Page 47 - 40 ausgabe
P. 47

Hris ti yan  din  adam la rı nın  bir ço ğu  let le şe rek  bir  oto ri te  oluş tu run ca  kur ta rır san  val la hi  sana  şük re den­
       hal kın  mal la rı nı  hak sız lık la  yer ler  bu sefer mü na fık lar, top lum da yer  ler den ola ca ğız” diye din ve iba de ti
       ve  Allah  yo lun dan  alı ko yar lar.  Altın  edin mek ve ken di le ri ni ko ru ma al­ yal nız O'na özgü kı la rak­ Allah'a dua
       ve  gümüş  bi rik ti rip  Allah  yo lun da  tı na almak ama cıy la dini kul lan mış­ eder ler.”(Yûnus, 10/22)
       har ca ma yan la rı elem ve ri ci bir azap  lar dır.  Mü na fık lar  dini  ken di le ri ne
       ile müj de le!”  (Tevbe, 9/34). Ayet te Ya­ siper  yapan,  her han gi  bir  teh li ke  Ayet te din ve iba de ti yal nız O'na
       hu di  ve  Hris ti yan  din  adam la rı nın  sez di ğin de  veya  bir  men fa at  anın­ özgü kıl mak şek lin de ter cü me edi­
       dini is tis mar ede rek hak sız ka zanç  da İslam top lu mu nun bir ferdi gibi  len  “muh li san  lehu'd­dîn”  ifa de si
       elde et tik le ri ne ve bu güçle in san la­ gö rü nen,  ger çek te  iman  et me miş  “duayı Allah'a mah sus kıl mak yal nız
       rı Allah’ın gös ter di ği yol dan alı koy­ kim se ler dir.  Ba ka ra  2/14.  ayet te  in­ Allah'tan is te mek” de mek tir. Ancak
       duk la rı na  dik kat  çe kil miş tir.  Onlar,  kâr la rı nı sak la yan bu grup tan şöyle  Hasan Basri haz ret le ri nin de temas
       ver dik le ri  dinî  hü küm ler  için  rüş­ söz  edi lir:  “Onlar  iman  eden ler le  et ti ği gibi “Bu ihlas on la rı Allah'tan
       vet talep eder ler, ilahi ki tap ta yap­ kar şı la şın ca ‘inan dık’ der ler, şey tan­ baş ka sı nın  kur ta ra ma ya ca ğı nı  bil­
       tık la rı  de ği şik lik le ri  ya za rak  tah rif  la rıy la  (kendi  gö rüş le rin den  olan­ dik le ri için dir, mec bu ri bir iman dır”
       edil miş  nüs ha la rı  sa tar lar,  du ala rın  lar la) baş başa kal dık la rın da ise ‘Biz  (Sa bû nî,  Saf ve tü't­Te fâ sîr,  3/29).  Ni te kim
       ka bu lü ne ara cı lık etmek ve günah  si zin le yiz, biz yal nız ca alay et mek te­ fır tı na dan  kur tu lup  ka ra ya  çıkar
       çı kar mak  kar şı lı ğın da  maddi  gelir  yiz.’ der ler.”              çık maz yap tık la rı “fesat ve isyan çı­
       elde eder ler di (Di ya net İşleri Baş kan lı ğı,                        kar mak tır.” (Yûnus, 10/23)
       Kur'an Yolu Tef si ri, c. II, s. 762­763).
                                                                                Din is tis ma rı gü nü müz de de “İslam
       Dini, men fa at le ri ne uygun bi çim de                                 adına  ko nuş tu ğu nu  iddia  ede rek”
       de ğiş tir me, onu bir sö mü rü kay na ğı   İslam  top lum la rın da  her   ken di ni  ön  plana  çı kar ma,  dinde
       hâ li ne  ge tir me  te ma yü lü  Kur'an’ın   ne  ni yet le  olur sa  olsun   ol ma yan  yeni  kut sal lar  üret me  vb.
       nüzul  or ta mın da  da  gö rül müş  ve   din  üze rin den  çıkar  elde   yön tem ler le  devam  et mek te dir.
       ilk  ör nek ler"  Mekke'deki  put pe rest   etme ama cıy la ya pı lan lar,   Mez he bi ni, bağlı bu lun du ğu top lu­
       top lum ta ra fın dan or ta ya kon muş­   Kur'an  ve  sün ne tin  yan­   lu ğu, si ya si gö rü şü nü en doğru ad­
       tur. Mekke'de vahye ta nık lık eden       lış  an la şıl ma sı na,  din dar   de den ler ken di le ri gibi ol ma yan la ra
       ancak yeni gelen bu din den ra hat­       in san la rın  akıl la rı nı  ka­  hoş gö rü  gös ter me mek te  ve  bunu
       sız olan müş rik ler, kendi gö rüş le rin­  rış tır ma ya,  genç  ne sil le­  din  adına  yap tık la rı nı  söy le ye rek
       den  vaz geç me dik le ri  gibi  Hz.  Pey­  ri  dine  me sa fe li  dav ran­  sa vun ma ya  geç mek te dir ler.  İslam
       gam ber'in  teb li ğin den  alı koy ma ya   ma ya  iten  kötü  so nuç lar   top lum la rın da  her  ne  ni yet le  olur­
       ça lış mış lar,  bunda  ba şa rı lı  ola ma­  do ğur mak ta  ve  sa hi bi ni   sa olsun din üze rin den çıkar elde
       yın ca  Kur'an’ı  dö nüş tür me si ni/de­  Allah  ka tın da  ve ril me si   etme  ama cıy la  ya pı lan lar,  Kur'an
       ğiş tir me si ni talep et miş ler dir:    zor  bir  he sa ba  sü rük le­  ve  sün ne tin  yan lış  an la şıl ma sı na,
       "Kendilerine   ayetlerimiz  açıkça               mek te dir.             din dar  in san la rın  akıl la rı nı  ka rış tır­
       okunup anlatılınca bize gelecekler­                                      ma ya,  genç  ne sil le ri  dine  me sa fe li
       ine inanmayanlar, 'Bundan başka                                          dav ran ma ya iten kötü so nuç lar do­
       bir Kur'an getir veya bunu değiştir'.  Bu ra ya  kadar  an la tı lan lar,  gerek  ğur mak ta ve sa hi bi ni Allah ka tın da
       dediler." (Yûnus, 10/15)            Allah'a  ortak  ko şan la rın,  ge rek se  ve ril me si  zor  bir  he sa ba  sü rük le­
                                           ger çek te  inan ma dı ğı  halde  ina nı­ mek te dir.
       Onlar bu tek li fi su nar ken “Şayet fa­ yor muş  gibi  dav ra nan la rın  ve  dini,

       kir sen  sana  mal la rı mız dan  ve ri riz,  ke yifle ri ne  uy dur ma ya  ça lı şan la rın,
       eğer Arap la rın seni kı na ma la rın dan  dinle alay eden kötü ni yet li ve din
       kor kar san “Bana bunu Allah em ret­ düş ma nı kim se ler ol duk la rı nı or ta­
       ti  der sin!”  (Mu ka til,  Tef sîr­i  Kebîr,  2/198)  ya koy mak ta dır. Din is tis ma rı nın te­
       de me yi  de  ihmal  et me miş ler di.  me lin de yatan ne den ler den biri de    Din istismarı, dini
       İbn Abbas bu kim se le ri “dinle alay  sa mi mi yet siz lik, ih ti ya ca ve or ta ma   kendi görüş ve
       eden ler” ola rak va sıflan dır mış tır (İbn  uygun din dar lık tır. Oysa dinde esas   çıkarlarına alet

       Abbas,  Ten vî ru'l­mik bâs,  220). Allah, bu  olan ihlas ve dini Allah'a mah sus   etmektir. İnsanlık
       ya lan cı lar  kar şı sın da  Sev gi li  Pey­ kıl mak tır.  Sa de ce  dara  düş tü ğün­  tarihi boyunca
       gam be ri mi zi  uyar mış,  on la ra  şöyle  de Rab bi ni ha tır la yan la rın bu du ru­  farklı yöntemlerle
       kar şı lık   ver me si ni   em ret miş tir:  mu da is tis mar sa yıl maz mı? Onlar   dini istismar eden
       “Onu  ken di li ğim den  de ğiş tir me ye  da tıpkı de ni zin or ta sın da fır tı na ya   topluluklar var
       hak ve yet kim yok tur, ben ancak  ya ka la nan  şu  kim se ler  gibi  değil      olmuştur ve bunlar
       bana  vah ye di le ne  uyu yo rum.  Eğer  midir?  “Ge mi de  bu lun du ğu nuz da,   işe dini tahrif
       Rab bi me  ita at siz lik  eder sem  şüp­ güzel  bir  rüz gâr la  ge mi ler  on la rı   ederek
       he siz deh şet li bir günün aza bın dan  kay dı rıp  gö tür dü ğü  ve  bu  yüz den   başlamışlardır.
       kor ka rım.” (Yûnus, 10/15)         se vinç için de ol duk la rı sı ra da on la rı
                                           bir fır tı na ya ka lar, üzer le ri ne her ta­
       Din  is tis ma rı,  her  dö nem de  fark­ raf tan dev dal ga lar gel me ye baş lar,
       lı  bek len ti ler le  or ta ya  çıkar.  İslam  ku şa tıl dık la rı nı zan ne der ler, (işte bu
       top lu mu  Me di ne  dö ne min de  dev­ du rum da)  “Eğer  bizi  bu  fe la ket ten


                                                                                                 19    Ausgabe 40
   42   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52