„Obezite tedavisinde mide balonu ve botoks birlikte uygulanabiliyor“
Doç. Dr. Murat Kanlıöz, „Geliştirdiğim ve uygun hastalara uyguladığımız bu yöntemde, mide botoksu ve mide balonu işlemleri birlikte uygulanıyor. Mide çıkışına cerrahi olmadan fizyolojik serum enjeksiyonu yapıyoruz. Eş zamanlı olarak botoks da yapıyoruz. Fakat bunu yaparken yapılış açısı, derinliği ve hangi katmanlara botoks uygulanacağı başarıda belirleyici etken oluyor“ dedi.
Medicana Bahçelievler Hastanesi Genel Cerrahı ve Obezite Uzmanı Doç. Dr. Murat Kanlıöz, mide balonu ve botoksun birlikte uygulandığı yöntem konusunda açıklamalarda bulundu. Kendi soyadını vererek geliştirdiği ’Kanlıöz Tekniği’nin, 16 yaş üzerindeki uygun her hastaya uygulanabileceğini belirten Doç. Dr. Kanlıöz, „Benim geliştirdiğim ve uygun hastalara uyguladığımız bu yöntemde mide botoksu ve mide balonu işlemleri birlikte uygulanıyor. Mide çıkışına cerrahi olmadan fizyolojik serum enjeksiyonu yapıyoruz. Eş zamanlı olarak botoks da yapıyoruz. Fakat bunu yaparken yapılış açısı, derinliği ve hangi katmanlara botoks uygulanacağı başarıda belirleyici etken oluyor. Yaş aralığında herhangi bir kısıtlamamız yok. Hastanın 16 yaşın üzerinde olması yeterli. Uyumlu hastaların ortalamasını aldığımızda hastalarımız ortalama yüzde 18 kilo verdi. En çok kilo veren hastamız vücut ağırlığının yüzde 35’ini kaybetti. 6 ay boyunca takip ettiğimiz hastalarda bu sonuçlara ulaştık. Mideyi almak yerine alternatif tedavi yöntemlerine yönelme arayışı ile bu yöntemin başarılı sonuç verdiğini keşfettik. Bu yöntemi ilk kez uygularken 150 kadar uygun hastayı tedavi sonuna kadar takip ettik. Tedavilerin sonunda zayıflayamayan hasta yoktu. Bu yöntemimiz uluslararası hakemli bir dergide de yer aldı. Bu tekniğe ’Kanlıöz Tekniği’ ismini verdik. Cerrahi kısıtı olan veya cerrahiden korkan hastalarda bu yöntemi uygulamakta herhangi bir engel yok“ şeklinde konuştu.
“İstenildiği kadar et, tavuk ve yumurta yenilebilir”
Hastaların dikkatsiz bir şekilde istediği gibi yemeye devam etmesinin başarı şansını düşürdüğünü söyleyen Doç. Dr. Kanlıöz, “Obezitenin oluşumunda ya beslenmeyle ilgili ya da ailevi ve sosyokültürel alışkanlıklar gibi birçok faktör var. Yetiştiği aile yapısı, yetiştiği sosyal çevre birçok faktör obeziteyi tetikliyor. Obezite tedavilerinde hastalar bizimle temasını kopardığında başarı şansımız azalıyor. Hastanın kafasındaki algı kesinlikle ‘Ben bu işlemi yaptırdıktan sonra istediğim gibi yiyip içmeye devam ederim’ olmamalı. Hasta sıvı şeker, şeker, buğday, arpa pirinci gibi karbonhidrat içeren ürünleri tüketse bile çok az tüketmelidir. Bu metotta şunu söylemem gerekir; bir kişi karbonhidrat ve şeker tüketmediği takdirde isterse günde 5 kilo et bile tüketse ya da günlük 20 tane yumurta yese bile kilo almaz, aksine vermeye devam eder. Hastanın bu konuda bizimle uyumlu olması çok önemli. Hasta ısrarla şeker ve karbonhidrat tüketmediği müddetçe kesinlikle kilo vermektedir“ dedi.
“Hasta kilo veremiyorsa sebebi pilor bozukluğu olabilir”
Bazı hastaların kilo vermesinin önündeki engelin mide çıkışında yer alan pilor bozukluğundan kaynaklandığını söyleyen Doç. Dr. Kanlıöz, sorunu tespit ettikten sonra başarı oranının yüzde 200 arttığını söyledi. Doç. Dr. Kanlıöz, “Bir sene içerisinde yaklaşık 180-190 kez endoskopi yaptım. Tekniğimden önce bu hastaların bir kısmı kilo veremiyordu. Daha sonra kilo veremeyen hastalarıma yaptığım endoskopi görüntülerini teker teker tüm detayları ile incelemeye başladım. Uzun incelemelerim sonucu bazı hastalarda mide çıkışının pilor denilen, mide ile bağırsak arasındaki bağlantıyı sağlayan kısmın uygun olmadığını gördüm. Pilor yapısı bozuk hastalarda yenilenler hızla bağırsağa geçiyor ve sadece endoskopik tedavi işe yaramıyordu. Ek bir şey yapmak gerekiyordu. Şu anda botoksa ek olarak pilorda yaptığımız işlem ile birlikte bizim başarımız yüzde 200 oranında arttı. Daha önce kilo veremeyen hastalarımız da kilo vermeye başladı. Bu teknik de yakında tarafımca isimlendirilecek ve yayınlanacak“ diye konuştu.
Doç. Dr. Kanlıöz, sözlerini şöyle tamamladı: „Vücut Kitle Endeksi çok yüksek olan bazı cerrahiye girme şansı olmayan hastalarımıza bu yöntemi rahatlıkla uygulayabiliyoruz. 12 saat açlık sonrası endoskopi yapıyoruz. Kan sulandırıcı ilaç kullanıyor ise 5 gün boyunca bu ilacı kesmeli. Kestikten sonra bir gün öncesinde akşam saat 10’dan sonra bir şey yiyip içmiyor. Endoskopide midede işlemi yapmamıza engel şüpheli tümör ya da tümör, aktif kanama ve enfeksiyon gibi durumlar yok ise bu tekniği uygulayabiliyoruz. Tarama yapmış oluyoruz. Bir nevi hasta endoskopi check-up’ından geçmiş oluyor. Uyguladıktan sonra hastayı yaklaşık 2 saat müşahede altında tutuyoruz. 2 saat sonra hasta günlük yaşamına dönüyor. Hastanede yatış olmuyor“.
İHA