yetiş hücum et Ya Ali demiştir.
Haydar-ı Kerrar Ali el Murtaza , Zülfikarı çekip müşrik düşman
askerinin üzerin aslan gibi seyirterek cümlesini öldürüp geri
püskürtmeyi başarmıştı.
Sevgili canlar İmam ali daha sonra Hz Peygamberin kanayan dişine
başındaki sarığın beyaz bezini basarak kanamayı durdurur.Sarığının
bezi kıp kırmızı kan olmuştur.Hz Ali bu bezi öper ve başına bağlar.
Sevgili canlar biz Alevi-Bektaşiler KIZILBAŞLIK adını burdan alır. Hz
Ali savaşa devam eder.
Bunun üzerine;
CEBRAİL AS : Ya Resurullah bu sizin için yapılan iyilik ve civan
mertlikten başka bişey değildir. buyurdu
Hz Peygamber cevaben : “ O bendendir bende ondanım ” der.
CEBRAİL AS : “ Zülfikar gibi keskin kılıç Ali gibi bir yiğit bulunmaz
” (Lâ fetâ illâ Ali, lâ seyfe illâ Zülfikâr ) buyurur.
Bir gün Ahmedi Muhtar Muhammed Mustafa sav. Fatma Anamızla baba kız
sohbet ederlerken Hz Peygamber Fatma anamıza ; Sen Zülfikarı
tanırmısın diye sorunca :
Fatma anamız : evet ya Resurullah ben o kılıcı Alinin eline geçmeden
cennette asılı görmüştüm. demiştir.
Zülfikar Alevi Bektaşilerdeki Anlamı
Zülfikar Alevi-Bektaşi yolunda adaletin simgesidir Zülfikar Aliden –
Ali Zülfikardan ayrılmaz.
Zülfikar bilindiği gibi iki başlıdır. Biri diğerinden uzundur.
Alevi-Bektaşi inançında anlamı :
1-Biri zahiri biri batini yorumu temsil eder.
2-Bir ucu ilimi diğer ucu imanı temsil eder.
3-Büyük olan kafirlerle savaşı , Küçük olan nefsimizle savaşı temsil eder.
4-Büyük olan iyiliği ve inancı , küçük olan kötülüğü ve inançsızlığı
temsil eder.
5-Bir ucu doğruluğu diğer ucu adaleti temsil eder.
TAHTA KILIÇ
Hz.Ali’nin kılıcı Zülfikâr; doğruluğun, adaletin, hakkın simgesi ise;
Bektaşi inancına göre de, Allah’ın aslanı Hz. Ali’ye Hz. Peygamber
tarafından adaleti temsil etmesi için verilmiş olan tahta kılıç da,
tıpkı Zülfikâr gibi, terbiye edicidir, doğru yolda gitmeyenleri
terbiye eder, yol gösterici bir mürşittir. Hoşgörünün inşasında önemli
bir işlev yüklenmiştir. Adaleti temsil eden tahta kılıç, aynı zamanda
anlaşmazlıkları karşı tarafa karşılığından fazla zarar vermeden, barış
yoluyla çözmenin, gerçekçiliğin, yiğitliğin, şer güçlerle savaşımın
simgesi de sayılır. Bu, bireyi mutlu kılmayı amaçlar, bunun için
keser, bunun için kullanılırdı.
Tahta kılıcın bir mürşidlik belirtisi(alâmeti) olduğunu, ancak mürşid
olanların tahta kılıç taşıyacaklarını gösterir. Menâkıplara göre Ahmed
Yesevî, Hacı Bektâş Velî, Hacım Sultan, Kızıl Deli(Seyyid Ali) Sultan,
Abdal Mûsâ Sultan, Otman Baba, Gül Baba, Saru Saltuk ve Sûcâeddin
Sultan gibi erenlerin tahta kılıcı, Hz. Ali’den onlara intikal
etmiştir, tarikatte buna inanılır. Nitekim XVII.yy. Bektâşi
ozanlarından Gedâ Muslu bir nefesinde tahta kılıçla Zülfikâr’ı
örtüştürür. Erenlerin ellerinde bulunan tahta kılıcın, Zülfikâr
olduğunu şöyle açıklar:
Erenler serveri ol sırrım Ali
Serçeşme olmuştur Urumeli’ne
Ağaçtan Zülfikâr ol gerçek velî
Evvel tekbir aldık pîrin beline
CANLAR ;
HZ ALİ’NİN KILICI ZÜLFİKARIN NEREDE OLDUGU KONUSUNDA İKİ RİVAYET VARDIR
1. Hz.Ali’nin kendi na’şını götürdüğü deveyle beraber onuda yanına
aldığı yönündedir.
2. Hz Ali evinde vefaat etmeden önce İmam Hasan ve Hüseyne Zülfükarın
denize atılmasını vasiyet etmiş ve bunun üzerine Hz.Hüseyin tarafından
Neceften denize atılmıştır.
3. 12 Imam yani Imam Mehdi’nin elindedir ve geldiğinde son büyük
savaşla zalimleri yenip mazlumları hakim kılacak sonsuz adaleti tesis
edecektir.
Canlar Zülfikar; kınının 99 şifreden kabzası 102 şifreden kılıcın
çeliği 111 şifreden oluştuğunu ve bunun allahın zati sıfatları olduğu
söylenir..
HADİD SURESİ 25 AYETTE :
Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların
adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve ölçüyü
indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar
için faydalar vardır. Bu, Allah’ın dinine ve peygamberlerine görmeden
yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima
üstündür. Buyurmustur
Gel gönül okuyalım ismi azam duasını
Okudu ki “La feta illa Ali la seyfe illa zülfikar”
Sıdk ile okudu sildi gönül pasını
Okudu ki “La feta illa Ali la seyfe illa zülfikar”
NÂDİ ALİ Duası (Hadis)
Bismillahirrahmanirrahim..
Nadi Ali’yyen mazharul acaib
teciduhu avnen leke fin nevaib
li külli hemmin ve gammın seyrenceli
Ve bi nur-u azametike Ya Allah!.. Ya Allah!.. Ya Allah!..
Ve bi nur-u nübüvvetike
Ya Muhammed!.. Ya Muhammed!.. Ya Muhammed!..
Ve bi nur-u velâyetike Ya Ali!.. Ya Ali!.. Ya Ali!..
Edrikni Ya Fatima!.. Ya Fatıma!.. Ya Fatıma!..
Edrikni Ya Hasan!.. Ya Hasan!.. Ya Hasan!..
Edrikni Ya Hüseyin!.. Ya Hüseyin!.. Ya Hüseyin!..
Edrikni.. Edrikni.. Edrikni..
Lâ feta illâ Ali. Lâ seyfe illâ Zülfikar..
Lâ gaza illâ gaza, el Murtaza bil iktidar
Her gaza ve bela nerden gelirse defeyle ya Perverdigâr.
Münkirin boynundan gitmesin tığ ile teber.
Lâ fetâ illâ Ali, lâ seyfe illâ Zülfikar..
Türkçesi
Esirgeyen Bağışlayan Allah’ın adıyla!
Zorda kaldığında İmam Ali’yi çağır.
O Ali ki, üstün niteliklere sahiptir.
Tüm sıkıntı ve güçlüklere karşı ondan medet dile!
Dile ki yardım göresin
Dile ki mürüvvet bulasın
Yüce Yaratanın kutlu ışığı aşkına, Ya Allah Ya Allah Ya Allah
Şanlı Resulün aydınlığı aşkına Ya Muhammed Ya Muhammed Ya Muhammed
Kutlu Velayetin arıtıcı nuru aşkına Ya Ali Ya Ali Ya Ali
Himmet eyle Ya Fatma Ya Fatma Ya Fatma
Himmet eyle Ya Hasan Ya Hasan Ya Hasan
Himmet eyle Ya Hüseyin Ya Hüseyin Ya Hüseyin
Yoktur Aliden güçlü yiğit.
Ve bulunmaz Zülfükardan keskin kılıç
Ey Gazi, Ey Şehit
Ne Kutludur Ol Murtaza aşkına edilen gaza!
Her türlü beladan koru bizi ey Rabbimiz.
Münkire karşı tığ ile teber
Mümine zulmedenler olsun heder.
Yoktur Aliden güçlü yiğit..
Ve bulunmaz Zülfükardan keskin kılıç!
Eğriyi doğrultan düzgün kılıç!
Ey Gazi, Ey Şehit.
Şüphesiz Ali’dir Şanlı yiğit!
Dildeki duanın, Gönüldeki Dileğin kabulü için,
Gerçeğin demine Hü.
Ali Sırrı Arı Sırrı Nefeslerde Kerbela’da Hz. Hüseyin’in Şehitler Serdarı mertebesine ulaştığı Muharrem ayının onuncu gününde Ulu Ozanlarımızdan Virani Baba’nın dilinden Hakk Muhammed Ali Yoluna bende ve sadık olanların bu Yolda giderek Hz Hüseyin’in hak olarak dökülen kanına sahip çıkmasının, yine bu Yol uğruna ser vermiş olan velayetin nuru Şahı Merdan Ali’den ve onların büyük bedeller ödeyerek bizlere emanet bıraktıkları erkandan ayrılmamızın önemini, Ulularımızın dostuna dost, lanetlik düşmanlarına düşman olmamızın gereğini, bu kurban oluşların manadaki sırrına ermenin asıl amaç olması gereğidir.
Muhammed Ali soyunun hakkına zulüm eden ilk zalime ve o zalime uyan son zalime lanet; Hz. Hüseyin’e karşı harbeden güruha lanet; Ulumuzun katiline severek katılan ve bu güruha uyana lanet!
Selam sana Ya Hüseyin! Bu selamım bu fakirin makamına niyazında son sözü olsun! Yasımızın kabulünü lütfetmen niyazıyla. Aşk ile.
Bugün matem günü meydan bizimdir
Dökülen yerlere bu kan bizimdir
Ali’dir Serverimiz ey birader
Gulam-ı Hayder’iz Merdan bizimdir
Hüseyniyiz teberrayız yezid’e
Hezarandır hezaran can bizimdir
Teberra eylemek kavmi aduya
Urum abdalıyız erkan bizimdir
Şehadet etmiş Ali Aliye
Muhakkak din ile iman bizimdir
Şahta bir katreyiz dar-ı cihanda
Ve lakin manide umman bizimdir
Feda kıldık özümüz hanedana
Hakikat canımız kurban bizimdir
Ali destinden nuş etti ab-ı hayatı
İçeriz çeşme-i hayvan bizimdir
VİRANİ dem bu dem devran bu demdir
Severiz dem bizim devran bizimdir.
AŞK İLE HU DOST