Eğitimcilerin çoğu Almanca destek sınıflarına eleştirel yaklaşıyori
Uygulama engeller oluşturabilir
Almanca destek sınıfları uygulaması Avusturya’daki öğretmenlerin çoğu tarafından eleştiriliyor: Viyana Üniversitesi’nin bir araştırma sonucuna göre, herşeyden önce öğrenciler sosyal olarak dışlanıyorlar. Üstelik öğretmenlerin konu ile ilgili eğitimi ve yeterli kaynak yok.
Viyana Üniversitesi öğretmen eğitimi merkezinden Susanne Schwab’ın yönettiği bir grubun araştırmasına göre, eğitimcilerin %80’inden fazlası Almanca destek sınıfı uygulaması yerine daha kapsayıcı bir dil destek modeli talep ediyor. Araştırmaya katılan eğitimcilerin yarısından fazlası, Almanca destek sınıfı uygulamasını, ayrıştırıcı ve yapay bir planlama olduğu için eleştiriyor. Araştırmaya 8 farklı eyaletten toplam 1267 ilk ve ortaokul öğretmeni katılmıştır.
Hepsi, şu anda en az bir Almanca destek sınıfı ya da kursun olduğu bir okulda aktif olarak çalışmaktadır. 2018/19 Eğitim öğretim yılından beri Almanca destek sınıflarındaki öğrenciler haftada 15 ya da 20 saat kendi sınıflarında Almanca eğitimi görüyorlar. Buna ilave olarak haftada 6 saat Almanca destek kursu ile dil desteği sağlanıyor.
Eğitimciler, Almanca destek sınıflarının ya da kurslarının, öğrencilerin sosyal hayata katılımlarını azalttığından ve çocukların izole olup daha az aidiyet hissetmelerinden endişe duyuyorlar. Öğrenciler, asıl sınıfları ve Almanca destek sınıfları arasında bölünmüş hissetmektedirler. Araştırmaya katılan eğitimcilerden birine göre “Dil, bir laboratuvardaymış gibi öğretiliyor”, yaratıcı şekilde ve oyun amaçlı dili kullanma olanağı yok.
Altyapı ve planlamadaki sıkıntılar
Almanca destek sınıfları uygulaması ile hedeflenen dil desteği bazı eğitimciler tarafından olumlu karşılanmakla birlikte, altyapı ve planlama konularında çok büyük sıkıntılar dile getirilmiştir:
Haftada 15 ya da daha fazla ders saatini Almanca destek sınıflarında geçiren öğrenciler, branş derslerinde kaçırdıkları konuları yakalayamamaktadır. Ayrıca, bir bütün olarak etkili bir dil dersi için, her sınıfta en fazla 16 öğrenci ve %60’tan fazla anadili Almanca olan en az 2 öğretmen bulunmalıdır.
Aynı zamanda öğretmenlerin de uygun eğitimi almış olmaları gerekir. Susanna Schwab normal sınıflardaki öğretmenlerin sadece %11’inin “ikinci dil olarak Almanca” eğitimi aldıklarının altını çiziyor ve ekliyor : “Almanca destek sınıflarında (%62) ve kurslarında (%66) ders veren öğretmenlerin çoğu bu eğitimi almamıştır”.
Susanne Schwab ayrıca “Covid-19 nedeniyle, Almanca öğrenmeye yeni başlayan öğrencilerin durumu daha zor. Bu durum eğitim hayatlarına olumsuz olarak yansıyacaktır” diyor.
Çalışmanın yazarı, çeşitliliğe duyarlı bir öğrenme ortamı için, eğitim politikaları ile ilgili kararlar alınırken bilimsel verilerin göz önüne alınması gerektiğinin altını çiziyor.
Bahsi geçen çalışmanın sonuçları öğretmenlerin bakış açısını yansıtmakla beraber, gelecekte öğrencilerin ve velilerin de görüşleri dahil edilerek öğrencilerin gelişiminin ve uygulamanın etkilerinin tarafsız olarak değerlendirilmesi önem taşımaktadır.
Avusturya okullarında Almanca destek sınıfları uygulaması belirsiz kalmaya devam ediyor. Öğretmen eğitimi merkezinde profesör yardımcısı olan Michelle Proyer’e göre okullarda daha fazla çok dilli öğretmenin görev alması gerekiyor. Germanistik Enstitüsü’nde profesör asistanı olarak çalışan Hannes Schweiger da Almanca destek eğitimi uygulamasının başarıya ulaşabilmesi için özellikle öğretmenlerin, “ikinci dil olarak Almanca” alanında uzmanlık eğitimi ve ileri eğitim almaları gerektiğinin altını çiziyor.
Proje takımı
Prof. Dr. Susanne Schwab (proje yöneticisi), Julıa Kast (proje üyesi), Dr. Katharina Resch, HS-prof. Dr. Marie Gitschthaler (KPH Viyana-Krems’ten misafir proje üyesi), Dr. Rupert Corazz (eğitim araştırmaları yöneticisi, Viyana)
Araştırma ile ilgili sorular için : Susanne Schwab susanne.schwab@uniwie.ac.at
Konu ile ilgili görüşülebilecek diğer üniversite mensupları:
Ass. Prof. Dr. Hannes Schweiger (İkinci dil olarak Almanca)
Ass. Prof. Dr. Michelle Proyer (Kapsayıcı pedagoji)
Konu ile ilgili yayınlar:
Marie Gitschthaler, Julia Kast, Rupert Corazza ve Susanne Schwab: Inclusion of minority language students – teachers’ perceptions on second language learning models.
Katharına Resch, Marie Gitschthaler, Susanne Schwab : Teachers’ perceptions of the effects of second language learning models for minority-language students in Austrian schools.
Almanca öğrenmek iyi güzel de, Almanca konuşamayan çocukların ayrı bir “Almanca destek sınıfında” eğitim almalarının sebebi belli değil. Tartışmalı uygulamanın ilk yılı nasıl geçti? Ruth Weisman öğretmenlerle ve diğer uzmanlarla görüştü.
Altı çocuk ve genç önlerinde çalışma sayfaları ile bir masada oturuyor. 10. Viyana’daki bu ortaokulun (NMS) kütüphanesindeki atmosfer sakin ve ders odaklı. Derslerini burada gören Almanca destek sınıfı için bu ikinci ders. Öğrencilerin geldikleri ülkeler: Türkiye, Bulgaristan, Dominik Cumhuriyeti, İngiltere ve Afganistan. İngiltereli kız sadece birkaç gündür burada. Dominik Cumhuriyeti’nden gelen kız gibi Türkiye’den gelen erkek çocuk da bir yıldır Avusturya’da yaşıyor. Bu sebeple Almanca bilgi düzeyleri de farklı. Sınıfta ders vermek ve destek olmak üzere iki öğretmen hazır bulunuyor.
Öyleyse uzmanların, 2018/19 eğitim yılının ilk döneminde başlayan Almanca destek sınıflarına yönelik sert eleştirileri haksız mı? Az ya da hiç Almanca konuşamayan çocukların, yılın büyük bir kısmında diğer öğrencilerden ayrı eğitim almaları doğru mu? Öğretmenlerin ve eğitim bilimcilerin görüşüne göre değil. Bir yıllık deneyimin ardından sonuç: Altyapı ve kaynak eksikliği vardı, uygulamanın anlamı ve gerekçesi ise hala belirsiz.
Ders saati fazla mı?,
2019 Entegrasyon Raporuna göre, Avusturya’daki öğrencilerin yüzde 26’sı yakın çevresinde Almanca dışında bir dil konuşuyor. Bu oran Viyana’da yüzde 52. Bu çocukların çoğu iki dilli. Turkuaz-Mavi hükümete bağlı Eğitim, Bilim ve Araştırma Bakanlığı “harekete geçme ihtiyacı” gördü ve Ulusal Meclis, 2018/19 eğitim öğretim yılının ilk yarısında sözde Almanca destek sınıfları uygulamasını başlatmaya karar verdi. Uygulama, devam edecekleri sınıfa bakılmaksızın Avusturya’da yeni olan ve okula başladıklarında olağanüstü öğrenci olarak sınıflandırılan, hiç ya da yeterli seviyede Almanca bilmeyen öğrencileri kapsamaktadır. Yeni uygulanmaya başlanan Almanca yeterlilik analizi – ölçüm aracı (MIKA-D) yoluyla öğretmenler, bir çocuğun Almanca destek sınıfına gidip gitmeyeceğine karar vermek durumundadır. Almanca destek sınıfı, okulda en az sekiz çocuk bu sınıfa devam edecekse açılır.
Çocuklar, asıl sınıflarıyla örneğin spor ve elişi derslerine girerler, fakat asıl sınıf Almanca, Matematik ya da branş dersi görecekse bu çocuklar Almanca destek sınıfına gönderilirler. Eğitim verilen dili öğrenmek için bu çocukların, kendine ait bir müfredatı olan ayrı bir sınıfta, ilkokul seviyesinde 15 saat, ortaokulda ise 20 saat geçirmeleri gerekmektedir. İlkokuldaki tüm derslerin toplam süresi yaklaşık 25 saat, ortaokulda ise yaklaşık 30 saattir. Normal öğretim süresinden ve dolayısıyla branş derslerinden düşülen Almanca destek ders saati çok fazladır. 2019 Mayıs ayında meclise getirilen bir soru önergesine göre, 2018/19 eğitim ve öğretim yılında Avusturya genelinde 8.993 öğrenci Almanca destek sınıflarına devam etmektedir. Viyana’daki rakam 5.214 öğrencidir. Mevcut eğitim ve öğretim yılında, Milli Eğitim Bakanlığı üçte bir civarında bir azalma beklemektedir.
Mekan Sıkıntısı
Eğitim Müdürlüğü’nün (eski adıyla Okul Konseyi’nin) bir birimi olan Viyana Dil Destek Merkezi yöneticisi Ulrike Rötgens, eğitim bilimci olarak, Almanca destek sınıfı uygulamasının başlatılmasında büyük zorluklarla karşılaştıklarını anlatıyor: “Ayrı sınıf uygulamasında Viyana’daki en büyük sıkıntı mekandı”. Favoriten’deki bir ortaokulda derslerin kütüphanede işlenmesinin sebebi mekan sıkıntısıdır. Başka bir oda olmadığından, Almanca destek sınıfı kütüphanede ders yaptığı süre boyunca diğer öğrenciler kütüphaneyi kullanamazlar, örneğin Perşembe günleri beş saat boyunca. 21. Viyana’da bir ilkokulun Almanca destek sınıfı eski sorumlusu Bayan N. de ek alan ihtiyacının yol açtığı zorlukların farkında. Çalıştığı okuldaki eğitim malzemeleri odası, Almanca destek sınıfına tahsis edilerek 14 öğrencinin sığacağı şekilde masalar odaya sıkıştırılmış. Fakat bu yıl farklı olacak: sadece bu sınıflara ayıracak alanı olan okullar Almanca destek sınıfı açacaklar. Kütüphanede ders verilmesi ise uygun görüldü.
Fazla çocuk, fazla stres
Viyana‘daki bu ilkokulda, 14 çocuğa tek başına eğitim veren Bayan N durumu mümkün değildi“ sözleriyle özetledi. Küçük bir oda olmasının dışında fazla sayıda çocuğun olması ve bazılarının daha önce okula gitmemiş, diğerlerinin ise daha büyük yaşta olmaları zordu dedi ve ekledi: „Almanca konuştukları halde bazılarının neden bu sınıfta olduklarını kendime sordum“. Bu çocuklar kendilerinden çok az şey beklendiğini düşünürler, bu da hayal kırıklığına yol açar. Bayan N. ayrıca çocukların, en erken bir dönem sonra normal sınıflarına geçebilmesini de anlamsız buluyor. Öğretmene göre okuldaki hiç kimse Almanca destek sınıflarına aşina değildi ve yönetim kendisine hiç destek vermedi. Son derece stresli bulduğu deneyimlerini yazılı olarak belgeleyen Bayan N. , Eğitim Müdürlüğü’ne başvurdu. Diğer meslektaşlarından, bu uygulama ile ilgili zorluk yaşayanın bir tek kendisi olmadığını öğrendi.
Viyana’da bir ilkokulda Almanca destek sınıfı sorumlusu olan ve 30 yıldır ilkokul öğretmenliği yapan Bayan S. de durumu onayladı : “Eğitim seminerleri sırasında, birçok meslektaşımın tek başlarına çok sayıda öğrenciye ders verdikleri için sıkıntı yaşadığını gördüm”. Öğrencilerin farklı ihtiyaçları ve yaş aralıkları gibi sıkıntılar, normal bir ilkokuldakinden daha farklı ve zor.
Viyana’da bir ortaokulun Almanca destek sınıfında, en yoğun zamanda 17 öğrenci vardı. İlk yıl kütüphanede ders vermiş olsa bile, öğretmenleri Bayan C. “yine de şanslıydım” diyor, çünkü diğer okullarda, tek bir sınıfta daha fazla öğrencinin olduğunu duymuş. “Özellikle yalnız olduğunuzda bunun çok zor olduğunu düşünüyorum ” diyen Bayan C. , bunun sebebini, sınıftaki öğrencilerin Almanca dil bilgilerinin farklı seviyelerde olması ve yıl içinde sınıfa başka öğrencilerin katılması olarak açıkladı.
Viyana‘daki bu ilkokulda, 14 çocuğa tek başına eğitim veren Bayan N durumu mümkün değildi“ sözleriyle özetledi. Küçük bir oda olmasının dışında fazla sayıda çocuğun olması ve bazılarının daha önce okula gitmemiş, diğerlerinin ise daha büyük yaşta olmaları zordu dedi ve ekledi: „Almanca konuştukları halde bazılarının neden bu sınıfta olduklarını kendime sordum“. Bu çocuklar kendilerinden çok az şey beklendiğini düşünürler, bu da hayal kırıklığına yol açar. Bayan N. ayrıca çocukların, en erken bir dönem sonra normal sınıflarına geçebilmesini de anlamsız buluyor. Öğretmene göre okuldaki hiç kimse Almanca destek sınıflarına aşina değildi ve yönetim kendisine hiç destek vermedi. Son derece stresli bulduğu deneyimlerini yazılı olarak belgeleyen Bayan N. , Eğitim Müdürlüğü’ne başvurdu. Diğer meslektaşlarından, bu uygulama ile ilgili zorluk yaşayanın bir tek kendisi olmadığını öğrendi. 9. Viyana’da bir ilkokulda Almanca destek sınıfı sorumlusu olan ve 30 yıldır ilkokul öğretmenliği yapan Bayan S. de durumu onayladı : “Eğitim seminerleri sırasında, birçok meslektaşımın tek başlarına çok sayıda öğrenciye ders verdikleri için sıkıntı yaşadığını gördüm”. Öğrencilerin farklı ihtiyaçları ve yaş aralıkları gibi sıkıntılar, normal bir ilkokuldakinden daha farklı ve zor. 10. Viyana’da bir ortaokulun Almanca destek sınıfında, en yoğun zamanda 17 öğrenci vardı. İlk yıl kütüphanede ders vermiş olsa bile, öğretmenleri Bayan C. “yine de şanslıydım” diyor, çünkü diğer okullarda, tek bir sınıfta daha fazla öğrencinin olduğunu duymuş. “Özellikle yalnız olduğunuzda bunun çok zor olduğunu düşünüyorum ” diyen Bayan C. , bunun sebebini, sınıftaki öğrencilerin Almanca dil bilgilerinin farklı seviyelerde olması ve yıl içinde sınıfa başka öğrencilerin katılması olarak açıkladı.
Öğrenmek için arkadaşlık
Viyana‘daki ilkokulda Bayan S. sadece 9 öğrenciye ders verdi, bazıları henüz okuma ve yazma bilmiyordu. !5 saat hedefine uymadıklarını, daha az saat ders işlediklerini açıklayan Bayan S. ders saati konusunda okullara özerklik verilmesi gerektiğinin savundu, zaten ders programı nedeniyle başka türlüsünün mümkün olmadığını da sözlerine ekledi. „Sınıfındaki çocuklar çabuk öğrendiler ve asıl sınıflarıyla kaynaşmaları da sağlandı, fakat bu her okulda mümkün değil.“
Ortaokul öğretmeni Bayan C. Almanca destek sınıfı öğrencilerinin asıl sınıflarıyla kaynaşmalarının zor olduğunu düşünüyor: „Bazen gözardı edildikleri izlenimine kapıldım“. Almanca destek sınıfı modelinin kamuoyunda uzmanlar tarafından yoğun bir şekilde eleştirilmesinin nedeni tam da bu ayrımdı. „Normal“ ve „normal değil“ olarak ikiye ayıran „Siz-Biz“ sorunundan bahsedildi, bu, bütünleşme yerine ayrışmaya yol açacaktır. Dil öğretimi açısından bakıldığında da, çocukların herşeyden önce bu dili konuşan diğer çocuklarla iletişim kurduklarında dili öğrendikleri ileri sürülmektedir.
Viyana Üniversitesi’nde eğitim bilimcisi olan ve öğretmen eğitimi alanında çalışmalarda bulunan Susanne Schwab da, sadece öğretmenin Almanca konuşmasını anlamsız buluyor. Sorunun sadece dil öğrenme olmadığını vurguluyor ve ekliyor : “Araştırmalar sayesinde biliyoruz ki, akranlarla bağ kurma, sosyal gelişim için olduğu kadar başarı için de çok önemlidir ”. Arkadaş edinmek ve sürekliliği sağlamak gelişime katkıda bulunur. Schwab ayrıca, sürekli sınıf değiştirmek zorunda olmanın çocuklar için ne anlama geldiğinin hiç düşünülmediğini belirtiyor: “Çocuklar sürekli olarak sosyal çevrelerinden uzaklaştırılıyorlar”. Bir sonraki sınıfa geçemediklerinde, asıl sınıflarının da yine değişeceğini hatırlatıyor ve bunun çocuklar için sürekli bir stres kaynağı olduğuna işaret ediyor.
Çocuklar kendilerini iyi hissetmeliler
Dil desteği zaten çok önceden beri veriliyordu. Önceki Almanca dil desteği modeli daha özerk ve bütünleyici şekilde uygulanabilirdi, eski modelde daha az saat öngörülüyordu ve şimdiki modelin aksine mekan ayrımı zorunlu değildi ve kesinlikle daha az eleştiri alıyordu, konuşulanlara göre daha iyi işliyordu. Susanne Schwab güncel Almanca destek sınıfı modelinin yoğun bir şekilde eleştirilmesini haklı buluyor: “Tüm yorumlar olumsuzdu ve detaylı bir şekilde temellendiriliyorlardı”. Eğitim bilimi açısından buradaki en büyük problem, hükümetin verileri göz ardı ederek karar almasıdır. ”
Mayıs ayında Viyana Çalışma Odası’nda düzenlenen bir etkinlikte katılımcılar, Almanca destek sınıfları uygulamasının başlamasından bir dönem sonra, tecrübelerini paylaştılar ve yorumlarını internet üzerinden ulaşılabilen ve çok fazla eleştiri içeren bir belgede topladılar. Bir ifadede şöyle deniyor: “ Şu anda uygulandığı şekilde Almanca destek sınıfları çocuklar için değil”. Bir diğerinde ise “Ayırmak yerine kaynaştırmak” deniyor.
İlkokul öğretmeni Bayan S. de Almanca destek sınıflarının bu haliyle eğitim odaklı olmak yerine politik amaçlı olduklarını düşünüyor : “Bu uygulamanın çocukların yararına olduğunu düşünmüyorum. Deneyimlerime göre, çocukların bir şeyler öğrenmesi için önemli olan kendilerini iyi hissetmeleri ve arkadaşlarının olmasıdır ”. Geleceğe dair düşünceleriniz? “ Yeni bir hükümet gelince olacakları göreceğiz bakalım…”
Kaynak : Viyana Üniversitesi, Araştırma Bölümü | Susanne Schwab