EntegrasyonTürkçe-2

Bir farkındalık deneyimi: Satın almamanın dayanılmaz hafifliği

İçinde yaşadığımız ve bizi sürekli bir şeyler satın almaya yönlendiren sisteme karşı ortaya çıkan satın almama akımı ne anlama geliyor? 

Bu akımın çıkış noktası, kazanım ve katkılarını araştırdık.

MELTEM SARSILMAZ

Kaçırılmaması gereken “fırsatlar” dünyasında yaşıyoruz. Her güne özel indirim bildirimleri telefonumuza gelirken, “Sepette bir ürün unuttunuz!” mesajı gerçekten ihtiyacımız olup olmadığından emin olmadığımız o ürünleri bize tekrar tekrar hatırlatıyor. Sosyal medya uygulamalarını kaydırırken gördüğümüz o ürünün hayatımızı değiştirecek mucizevi bir ürün olduğuna dair telkinlere maruz kalıyoruz. Telefonumuza gelen “Kargonuz yola çıktı” mesajının verdiği mutlulukla yeni alışverişler için uygulamalara baktığımız bir döngünün içindeyiz. Peki, hiç düşündünüz mü gerçekten ihtiyacımız olmayan ürünleri satın almasak hayatımızda ne gibi değişimler olabilir? “No buy year” yani satın almama yılı akımıyla ortaya çıkan satın almama hareketinin sonuçlarına dair düşünmeye ne dersiniz?

ALIŞVERİŞ YAPARKEN NEDEN MUTLU OLURUZ?

Bir ürüne ihtiyacımız olduğu için alışveriş yapmak oldukça normal bir davranış; ayrıca alışverişin çoğu zaman iyi hissettirdiği de bir gerçek. Bazen sadece vitrinlere bakmak veya alışveriş sitesi uygulamalarında gezmek bile mutluluk verebiliyor. Kendimizi iyi hissetmediğimizde, üzgün olduğumuzda alışveriş sitelerine yönelmemizin ve sepetlerimize ürün eklememizin arkasında ne gibi sebepler olabilir? Michigan Üniversitesinde 2014 yılında yapılan bir araştırmaya göre, hoşumuza giden şeyleri alırken kendimizi kontrol sahibi ve 40 kat daha güçlü hissediyoruz. Daha pek çok araştırma da alışveriş yapmanın kişiyi iyi hissettirdiğini gösteriyor. Fakat iyi hissetmenin tek yolu alışveriş yapmak mıdır? Hızlı, düşünülmeden yapılan alışveriş ve evde istiflediğimiz ürünler daha sonrasında bize iyi geliyor mu? Konuyu bir de bu açıdan bakarsak alışverişin aynı zamanda mutsuz ve sıkıntılı hissettirebileceğini de görebiliriz.

DÜŞÜNÜLMEDEN SEPETE EKLENEN ÜRÜNLER

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki San Francisco Eyalet Üniversitesinde psikoloji doçenti olan Ryan Howell hayatta kalma içgüdülerimizle satın alma dürtülerimizin bağlantılı olduğunu söylüyor. Bu dürtü avcılık ve toplayıcılık döneminden bizlere kaldı. O dönemde insanların istedikleri bir şeye bir daha ulaşamayacakları kaygısıyla onları hemen toplamaları gerekiyordu. Ama günümüze geldiğimizde artık istediğimiz çoğu şeye hemen ulaşabiliyor ve sonrasında da aynı ürünü tekrar bulabiliyoruz. Fakat bu dürtü ile yani “Ya bir daha bu ürünü bulamazsak…” düşüncesiyle aklımıza düşen ürün hızlıca sepete sonrasında kargoya ve en nihayetinde kollarımıza düşüyor. İhtiyacımız var mı diye düşünmeye fırsatımız dahi kalmıyor.

HİÇ BİTEN BİR ÜRÜNÜMÜZ VAR MI?

Gerçekten ihtiyacımız olan ürünler dışında, mesela mutfak malzemeleri veya tuvalet kağıdı gibi, son aşamaya kadar kullandığımız ürünler var mı? Mesela “Kalemim bitti.” cümlesini ne zaman kullandık en son. Daha sonra bulamazsam endişesiyle yaptığımız alışverişlerin sonucunda evimiz gerekli olmayan eşyalar tarafından istila edildi. Herhangi bir ürünün bitmesi bizi endişelendirmeyebiliyor; ya yedeği olduğu için rahatız ya da gerçekten ihtiyacımız olmadığı için artık kullanmıyoruz. Yaşadığımız istif çağında bu kadar çok eşyamızın olması hem psikolojimize hem de cebimize zarar veriyor. Peki, bunun için ne yapabiliriz?

SATIN ALMAMA HAREKETİ

Ekonomi gazetecisi Michelle McGagh, çok fazla borcu olmadığı, kredi kartıyla alışveriş yapmadığı ve bir harcama bağımlısı olmadığı halde parasının hesabından çarçur olduğunu ve hiç birikim yapmadığını fark ediyor. Yaşadığı bu aydınlanmanın ardından hayatını en azından bir yıl etkileyecek bir karar alıyor ve bir yıl harcamayı bırakıyor. Satın almama gününden ilham alan McGagh bunu bir günle sınırlı tutmayarak bir seneye çıkarıyor ve gerçekten ihtiyacı olmayan hiçbir şeyi satın almıyor. Ve bir senenin sonunda sadece maddi birikim yaptığını değil hayatına güzel deneyimleri de kattığını görüyor.

EŞYALAR YERİNE DENEYİMLERE YATIRIM YAPMAK

Satın almama hareketi, aslında herkesin kişiselleştirebileceği ve kendisine uyarlayabileceği bir hareket. Öncelikle gerçek ihtiyaçlarımızın belirlenmesi gerekiyor. Faturalar, sigorta, kişisel hijyen malzemeleri ve mutfak malzemeleri gibi gerekli ürünler harcamama listesinin içinde yer almayabilir. Bunun dışında gerçekten keyif aldığımız ve bizim için önemli olan şeyler için de, örneğin kitap okumak gibi, bir esneklik getirebiliriz. Burada önemli olan esnekliğe bir sınır koymak ve istiflememeye çalışmak. Bir eşya yerine deneyimlere yatırım yapmak bu hareketin hedeflerinden bir tanesi. Örneğin, yemek için restorana gitmek yerine evde bir şeyler hazırlayarak pikniğe gitmeyi tercih etmek gibi…Elimizin altında bulunan ve zamanında istiflediğimiz her ürünü bitirmeye odaklanarak yenilerini almayı ertelemek de bu hareketin amaçlarından bir tanesi. Bu süreçte harcamalarımız için bir tablo oluşturmak aslında neye ne kadar harcadığımızı anlamamıza ve gerekli olmayan harcamalarımızı fark etmemize yardımcı olabilir. Kim bilir belki de cüzdanımızdan çıkan ufak paralar yıl sonunda hiç tahmin etmediğimiz rakamlara ulaşabilir. Elimizdeki fazla eşyalardan kurtulmak, ürünleri tüketmek ve yenilerini eklerken seçici olmak evimizde daha sakin ve düzenli bir ortama kavuşmamıza da yardımcı olacaktır. Satın almama hareketinin genel hatlarıyla belli kuralları olsa da aslında bu, kendimize göre uyarlayabileceğimiz bir akım. Bundan dolayı sonuçları da kişisel olabiliyor. Kimisi bu sayede para biriktirme imkânı bulurken, kimisi daha düzenli bir dolaba sahip olabiliyor veya satın alamayacağı deneyimleri hayatına katma imkânı buluyor. Sonuçları herkes için farklı olsa da bu akımı uygulayan ve deneyimlerini bizimle paylaşan insanlara baktığımız zaman çoğunluğunun pozitif etkilerden söz ettiğini görüyoruz. Eğer bu akım için bir yıl çok uzun bir süre geliyorsa, bir hafta veya bir ay gibi kısa uygulamalar da tercih edilebilir. Hatta süreyi tamamen istediğimiz şekilde de belirleyebiliriz. Önemli olan gerçekten ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüz ürünler hariç harcama yapmaktan kaçınmamız. Bu akımı uygulamaya çalışmak dahi hayatımıza katabileceğimiz deneyimlerden biri olacaktır. Kimimiz bu akımı uygularken daha fazla zorlanabilir, kimimiz içinse o kadar zorlayıcı olmayabilir. Ancak sonuçları itibariyle hepimizde farkındalığa dair bir yol açacağı kesin.

Ähnliche Artikel

Überprüfen Sie auch
Schließen
Schaltfläche "Zurück zum Anfang"