Uzm. Dr. Reyhan KÖROĞLU
D vitamini, yağda eriyen vitaminler arasında yer almaktadır. D hem dışardan alındığı hem de vücutta sentezlenebildiği için hormon olarak kabul edilir. En önemli etkisi kalsiyum, fosfor metabolizması ve kemik metabolizması üzerinedir.
D vitamini düzeyinin, gen ekspresyonunu önemli ölçüde etkilediği bilinmektedir. Bu etkinin otoimmün hastalık, kanser ve kardiyovasküler hastalıklar ile ilişkili olduğu yönünde araştırmalar bulunmaktadır. Yine D vitamini düzeyinin diyabet, psikiyatrik bozukluklar, enfeksiyon hastalıkları, osteoporoz, kanser, otoimmun hastalıklar, uyku bozuklukları, hipertansiyon ile ilişkili olduğu yapılan çalışmalar ile gösterilmiştir. D vitamini eksikliği artık küresel bir salgın olarak kabul edilmektedir.
Ülkemizde yapılan çalışmalarda toplumda %50 düzeyinde D vitamini yetersizliği tespit edilmiştir.
D Vitamini Eksikliğine Yol Açan Nedenler:
-Besinlerle yetersiz D vitamini alımı,
-Yeterince güneş ışığına çıkmamak,
-Yağın gastrointestinal sistemde emiliminde bozukluk olması (yağda eriyen bir vitamin olması nedeniyle),
-Midenin ameliyatla çıkarılması,
-İnce bağırsak hastalıkları (Çölyak hastalığı, vücutta inflamatuvar (iltihaplanma)ve bağırsak hastalıkları gibi),
-Pankreas yetersizliği, siroz, böbrek yetmezliği gibi kronik hastalıklar.
D Vitamini Eksikliğinde Neler Olur?
D vitamini, kemik metabolizması ile yakından ilişkili olduğundan kas, kemik ağrısı ve kolay kemik kırıkları oluşabilir.
Bebeklerde ve çocuklarda büyüme geriliği, kas güçsüzlüğü ve iskeletin bozukluğu ile sonuçlanan raşitizm hastalığına yolaçabilir.
D vitamini, bağışıklık sisteminin çalışmasında çok önemli bir role sahiptir. D vitamini eksikliğinde hastalıklarla mücadelede yetersiz kalınabilir. Özellikle covid-19 pandemi döneminde D vitamininin tedavideki başarısı yapılan çalışmalarla kanıtlanmış, D vitamini tedavi reçetesinde yer almaya başlamıştır.
Obezite, uyku bozuklukları, alzheimer hastalığı ve kronik yorgunluğa yol açabilir.
D Vitamini Kaynakları
D vitamininin temel kaynağı güneştir. Güneş ışığının cilde teması sonrası oluşan bazı metabolik süreçler sonucunda D vitamini sentezlenmektedir. Bu nedenle her gün, kollar ve bacaklar açık bir şekilde en ideal saatler olan 11.00-15.00saatleri arasında 20 ila 30dakika güneşlenme ile yeterli oranda D vitamini üretilebilir.
Güneşlenirken önemli olan nokta ise ciltte hafif pembelik oluşturacak kadar güneş ışığına maruz kalınmasıdır. Yüz bölgesi tüm vücutta en sık güneşe maruz kalan bölüm olmasına rağmen vitamin D3 sentezi çok azdır. Ayrıca açık renk ciltli bir kişide 15 dakikada günlük D vitamin dozuna ulaşılırken; koyu renk ciltli bir kişide bu süre3-4 katına çıkabilir.
Besinlerle günlük D vitamini ihtiyacının yalnızca %20’si karşılanabilmektedir. Bu nedenle en önemli D vitamini kaynağı güneş ışığıdır. Yeterince güneşe çıkamayanlar ve besinlerle yeterince D vitamini alamayanlar için D vitamini takviyesi gerekebilir. Güneş koruyucu kremler kullanmak, kıyafetle ve pencere arkasından güneşlenmek yeterince D vitamini üretimini engeller.
D Vitamini İçeren Besinler
-Somon, uskumru, ton balığı, sardalya gibi yağlı balıklar
-Süt ve süt ürünleri
-Yumurta
-Taze sıkılmış meyve suları
-Tavuk ciğeri
-Balık yağı
-Tahıl ürünleri
-Isırgan otu
-Maydanoz
D Vitamini Eksikliği Tedavisi
Günlük alınması gereken D vitamini yaşa göre farklılık gösterir.
0-1 yaş arası bebeklerde 400 IU
1-70 yaş arasındaki çocuk ve yetişkinlerde 600 IU
70 yaş üzeri kişilerde ve emziren kadınlarda 800 IU şeklindedir
IU, “International Unit” biriminin kısaltmasıdır. Daha iyi anlaşılması için örnek vermek gerekirse; sadece el, kol ve bacakların yaklaşık 15 dakika güneşe maruz kalması durumunda ortalama 3000IU vitamin D dozuna eş değer vitamin D3 sentezlenir. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından, bebeklerde ve gebelerde D vitamini eksikliğini önlemek için ücretsiz D vitamini destek programları yürütülmektedir.