Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna dönüşü konuştu: „Putin ile Zelenski’yi üst düzeyde bir araya getirmek istiyoruz“
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, „Putin’in Çin’den döndükten sonra Türkiye ziyaretini gerçekleştireceği yönünde olumlu bir dönüş oldu. Şimdi tarihi kararlaştıracağız. Sonra da Putin ile Zelenski’yi üst düzeyde bir araya getirmek üzere inşallah bu toplantıyı yapalım istiyoruz“ dedi.
Konuşmasına, Regaip kandilini tebrik ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, „Öncelikle idrak ettiğimiz Leyle-i Regaip’in bizler için, alem-i İslam için hayırlara, sulha, sükûna vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum“ dedi.
2011 yılında ihdas edilen Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısının 10’uncusunu icra ettiklerinin altını çizen Erdoğan, „Değerli Dostum Devlet Başkanı Zelenski’yle gerek ikili gerekse heyetler arası görüşmelerimizi gerçekleştirdik. Konsey Toplantımızda Ukrayna’yla mevcut iş birliğimizi; askeri, siyasi, ekonomik, ticari, kültürel bütün bu alanlardaki gelişmeleri ele alma fırsatımız oldu. Stratejik ortaklığımızda son yıllarda kat edilen mesafeye baktığımız zaman geldiğimiz noktada Ukrayna’yla ticaret hacmimiz 2021 yılı itibariyle 7,5 milyar dolar düzeyine ulaştı. Şimdi hedef 10 milyar dolar. 10 milyar dolar hedefine de inşallah ulaşacağız. Ukrayna ile diplomatik ilişkilerimizin tesisinin de 30. yıl dönümüne tekabül eden ziyaretimizi, imzaladığımız 8 anlaşmayla taçlandırdık. Müzakereleri 11 yıldır süren özellikle Serbest Ticaret Anlaşması çok çok önemli ve anlamlıydı. Toplantı vesilesiyle ayrıca farklı birçok konuyu da ele alma imkânımız oldu. Konseyimizin bir sonraki toplantısının Cumhuriyetimizin 100. yılında Türkiye’de tertiplenmesini kararlaştırdık“ dedi.
Ukrayna’nın egemenliğine, siyasi birliğine ve toprak bütünlüğüne olan desteği bir kez daha vurguladıklarını belirten Erdoğan, „Maalesef Ukrayna ile Rusya ilişkilerinde gerilim gittikçe artıyor. Tansiyonun düşürülmesi için gereken katkıyı vermeye hazır olduğumuzu Zelenski’ye özellikle belirttik. Kendileri de ’Bu tür bir adımda, üzerime ne düşünüyorsa, bunu yapmaya hazırım. Bana telefon açtığınız anda hemen ertesi gün, iki gün sonra, ne derseniz, nereye diyorsanız ben oraya çıkar gelirim’ dedi. Bu konuda liderler seviyesinde bir zirveye veya teknik düzeyde görüşmelere ev sahipliği yapmaya hazır olduğumuzu kendilerine ifade ettik. Uluslararası basının da Ukrayna-Rusya arasındaki meseleyi büyütmesinin faydadan daha çok zarar getireceğine inandığımı dile getirdim. Bu süreçte suhuletle, özellikle kılı kırk yaran bir hassasiyetle davranılması büyük önem arz ediyor. İkili sorunların Avrupa Atlantik Güvenlik Müzakerelerinin bir unsuru haline dönüştürülmesi, her iki kulvarın da tıkanmasına yol açıyor. Halbuki iki boyut, birbirinden ayrı olarak değerlendirilirse ve kendi dinamikleri içerisinde ele alınırsa çözüm şansı daha da artacaktır“ dedi.
Kırım Tatarlarının durumunu da gerek Zelenski’yle gerek soydaşlarla görüştüğünü belirten Erdoğan, „Tabii Kırım Tatarları için burada konut yapımıyla alakalı bizim daha önceden verilmiş bir sözümüz var. Kiev’de yapacağımız konutlarla beraber kendilerine bir de cami sözümüz var. Bunlarla ilgili proje çalışmaları bitmek üzere. İnşallah TOKİ ile bu adımı atacağız ve süratle bunu da gerçekleştireceğiz.
Stratejik ortağımız Ukrayna’yla her düzeyde karşılıklı yoğun temas ve istişarelerimizi sürdüreceğiz. Türkiye-Ukrayna iş birliğinin tüm bölgenin barışına ve refahına katkı sağlayacağı aşikardır. Ukrayna’da yaptığımız görüşmelerin ve imzaladığımız anlaşmaların hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ziyaret sırasında bana refakat eden tüm bakan arkadaşlarıma, bürokrat ve teknokrat arkadaşlarıma da özellikle teşekkür ediyorum“ dedi.
„Batı maalesef şu ana kadar bu işin çözümünde katkı diye bir şey sağlamadı“
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ’Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan gerilimde, uluslararası basının bir kısmının, aynı zamanda ABD ve İngiltere’nin başını çektiği devletlerin gerilimin tırmanması ya da tansiyonun yükseltilmesi yönündeki açıklamalarını, yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?’ sorusuna, „Bir defa şunu çok açık ve net söylemem lazım; bu süreç içerisinde dikkat edilirse Batı maalesef şu ana kadar bu işin çözümünde katkı diye bir şey sağlamadı. Sadece adeta çomak sokuyorlar diyebilirim. Böyle bir durum var ortada. Bu konuyla ilgili olarak Putin’le olan görüşmeyi çok önemsiyorum. Zira Zelenski’yle olan görüşmede, zaten bu konularla ilgili bir mutabakatımız olduğunu gördüm. Çünkü şu anda Avrupa’da bu işi çözmeye yönelik olarak lider noktasında ciddi sıkıntı var. Bundan önce bakıyorsunuz bir Merkel icabında çıkıyordu, hakikaten çözüm için elinde anahtar bulundurabiliyordu. Ama bunun dışında şu anda böyle bir lider de kalmadı. Diğerlerinin ismini zaten vermeye gerek yok. ABD ile ilgili duruma da baktığımızda, Biden da şu an itibariyle bu sürece henüz olumlu yaklaşım sergileyemedi. Dışişleri Bakanlarının yaptıkları görüşmelerde de neticeye yönelik bir gelişme henüz kaydedilemedi. Bunu zaten kendilerinde de açık net görüyoruz. Temennimiz odur ki Putin’le yapacağımız görüşmeden sonra eğer arabulucu bir sıfat bize yüklenirse, bu sıfatla bu işin içine girmeyi kabulleniriz ve üzerimize düşen görevi de inşallah yapmaya çalışırız. Bu arada İlham Aliyev’in Ukrayna’ya bir ziyareti oldu. Bunun dışında Boris Johnson’ın aynı şekilde buraya bir ziyareti oldu. Bu ziyaretleri biz daha sonra derleyip toparlamak, buna göre de bir adım atmak istiyoruz. İlham Aliyev kardeşimizle bu ziyaretinden sonra bazı görüşmelerimiz oldu. Bütün mesele, bir şey beklemeden bu işin çözümüne yönelik ne yapılabileceğinin gayreti içinde olmak“ cevabını verdi.
’Zelenski ve Putin henüz bir araya gelmedi bu konuyu görüşmek için. Bu tür bir görüşmenin ABD ve NATO’nun gözetimi altında yapılması da pek olası değil. Türkiye iki lideri bir araya getirebilecek mi? Rusya gerçekten Ukrayna’ya girebilir mi? Rusya’nın sınırdaki askeri hareketliliğini nasıl yorumluyorsunuz?’ sorusu üzerine Erdoğan, „Davetimizle ilgili Putin’in Çin’den döndükten sonra Türkiye ziyaretini gerçekleştireceği yönünde olumlu bir dönüş oldu. Şimdi tarihi kararlaştıracağız. Sonra da Putin ile Zelenski’yi üst düzeyde bir araya getirmek üzere inşallah bu toplantıyı yapalım istiyoruz. Zelenski’yle olan mutabakatımız bu istikamette. Bunu alt düzeylere indirmeden inşallah üst düzeyde gerçekleştirebilirsek, buradan alacağımız neticenin bölgede yeni bir oluşuma fırsat vereceğine inanıyorum. Zelenski’yle olan görüşmede bende bu umut doğdu. İnşallah sonu da hayır olur“ dedi.
’Ukrayna medyasında sizin ziyaretinizin Boris Johnson’ın ziyaretinden daha fazla yankı bulduğunu görüyoruz. Bu Ukrayna’nın Türkiye’ye verdiği önemin de bir göstergesi. Putin belli bir yığınak yaptı. Masaya da güçlü oturmak ve bu yığınağın da boşa çıkmaması adına Putin’in Türkiye ziyareti öncesi bir girişimi olabilir mi? Böyle bir ihtimal söz konusu mu sizce? Olursa Türkiye geldiğinde, masaya oturduğunda o görüşmenin niteliği nasıl olur?’ sorusuna Erdoğan şu cevabı verdi:
„Ben bardağın boş tarafından bakmak istemiyorum, dolu tarafından bakalım istiyorum. Bizim, Putin’le olan görüşmemizin ikili mi yoksa Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı çerçevesinde mi olacağını o takvimi belirlemede konuşacağız. Eğer Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı çerçevesinde bunu yapalım derlerse, o zaman o çerçeve içerisinde yapacağız. Yani Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı için bir araya geleceğiz ama bu arada nasıl Ukrayna’da heyetler arası görüşmemizi yaptıysak, aynı şekilde yine Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantımızı gerçekleştirme, diğer taraftan da Putin’le özellikle Rusya-Ukrayna arasındaki bu sıkıntıyı aşmaya yönelik ikili görüşmemizi yapma fırsatı da doğmuş olacak. Çünkü bizim Rusya’yla şu anda ciddi manada ikili münasebetlerimiz var. Bu münasebetler sıradan değil. Bunun için atılacak adımlar da önem arz ediyor. O bakımdan Putin’le olan görüşmeyi çok çok önemsiyorum. İşin tabi Ukrayna’yla olan boyutu çok daha büyük önem arz ediyor. Zira dünyanın gözü şu anda burada, ’Acaba Rusya-Ukrayna arasındaki bu sıkıntı nereye varacak?’ diye. Tabii olayın en önemli yanı malum Donbas. Donbas konusundaki gelişmeler, sınır boylarındaki gelişmeler; bunların hepsi şu an itibariyle dünyanın bakışını da buraya yöneltmiş durumda. Temennim odur ki bu bölge barıştan, sulhtan ayrılmasın. Bunun için de bu mücadelemizi sürdürüyoruz“.
„Türkiye olarak doğalgazda herhangi bir sıkıntımız yok“
’Diğer taraftan Doğu Akdeniz’de önemli bir gelişme oldu. ABD EastMed projesinden desteğini çekti. Geriye İsrail gazı için tek yol da Türkiye kalıyor gibi gözüküyor. Doğu Akdeniz de dünyanın gözünün uzunca bir süredir üzerinde olduğu bir nokta ve bizim için çok önemli gelişmeler oluyor burada. Ayrıca Türkiye olarak Mısır, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle de bir taraftan normalleşme emareleri görüyoruz. Bunlar Türkiye için nasıl bir sürece işaret ediyor gelecek için?’ sorusuna Erdoğan, „Tabii bu çalışmalar böyle basit rakamlar değil, çok ciddi rakamlar. Şimdi burada da bana göre ABD beklediğini bulamadığı için ve bu işi mali noktada ekonomik bulmadığı için, buradan çekilmek durumunda kaldı. Yoksa ekonomik neticeyi bulmuş olsa ABD buradan çekilmezdi. Biz ise bölgede ne diyoruz? Burada Kuzey Kıbrıs’taki Türklerin hakları var. Bu haklar için de biz adımlar atıyoruz. Bizim şu anda 3 tane sondaj gemimiz var, 4’üncüyü aldık. 2 tane de sismik araştırma gemimiz var. Bunların şu anda çalışma alanlarını belirledik. İşte bir kısmı Karadeniz’de çalışıyor, bir kısmı da bundan böyle Akdeniz’de çalışmalarını sürdürecek. Tabii kendi gemilerimiz olması hasebiyle bunlar bizim maliyetlerimizi ciddi manada düşürüyor. İnşallah bunlarla beraber, hele hele şimdi bu Sakarya Gaz Sahası ve o bölgelerde attığımız adımlarda ve yaptığımız sondaj çalışmalarında neticeleri almaya başladığımız andan itibaren bir defa doğalgazı halkımıza mal etmemiz çok daha farklı olacak. Aynı şekilde geleceği görmede bundan böyle bizim gücümüz çok daha artacak. Son dönemlerde bazıları diyor ki ’doğalgaz artık sıfırı tüketiyor, doğalgazda durum şöyle kötü, böyle kötü’. Doğalgazın sıfırlanması, sıfırı tüketmesi gibi bir şey kesinlikle söz konusu değil. İran’da bir arıza sebebiyle ufak bir sıkıntı oldu. O ayrı bir konu ama bu bizim doğalgazımızın tükenmesi anlamına gelmiyor. Bizim bir defa Tuz Gölü’nün altında doğalgaz depolama alanlarımız var. Silivri’de yine aynı şekilde doğalgaz depolama alanlarımız var. Bir de bunun yanında Azerbaycan’dan geliş devam ediyor. Bunun yanında yine aynı şekilde Rusya’dan doğalgazımız geliyor. Durum böyleyken kalkıp da vatandaşı, milleti bu konuda heyecanlandırmanın bir anlamı yok. Bizim buradaki yaklaşımımız nedir? Biz doğalgazımızı tasarruflu kullandık. Ne yaptık? Mesela en azından sanayiye doğalgaz verme olayını azalttık. Dedik ki kesinlikle konutlara kesinti yaşatmayacağız, konutlarımıza doğalgazı vermeye devam edeceğiz. Ve programımızı aynı şekilde uyguladık. Bu arada ben İran Cumhurbaşkanı ile görüşmemi yaptım. Aynı şekilde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızın Yardımcısını, BOTAŞ’ın yetkililerini İran’a gönderdik. Onlar da orada görüşmelerini yaptılar. Cumhurbaşkanı ’Bize 10-15 gün müsaade ederseniz, biz bu işi toparlarız’ dedi. Gerçekten de 15 gün içerisinde falan iş toparlandı ve yeniden normal akışa geçti. Şu anda biz mesela Irak olayını da gündemimize aldık. Onu düşünüyoruz. Irak’tan da belki doğalgaz noktasında Türkiye’ye bir arz olabilir. O da olursa zaten daha da farklı olacak. Ama bizim şu anda Türkiye olarak doğalgazda herhangi bir sıkıntımız yok. Türkiye’nin böyle bir sıkıntısı yokken bunu varmış gibi göstermek, milletimizi bu kış mevsimi içerisinde psikolojik olarak olumsuz etkilemekten başka bir işe yaramaz“ cevabını verdi.
’İsrail gazı da geldiği zaman, İsrail gazı da Türkiye’den geçecekse belki bir alternatif oluşturacak mı?’ sorusu üzerine Erdoğan, „İsrail’le, Herzog’la bu konuyu da görüşeceğiz. Başbakan’la aynı şekilde yine bu konu görüşülecek. Biz, İsrail’le bu noktada geçmişte zaten yolumuzu açmıştık. Biz, İsrail doğalgazını ülkemizde kullanırız, kullanmanın ötesinde Avrupa’ya geçişi için de müşterek bir çalışmanın içerisine gireriz. Şimdi Herzog’la da inşallah Türkiye ziyaretinde bu konular bizim gündemimizde olacak“ dedi.
’Tüm dünyada enerji maliyetlerinin artmasının bizde de özellikle elektrik ve doğal gaz faturalarına bir yansıması oldu. Siz de vatandaştan gelen talep doğrultusunda elektrik fatura tarifelerinde kilovat oranını değiştirdiniz. Acaba vatandaşa, küçük esnafa yansıyacak yeni bir düzenleme olabilir mi? Doğalgazda da benzer bir düzenleme olabilir mi?’ sorusuna Erdoğan, „Biz doğalgazda ve elektrikte zaten bu süreç içerisinde ciddi manada sübvansiyon yaptık. Avrupa ile mukayese edilmeyecek derecede bir sübvanse yaptık. Şu an Avrupa’nın en ucuz doğalgazı bizde. Geçen yıl elektrik faturalarında yüzde 50, doğal gaz faturalarında yüzde 75 oranında devlet olarak sübvansiyon sağladık. Tarifelere yansıtılmayan toplam sübvansiyon tutarı 100 milyar lirayı buldu. 2022 yılında da doğalgazın 4’te 3’ü hala sübvanse ediliyor. Dünya enerji noktasında büyük bir darboğazda. Biz bu darboğazı öngördük ve güçlü, sosyal devlet mantığıyla tedbirlerimizi aldık. Kademeli tarife de Türkiye’deki hanelerin ortalama elektrik tüketimleri hesaplanarak 150 kilovatsaat olarak belirlenmişti. Gelen talepler üzerine birinci kademe aylık 210 kilovatsaate çıkarıldı. Bundan sonraki süreçte de biz vatandaşımızı dara, zora sokacak bir fiyat uygulamasını yapmayız“ cevabını verdi.
’Irak’tan gelecek gaz, Irak’ın kuzeyinden mi olacak? Neçirvan Barzani ile görüştünüz geçenlerde. Merkezi yönetim değil herhâlde, Kuzey Irak değil mi?’ sorusuna, „Neçirvan Barzani, Irak’ın kuzeyinde de olsa biz onunla Irak’ın merkezini de konuşabiliriz ve konuştuk. Neçirvan Barzani’yle olan dostluğumuz bizim çok çok farklıdır ve aramızdaki hukuk ileri derecededir. O da bu konuda elinden geleni yapacağını, döner dönmez merkezi yönetimle olsun, ilgililerle olsun konuyu görüşeceğini söyledi. İnşallah Irak doğalgazıyla ilgili de anlaşmalarımızı yapıp, oradan kazan-kazan esasına göre hem onlar kazanacak hem de biz kazanmış olacağız“ cevabını verdi.
„Ülkemiz, DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’nun etkin bir üyesi olarak da terör örgütüyle mücadelede uluslararası çabalara aktif katkı sağlamaya devam edecektir“
’ABD, DEAŞ terör örgütü lideri Kureyşi’nin öldürüldüğünü duyurdu. Türkiye sınırına çok yakın bir noktada bu operasyonu yaptılar. İdlib olması hasebiyle, acaba Türk askeri varlığının olduğu noktalara yakın bir yerde miydi? Bu operasyon öncesi ABD ile bir irtibat oldu mu, bilgi paylaştılar mı?’ sorusuna Erdoğan şu cevabı verdi:
„Türkiye uluslararası barış ve istikrarın temini yolunda DEAŞ terör örgütü ve onun temsil ettiği çarpık zihniyetle mücadelesini kararlılıkla sürdürüyor. Bu kapsamda uluslararası çabalara yaptığımız aktif katkılar var. Ayrıca gerek yurtiçinde gerek sınır ötesinde gerçekleştirdiğimiz operasyonlar ve aldığımız önleyici tedbirlerle DEAŞ terör örgütünün geriletilmesinde çok önemli roller üstlendik. Ülkemiz, DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’nun etkin bir üyesi olarak da terör örgütüyle mücadelede uluslararası çabalara aktif katkı sağlamaya devam edecektir. Öte yandan, uluslararası barış ve güvenliğin temini için tüm terör örgütleriyle ayrım yapılmaksızın mücadele edilmesi gerektiğine inanıyoruz“.
’15 Temmuz hain FETÖ darbe girişiminden sonra başını CHP’nin çektiği muhalefet partileriyle ülkemizdeki büyükelçilerin sıkı temasları oldu. Bu görüşmeleri 2019 yerel seçimlerinden sonra daha da sıklaştırdılar. Siz büyükelçilerin muhalefetle bu kadar sık görüşmesini, basına kapalı görüşmeler yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?“ sorusuna Erdoğan, „Ben bunları hiç önemsemiyorum. Yani büyükelçiler gelmiş, belediye başkanıyla görüşmüş, belediye başkanıyla gitmiş balıkçıda balık yemiş, o onun seviyesinin ne olduğunu gösterir“ cevabını verdi.
’CHP İstanbul İl Başkanı Gezi Parkı olaylarında bir çocuk fotoğrafı paylaşıp bu fotoğrafın üstüne sizin de isminizi yazarak “Kindar çocuk yetiştiriyorum. Haberin olsun” demişti. Ve çocuğun resmini alenen paylaşmıştı. Bir yandan da aynı CHP, Trabzon’da bir çocuğun söyledikleri üzerinden ağır bir şekilde eleştiriyor. Çocuk deyince de akla Diyarbakır Anneleri geliyor. Diyarbakır Annelerini de görmezden geldiklerini görüyoruz. Hem sizin mitinginizdeki durumu hem de bu çifte standardı değerlendirmenizi rica ediyorum’ sorusu üzerine Erdoğan, „Onların hepsi bizim çocuklarımız. Bizim tek önemsediğimiz husus evlatlarımızın kendilerine, ailelerine, vatanına, milletine faydalı olmalarıdır. Biz, onlar gibi çocuklarımıza layık olmadıkları yerleri asla yakıştıramayız. Biliyoruz ki çocuklarımız yarının umududur. Bütün çocuklarımızı, gençlerimizi kucaklıyoruz, hepsine sevgiyle gözümüz gibi bakıyoruz. Trabzon’da bir evladımız sahneye gelmek için ağlayarak çok ısrar edince biz de yanımıza çağırdık. Kendisi o esnada mikrofonu kapıp bir şeyler söyledi. Esasında çocuk ne demiş önemli değil. Nihayetinde çocuktur. Ama bununla ilgili bir sürü şey konuşuldu. Onların öyle demesi, böyle demesi çok da önemli değil. Biz ne yaptığımıza bakacağız; bu ülkenin evlatları arasında hiçbir ayrım yapmadan yolumuza da aynı kararlılıkla devam edeceğiz“ dedi.
„Kim ne derse desin biz ülkemizin ve bölgenin güvenliğini, huzurunu, istikrarını tehdit eden terör örgütlerinin kökünü kazımakta kararlıyız“
’Sınır ötesi terör operasyonlarında bir süredir Süleymaniye’ye ve Erbil’in güneyine kadar iniliyor. Irak Kürt bölgesel yönetimi bu operasyonlara destek verirken HDP destek vermiyor. Tam tersi kınama mesajı yayınlıyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz bunu?’ sorusunu Erdoğan, „Şu anda özellikle Irak’ta ve Irak’ın kuzeyinde Barzanilerin duruşu çok çok farklı. Ve bu duruşu Türkiye ile çok daha ortak, çok daha dayanışma içerisinde yürütüyorlar. PKK terör örgütüne karşı da farklı bir duruşları var ve bu farklı duruşlarını da her geçen gün ispat ediyorlar. Bu gelişte yaptığımız görüşmelerde de ben kendisinde bunu özellikle gördüm ve anlaşılan o ki cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte Irak’ta yeni bir süreç başlayacaktır. Bölge halkları terörden bıkmış durumda. Kim ne derse desin biz ülkemizin ve bölgenin güvenliğini, huzurunu, istikrarını tehdit eden terör örgütlerinin kökünü kazımakta kararlıyız“ diye cevapladı.
’Son dönemde terörle mücadele operasyonlarında Türkiye büyük başarı gösteriyor. Kış Kartalı operasyonu ile ilgili sizin “kaçacak delik bulamadılar” gibi bir ifadeniz vardı. Biraz ayrıntı verir misiniz? Ayrıca CHP daha önce tezkereye hayır oyu vermesi akıllara geliyor. Bu konuda nasıl bir değerlendirmeniz olur?’ sorusuna Erdoğan, „Kış Kartalı Harekatı da Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki teröristlerin inlerini başlarına yıkma irademizin bir adımı. Hem bu harekatta hem de bütün terörle mücadele operasyonlarında görev alan kahramanlarımızı kutluyorum. Tabi bu operasyonlarla iyice köşeye sıkışan teröristler çıldırmaya başladı. Çaresizliğin verdiği bir sonuç olarak, kendi aralarındaki telefon konuşmalarında terör örgütü üyelerine “herkes kendi başının çaresine baksın” diye talimat geçiyorlar. Ama hiçbiri kaçacak delik bulamayacak. Terörü kaynağında kurutmakta kararlıyız. Teröristlere sınırlarımız içinde ve dışında nefes aldırmıyoruz, aldırmayacağız“ cevabını verdi.