1) Sayın Hakan bey kendinizi tanıtır mısınız? Siyasete atılmadan önce hiçbir sivil toplum örgütünde ya da göçmenlerin sorunlarına dair herhangi bir oluşumda gönüllü olarak çalışmanız bulunuyor mu?
Adım Hakan Gördü, 35 yaşındayım ve bir erkek çocuk babasıyım. Ben de misafir işçi çocuğuyum ve Avusturya’da dünyaya geldim. On yıldan uzun süredir girişimciyim ve altı yıldır da aktif olarak siyaset yapıyorum. Bugüne kadar farklı sivil toplum kuruluşlarında gönüllü olarak görev aldım. Avusturya’da, azınlıkların haklarını arayabilmek ve hatta koruyabilmek için ihtiyaç duydukları bir merciye sahip olmadığımızı kısa sürede farkettim ve Viyana belediye meclisi seçimlerine girecek bir parti kurdum: SÖZ – Geleceğin Sosyal Avusturya’sı.
2) Söz Partisinin kurucuları ve üyeleri Türk kökenli göçmenlerden mi oluşuyor?
SÖZ’ün kurucuları göç geçmişine sahip olan ya da olmayan Avusturyalılardır. Çok renkli bir takımımız var ve her gün daha da iyiye gidiyor. Siyasetten istediğimiz çeşitliliği tabii ki kendimiz de mümkün olduğunca hayata geçirmeye çalışıyoruz. Seçimlerden önce bile çeşitliliğimiz ve vizyonumuz ile birilerini şaşırtacağımızı düşünüyorum.
3) Söz Partisinin masraflarını ve seçim çalışması süresince oluşacak kişisel masraflarınızı nereden karşılayacaksınız? Duyumlarımıza göre Söz Partisi’nin seçimlerdeki masraflarının büyük payının Türkiye‘den karşılanacağı söyleniyor, doğru mu?
SÖZ olarak bizim gelirimiz üye aidatlarıdır ve şimdiden birçok destekçiye sahibiz. Bunun dışında son belediye seçimlerine bağlı olarak parti ödeneği almaya hakkımız var. O zaman GFW adıyla Viyana seçimlerine katılmıştık ve üç ilçe meclisinde koltuk kazanmıştık. Yurtdışı ya da bazı Avusturyalı milyonerler gibi diğer kaynaklardan gelir sağlamamız mevzu bahis değildir.
4) Neden Avusturya’da Avusturyalı bir parti içerisinde görev almayı düşünmek yerine, göçmen kökenli bir Türk partisi kurdunuz ve hangi sebeplerden dolayı parti kurmayı gerekli hissettiniz?
Biz tamamen Avusturyalı bir parti kurduk ve bundan da gurur duyuyoruz. Avusturya’da siyaset yapıyoruz ve birlikte yaşamamızı ilgilendiren önemli konular üzerine odaklanıyoruz. Avusturya bugün dijitalizasyon, iklim krizi, ekonomik durgunluk ve eğitim gibi birçok büyük sorunla karşı karşıya. Tüm bu konularda iyi fikirlere ve yaklaşımlara sahip olduğumuzu düşünüyoruz. Amacımız Avusturya siyasetini daha kaliteli hale getirmek. Bu aynı zamanda sesini duyuramayan toplulukları da temsil edeceğimiz anlamına geliyor. Toplumsal diyaloğu ön plana çıkarmak ve göç geçmişi olsun ya da olmasın, hiç önemli değil, Avusturya’daki bir çok genç insana örnek olmak istiyoruz. Mevcut partiler maalesef sadece toplumsal bir eliti temsil etmekte ve siyasal platformlarda Avusturya halkı yeteri kadar temsil edilmemektedir.
5) Avusturya’da yaşayan gö çmenlerin hangi konularda sorunları var ve bu sorunlarına Parti olarak ne gibi çö zü mler sunacaksınız?
Göç geçmişi olan kişiler, toplumsal yaşamın belli alanlarında çok ciddi iyileştirmelere ihtiyaç duymaktadırlar. Liste iş piyasası ve eğitimden yaşlı bakımına kadar uzamaktadır. Avusturya İstatistik Enstitüsü’ne göre göç geçmişi olan kişiler en ağır işlerde çalışmaktalar, en düşük gelir grubuna mensuplar ve maalesef ortalamanın üstünde bedensel şikayetlere sahipler. Türkiyeli göçmenlerin çocukları en düşük eğitim oranına sahipler ve kadınların istihdam oranı en düşük. Yaşlıların ise hayatlarının son dönemini geçirecekleri, onları anlayan, kültürlerine özen gösterilen bakım evlerine ihtiyaçları vardır. Birçok alanda önemli sorunlar mevcutken sağın baskısı nedeniyle hiçbirşey yapılmamaktadır, tam tersine olanaklar kısıtlanmakta ve bütçede sürekli kesintilere gidilmektedir. Konsepti iyi şekillendirip uygulamak bizim için çok önemlidir.
6) Neden diğer göçmenler parti, sendika vs. kurmuyor da Türk kökenli Avusturya’lılar parti kurma gereği duyuyor?
Avusturya’da Romen partisi de dahil olmak üzere hala varolan1000’den fazla parti mevcuttur. Son ulusal meclis seçimlerine, hedefi bira tüketimi ve karışık biralı içeceklerin önlenmesi olan BPÖ – Bira Partisi bile katılmıştır. Bu durumda, her yerde karşılaşılan islamofobi, yabancı düşmanlığı ve popülizme karşı duran bir partinin bulunmasına şaşırmamak gerekir, özellikle sözde “sol” partiler de aynı akıma kapılmışken.
7) Avusturya’da çoğu siyasi parti Müslüman göçmenler üzerinden siyaset yapıyor. Sizce bu neden kaynaklanıyor?
Bunun birçok sebebi olduğunu düşünüyorum. Önemli bir tetikleyici etken, bir milyondan fazla mültecinin Avusturya’dan transit geçtiği ve 100.000’den fazla kişinin Avusturya’ya iltica talebinde bulunduğu 2015 göçmen kriziydi. Sağcı popülist partiler tabii ki durumu, halk içinde endişe ve korkuyu yaymak için çıkarları doğrultusunda kullandılar. Mevcut İslam düşmanlığı, mültecilerin gelmesiyle daha da arttı. Önemli bir diğer nokta da, Avusturya’daki en büyük ikinci inanç topluluğunun bu aşamaya gelmeden önce, siyasete katılmak için çok az çaba gösterdiğidir. Camiler ve kültür dernekleri saldırılara ve baskılara cevap verecek durumda değildir, ayrıca bu onların görevi de değildir. Siyasal yeterlilik, iletişimin her iki taraf için de eşit seviyede olması için gereklidir, yoksa iletişim tek tarafalı olur ve son yıllarda neredeyse her gün karşılaştığımız yasaklar siyasetine dönüşür. Aslında müslümanlar Viyana’daki hedef kitlemizin küçük bir bölümünü teşkil ediyorlar. Viyana’daki başka insanların da toplumsal gerçekler yüzünden olumsuz etkilendiğini düşünüyoruz. Sadece belli bir dine mensup olanlar için değil, bu insanlar için de iyi politika yapmak istiyoruz,. Bu nokta genelde gözden kaçırılıyor.
8) Avusturya Parlamentosu’nda son 10 senedir Türk kökenli siyasetçiler SPO, OVP ve Yeşiller partisinden meclise seçmen oylarıyla değil partinin kendi kotasından direkt olarak girmişlerdir. Mecliste Türk kö kenli siyasetçiler olarak parlamentoda bulundukları süreçte göçmenler için çözümler üretmişler midir? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Birkaç yıl öncesine kadar belli dernek ya da kulüplerden, tanınmayan adaylar partilere öneriliyor ve seçimlerde yarışıyorlardı. Bu kişiler partiler tarafından oy toplamak için kullanılıp sıklıkla yarı yolda bırakılıyorlardı. Mecliste yer alabilseler bile ben bu sürecin çok problemli olduğunu düşünüyorum. Temsilcilerin özellikleri ve siyasal görüşleri nedeniyle seçilmeleri gerekir, belli başlı derneklere olan bağlantıları sebebiyle değil. Adaylar yaşam ve iş politikaları hakkında ya da vergi ve ekonomi politikaları, iltica ve göç politikaları hakkında ne düşünüyorlar? Etnik ya da dini tercihler bir kişiyi il meclisi ya da ulusal meclise seçmek için yeterli değildir. Beceriler, özellikler, vizyon, perspektif, cesaret, hitabet yeteneği, karizma, söylemler ve hepsinden önemlisi dürüstlük güçlü bir temsilcide varolması gereken özelliklerdir. Herhangi biri bana daha önceki adayların Türk olmaları haricindeki bir duruşunu söyleyebilir mi? Herhangi bir duruşları olmadığından değil, sadece sormak kimsenin aklına gelmediğinden. Seçmenler artık fazlasıyla eleştirel yaklaşıyorlar ve çok soru soruyorlar ki bu da beni memnun ediyor.
9) En son seçimlerde gördük ki yine 3 siyasetçi SPO , OVP ve Yeşiller partilerinden aday gösterildi. Sizce bu siyası partilerde siyasetçiler hangi kriterlere göre kotadan direkt seçim listesine giriyor?
Bununla ilgili hiçbirşey söyleyemem
10) 2020 Viyana seçimlerine Parti olarak girecek misiniz? Girecekseniz Viyana genelinde mi yoksa bir kaç bölgede mi gireceksiniz?
Bizim asıl hedefimiz “Viyana seçimleri” ve gerekli bütün imzalarla tüm Viyana’da aday olacağız. Bunun için bir yılı aşkın süredir aktif olarak çalışıyoruz ve şaşırtıcı derecede iyi bir sonuç alacağımıza olan inancımız tam.
11) 2020 Viyana seçimlerinde oy atacak kaç bin Türk kökenli seçmen var ve Viyana parlamentosuna girerseniz göçmenlere hangi konularda çözümler getirmeyi düşünü yorsunuz? Önemli bulduğunuz konular nelerdir?
Hedefimiz sadece Türkiye kökenli seçmenler değil. Etnik bir gruba odaklanmak bize göre yanlış. Biz bütün Viyana için siyaset yapıyoruz. Burada oyları için yarışacağımız yaklaşık 1,2 milyon seçmen var. Somut seçim programımız birkaç hafta içinde hazır olacak, içeriği ve çözüm önerileri hakkında biraz sabır rica ediyorum.
12) Şimdiki seçimlerde Avusturya’lı siyasi partilerde Türk kökenli siyasetçiler yeralırken, mecliste yerlerinin olmadığını bile bile aday gö steriliyorlar. Bunu sebebinin ise partiye oy toplanması ve şahsi çıkarlar olduğunu düşünüyormusunuz. Bu siyasetçiler yer aldıkları partinin içerisinde dahi göçmen düşmanlığı yapılırken ses çıkarmıyorlar. Siz bu konuda ne söylemek istersiniz?
Yılmaz ya da Aslan gibi bir soyadıyla köklü bir partide seçilebilir hale gelmek çok zorlu bir savaş. Siyasal görüşlerine katılmasam da “göç geçmişleri nedeniyle dezavantajlı durumlarını” aşma konusundaki adanmışlıklarını takdir ediyorum. Ayrıca göçle bağı olan birinin illa ki kimlik politikaları ile uğraşması gerekmez. Birçok kişinin siyasette kalıcılık, tekrar seçilme ve siyasal kariyer vb. kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettikleri de bir sır değildir. Bu bağlamda ben kendimi klasik bir politikacı olarak değil, amaçları doğrultusunda parti kurmuş politik bir aktivist olarak tanımlıyorum. Daha iyi bir Avusturya yaratma ideali hiçbir kişisel çıkarla değişilmez. Bugüne kadar böyleydi, bundan sonra da böyle devam edecek.
13) Son olarak Türk kökenli göçmenlere ne söylemek istersiniz?
Göçmenler ya da göç geçmişi olan Avusturyalılar ancak Avusturya’ya odaklanırlarsa doğru hareket edebilirler. Geriye bakarken ileri doğru hareket edilemez. Sonrasında, nerede yaşadığımızı ve temelde kim olduğumuzu anlamamız gerekir. Gerçekte herkes çoğunluğa aittir, işçi, eleman, öğrenci ya da girişimci olsun herkes Avusturya halkının oluşturan önemli bir yapı taşıdır. Etnik ya da dini açıdan bakıldığında ise kişiler azınlığa ait olurlar. Bu gerçek de maalesef sağcı popülistler tarafından sürekli dile getiriliyor ve durum önümüzdeki yıllarda da değişmeyecek. Göç geçmişi olan kişilerin, hakları için aktif mücadele etmeleri gerektiğini ve toplumdaki nefrete karşı durmaları gerektiğini anlamaları büyük önem taşımaktadır. Bu yorucu ve bazen moral bozucu olsa da, Avusturya’yı yaşamaya değer kılan muhteşem insanlar için buna değer.