Türkçe-2

Okuldaki sessiz çığlık: Akran zorbalığı

Çocuğunuz okula gitmek istemiyor, evden çıkmıyor, hiçbir arkadaşıyla görüşmüyor; endişeli ve ürkek davranıyorsa okulda arkadaşları tarafından zorbalığa maruz kalmış olabilir. Çocuğunuzun en ufak zarar görme ihtimali bile sizi korkuturken o, okulda arkadaşlarının artan şiddet eğilimiyle başa çıkmaya çalışıyor ve yıkıcı travmalarla karşı karşıya kalıyor olabilir. Peki, anne babalar zorbalığa uğrayan çocuklarının sessiz çığlıklarına kulak vererek bu şiddeti sonlandırmak için neler yapabilirler?

BURÇİN ŞENEL

ZORBALIK YALNIZCA FİZİKSEL DEĞİL

Okullarda sıklıkla karşılaştığımız akran zorbalığı bir veya birkaç öğrencinin bir başka öğrenciye karşı yaptığı saldırgan davranışlar olarak ifade ediliyor. Zorbalığın birçok nedeni olabiliyor ancak en belirgin tarafı; kasıtlı olarak karşı tarafı incitmeye ve zarar vermeye yönelik, tekrarlayıcı ve sürekli olmasının yanında güç dengesizliği içermesi. Bilinçli ve kasıtlı olarak yapılan, sürekliliği bulunan ve güç dengesizliği hâkim olan bir davranış türü olan akran zorbalığı sadece fiziksel olarak ortaya çıkmıyor ve bu yönüyle şiddetten farklılaşıyor. Her şiddet davranışı akran zorbalığı olarak kabul edilmiyor. Örneğin, bedensel veya zihinsel olarak güçleri birbirine eşit olan öğrenciler arasında yaşanan tartışma veya kavga bir şiddet olayıdır; ancak akran zorbalığı olarak nitelendirilemez. Çoğunlukla fiziksel yönü ön plana çıkan zorbalığın aslında birçok türü bulunuyor; bunlar fiziksel, sözel, ilişkisel ve siber zorbalıklar olarak sıralanıyor. Fiziksel zorbalıkta öğrenciye karşı fiziksel güç uygulanması söz konusu. Tekme, yumruk veya tokat atmak, itmek, saç çekmek, ısırmak, kalem batırmak bunlar arasında yer alıyor. Bunun yanında öğrencinin giysisine veya eşyalarına zarar vermek, haraç almak, bir odaya kilitlemek gibi birçok davranış bu kategoriye giriyor. Sözel zorbalık ise öğrenci ve ailesine sözlü yapılan ve öğretmenler tarafından zor fark edilen bir şiddet türü. Lakap takmak, hakaret, küfür ve alay etmek bu sınıfta yer alıyor. İlişkisel zorbalık; başka bir öğrenci hakkında dedikodu yapmak, küsmek, kıskandırmak, görmezden gelmek, utandırmak, küçük düşürmek, dışlamak, taklit veya tehdit etmek, sırlarını anlatmak gibi çok geniş bir alana ya- yılıyor. Bu tür zorbalıklar maalesef sözel zorbalıktan daha zor fark ediliyor ve maruz kalan öğrencide derin yaralar açıyor. Siber zorbalık ise adından da tahmin edileceği gibi kişiyi bilgisayar veya telefon aracılığıyla rahatsız etmek anlamına geliyor. Ne yazık ki son yıllarda gerek sosyal medya gerekse dijital oyunlar nedeniyle şiddet içerikli zorbalıklar arttı. Uygunsuz içerik paylaşmak, kişinin özel bilgilerini yaymak, sosyal medyada kötü yorum yapmak veya hakaret etmek en sık rastlanan zorbalık şeklini oluşturuyor. Kişi kimliğini gizleyebildiği için kısa sürede geniş kitlelere ulaşabiliyor ve her an zorbalık yapabiliyor. 

EN FAZLA ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNDE GÖRÜLÜYOR

Araştırmalara göre akran zorbalığı, ilkokul düzeyinde dünyada yüzde 12 ila yüzde 55, ülkemizde yüzde 5 ila yüzde 65; ortaokul düzeyinde dünyada yüzde 6 ila yüzde 54, ülkemizde yüzde 8 ila yüzde 51; lise düzeyinde dünya- da yüzde 7 ila yüzde 40, ülkemizde ise yüzde 24 ila yüzde 51 arasında görülüyor. Her sınıf düzeyinde görülen akran zorbalığı çoğunlukla ilkokulun son yıllarında ortaya çıkı- yor ve en fazla ortaokul döneminde görülüyor. Ergenlerin liseye başlamasıyla sorunlar azalırken, zorbalığın her öğretim kademesinin ilk yıllarında daha fazla görüldüğü söylenebilir. Bu durum; birinci, beşinci ve dokuzuncu sınıflarda zorbalık görülme oranlarının çokluğuna işaret ediyor. Küçük yaşlarda fiziksel zorbalık, yaş ilerledikçe ise sözel zorbalık artıyor. İlkokul yıllarında daha çok fiziksel ve sözel, ortaokul yıllarında daha çok sözel ve ilişkisel, lise yıllarında ise daha çok ilişkisel ve siber zorbalık görülüyor. Cinsiyet farklılığına göre zorbalık türü ve yapma oranı da değişkenlik gösteriyor. Genellikle erkek çocuklar kızlara oranla daha fazla zorbalık yapıyor ve zorbalığa maruz kalıyor. Zorbalık türüne göre ise, erkekler kızlara oranlar daha fazla fiziksel zorbalık yapıyor ve maruz kalıyor; kızlar ise daha çok ilişkisel zorbalık yapıyor ve maruz kalıyor. Her iki cinsiyet de sözel zorbalığı benzer oranda yapıyor ve maruz kalıyor.

ZORBALIK YAPAN DA ZORBALIĞA MARUZ KALAN DA MAĞDUR

Her zaman şiddete uğrayan taraf korunmaya, anlaşılmaya çalışılır. Ne var ki şiddet uygulayan çocuk da en az zorbalığa uğrayan kadar mağdur durumda. Konu zorbalık olunca her iki tarafta da aile faktörünün büyük önem taşıdığını söylemek gerekiyor. Uzmanlar zorbalık yapan çocukların çoğunlukla aile ortamlarında ilgi, sevgi ve sıcaklıktan yoksun büyüdüklerini vurguluyor. Zorbalık uygulayan çocuklar evde fiziksel veya duygusal istismara uğramış olabiliyor. Bu çocukların saldırgan davranışları çoğu zaman ebeveynleri tarafından hoşgörüyle karşılanıyor. Kardeşleri tarafından zorbalığa uğrayan veya onlara zorbalık eden bir çocuk profili de mevcut. Bu çocuklar, problem çözümünde fiziksel güç kullanan ebeveynlerini örnek alıyor ve akranlarına karşı da aynı davranışı sergiliyor. Çocuklar; ailesel nedenler, sosyal becerilerde ve iletişim becerilerinde yetersizlik, öfke, üzüntü gibi güçlü duygularla baş edememe, dürtüsellik veya okula ilişkin nedenlerle zorbalık uygulayabiliyor. Zorbalığa maruz kalan çocukların aileleriyse aşırı koruyucu, kollayıcı ve kontrolcü olabiliyor. Zorbalığa maruz kalan çocuk aşırı koruyuculuğun sonucu olarak gelişen öz güven eksikliği ile kendisini ifade etmekte zorlanıyor. Bu çocuklarda baba genellikle mesafeli veya eleştirel, anneyse çocuklarına yaşından küçükmüş gibi davranıyor. Özellikle erkek çocuklarda anneye aşırı bağlılık söz konusu olabiliyor.

ÇOCUKLAR EBEVEYNLERİNİN AYNASI

Peki zorbalığa uğrayan ve zorbalık eden çocuklara karşı nasıl davranılmalı? Her iki taraf için de ebeveynlerin en başta fark etmesi gereken nokta çocukların kendilerinin aynası olduğu gerçeği. Çocuklar çevrelerindeki kişileri gözlemliyor ve onları model alıyor. Ayrıca çocukların davranışı bir ödüle bağlıysa çocuk aynı davranışı tekrarlamayı sürdürüyor. Arkadaşının okulda kendisine vurduğunu ve onun da karşılık verdiğini ailesine anlattığında ailesi bu davranışı onaylıyorsa bu davranış tekrarlanacak bir davranış haline dönüşüyor.

Zorbalığa uğrayan çocuğa karşı ebeveynlere en başta sakin olmaları öneriliyor. Çocuğu zarar gören her ailenin büyük şok ve öfke içinde olması normal olsa da sakin kalmak durumu iyi yönetebilmek açısından önemli. Sakin kalıp çocuğun o an ne hissettiğine odaklanmak çocuğa duygularının önemsendiğini gösteriyor. Çocuğa karşı yaşadığı olayı açıkça anlatması için cesaretlendirici olmak da bir diğer önemli unsur; çünkü çocuğun ailesine güvenip yaşadıklarını anlatması güven yoluyla mümkün olabiliyor. Aile yaşanan durumun çocuğun kendi çözebileceği bir sorun olduğuna karar verirse geride kalıp durumu takip edebilir. Bu durum çocuğun öz güvenini kazanması açısından da önem teşkil ediyor. Eğer çocuğun çözemeyeceği büyüklükte bir sorun olduğu düşünülürse ise okul yönetimiyle görüşülüp durumu düzeltmek için neler yapılabileceğini konuşmak gerekiyor. Zorbalık eden kişinin üstün ve güçlü olduğu algısına kapılmaması için çocuğa bu tür kişiler hakkında açıklamalar yapmak önemli. Aksi takdirde sessiz çocuk daha da sessizleşebiliyor ve kendisini eksik ya da yetersiz görebiliyor.

SİBER ZORBALIK TEHLİKESİ

Bilgisayar, tablet, cep telefonu teknolojik aletlerin kullanılmasıyla yapılan zarar verici davranışları içeren siber zorbalık olaylarında zorbalık yapanlar kimliklerini gizleyebiliyor veya zorbalık anonim olabiliyor. Siber zorbalık davranışları yedi gün 24 saat yapılabiliyor ve hızlı bir şekilde çok geniş kitlelere ulaşabiliyor. Siber zorbalık davranışları; kişiden habersiz onun bilgilerini kullanarak hesap açmak, sosyal medya aracılığıyla uygunsuz içerik paylaşmak, sosyal medyada kötü yorumlar yazmak ve hakaret etmek, sosyal medya hesaplarından dışlamak, kişinin izinsiz olarak fotoğrafını veya videosunu paylaşmak, özel fotoğraflarını ve görüşmelerini başkaları ile paylaşmak olarak sıralanıyor. Gençlerin ve çocukların en sık maruz kaldıkları ya da uyguladıkları çevrim içi risklerin başında gelen siber zorbalık; internet ortamında çocuğun tanımadığı insanlar tarafından yapıldığı gibi çevresindeki insanlar hatta yakın arkadaşları tarafından da yapılabiliyor.

AİLELER AKRAN ZORBALIĞINA KARŞI NELER YAPABİLİR?

-Anne babalar öncelikle çocuğuyla neler yaşadığı konusunda konuşmalı ve ona yanında olduğunu ve yardım etmek istediğini göstermeli.

-Çocuğu yargılamadan dinlemeli onun istek ve duygularını paylaşmasını sağlamalı.

-Çocuğuna zorbalığa maruz kalmasının onun bir hatası olmadığını açık ve anlaşılır bir şekilde ifade etmeli.

-Çocuğa zorbalığa nasıl karşı çıkabileceğine dair yol gösterilmeli, böyle bir durumda okulda kimden ve ne şekilde yardım isteyebileceği konuşulmalı. Çocuk yardım isteme konusunda cesaretlendirilmeli.

-Çocuk, kendisini ifade edebilmesi, yeni arkadaşlıklar kurabilmesi ve sağlıklı sosyal ilişkiler sürdürebilmesi için gerekli becerileri kazanmasını destekleyici faaliyetlere yönlendirilmeli.

-Anne babalar okulla iletişime geçerek rehber öğretmen, psikolojik danışman ve sınıf öğretmeniyle iş birliği yapmalı.

-Çocuğun öz güvenini yeniden kazanması için olumlu özellikleri vurgulanmalı, öz güven geliştirici faaliyetlere teşvik edilmeli.

-Gerekli durumlarda uzman desteği almanın yolları aranmalı.

Ähnliche Artikel

Überprüfen Sie auch
Schließen
Schaltfläche "Zurück zum Anfang"