Araştırmalara göre rutin muayene yaptırılmadığı takdirde 2050 yılına kadar dünyada 115 milyon kişinin görme yetisini kaybedeceği öngörülüyor. Yaygın olan ancak uzun süre fark edilemeyen göz hastalıkları görme yetisinin kaybına yol açabilir.
Göz Hastalıkları Uzmanı
Prof. Dr. Abdullah ÖZKAYA
Pek çok insan görme yetisinin iyi olduğunu düşündüğü için muayenelerini ihmal eder. Hiçbir sorun olmasa bile düzenli yapılan göz muayeneleri belirti vermeyen ve görme kaybına yol açan göz hastalıklarını engeller.
Göz sağlığı sadece görmekten ibaret değildir. İyi bir göz sağlığı aynı zamanda eğitim-ekonomiyi de dolaylı yoldan etkiler. Çünkü beynin işlediği bilgilerin neredeyse yüzde 80’i gözlerden gelir ve rutin bir görme muayenesi yüksek tansiyon veya diyabet gibi hastalıkların da teşhisinde yardımcı olur. Bu hastalıkların dünya ekonomisine yükü düşünüldüğünde rutin göz muayenelerinin önemi bir kez daha anlaşılacaktır.
2050’ye kadar 115 milyon kişi görme yetisini kaybedebilir
Dünya nüfusunun dörtte birinde görme bozukluğu görülmektedir. Bu görme bozukluklarının neredeyse yarısı erken teşhis-etkin tedavi yöntemleriyle önlenebilirdi. Yapılan araştırmalara göre ise 2050 yılına kadar rutin göz muayenesi yaptırılmadığı takdirde görme yetisini kaybedecek insan sayısının 115 milyon olacağı öngörülmektedir. Son rakamlara göre dünya çapında 39 milyon kişi hiç görmemektedir, 246 milyon kişi de orta veya şiddetli görme bozukluğuna sahiptir. Oysa erken teşhis edilebilen görme bozukluklarının yüzde 80’i önlenebilir, kolayca tedavi edilebilir veya önlenebilir. 19 milyon çocuğun görme engelli olduğu bilinirken; tüm görme engellilerin yaklaşık yüzde 65’i 50 yaş ve üzerindedir. Bu yaş grubu ise dünya nüfusunun sadece yüzde 20’sini oluşturmaktadır.
Görme hayat kalitesi için çok önemli
Bağımsız hareket edebilmek, sağlıklı iletişim kurmak, eğitim, çalışma hayatı için görme büyük bir önem taşır. Az görmek ya da görme yetisini kaybetmek ise yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkiler. İnsan yaşamında en az bir kere gözle ilgili sorun yaşanması kaçınılmazdır. Özellikle çocukluk çağında konjonktivit geçirme riski yüksektir. Bunun yanında refraksiyon kusurları, hiçbir şey olmasa bile ilerleyen yaşta presbiyobi meydana gelir. Ayrıca yaşla birlikte derinlik algısında zayıflama, loş ışıkta görme sorunları, gece araç kullanırken zorlanma da bireylerin karşısına çıkabilir. Genetik, yaşlanma, enfeksiyonlar, çeşitli sağlık sorunları da görmede soruna yol açabilir.
Görme kaybının önüne geçilebilir
Görmeyi çok etkileyen ama çok basit bir şekilde teşhis edilip önlem alınabilen hastalıklar bulunmaktadır. Bunların başını retinayı ilgilendiren hastalıklar çekmektedir. Diyabetik retinopati, sarı nokta hastalığı, glokom, epirental membran, maküla deliği, retina damar tıkanıklıkları, katarakt, santral seröz korioretinopati bunlardan bazılarıdır:
1.Diyabetik retinopati:Retinanın dolayısıyla görmenin en büyük iki düşmanlarından biri hipertansiyon diğeri diyabettir. Diyabetik retinopati, şekere bağlı körlüğün en sık nedenidir. Diyabet damarlar üzerinde tahribat yapar, gözler bu noktada hedef olur. Retinadaki damar yapısında bozulma meydana gelir, kanama başlar. Buna önlem alınmazsa görme azalır hatta körlüğe kadar gidilir. Kan şekeri, kolesrerol, tansiyon dengesi; rutin göz muayeneleri, argon lazer ile erken teşhis edildiğinde körlük önlenebilir.
2.Sarı nokta: Yaşa bağlı gelişen bu hastalık retinanın bozulup görmeyi engellemesidir. Göz içi enjeksiyonu tedavisi ile hastalık hızı yavaşlar. Hastaların kontrollerini aksatmamaları hayati önem taşır. Basit bir göz muayenesiyle erkenden teşhis edilebilir.
3.Glokom: Genelde belirti vermez, göz tansiyonu olarak bilinir. Rutin göz muayenelerinde teşhis edilebilir. Tedavi edilmezse körlüğe yol açan glokomda, temel amaç göz basıncının düşürülmesi olmalıdır. Düzenli muayene, uygun tedavi ile görme kaybı engellenir. İlaç yeterli gelmezse lazer, cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilmektedir.
4.Epirental membran: Epiretinal membran, retinanın önünde zar tabakası oluşmasıdır. Bu durum makulada oluşursa görme azalır. Şeker, göz iltihabı, damar tıkanıklığı, göz travmasıyla meydana gelebilir. Yıllarca belirti vermez. Rutin göz muayenesi işe teşhis edilir.
5.Maküla deliği: Genelde 50 yaş sonrası görülen maküla deliği çarpık ve bulanık görmeyle belirti verir. Bu hastalar görüşlerinin merkezinde değişiklik hisseder. Tedavi edilmezse geri dönüşü olmayan görme kaybına sebep olur.
6.Retina damar tıkanıklıkları: Kişide hipertansiyon, diyabet, damar sertliği, pıhtılaşma sorunları varsa retinal damar tıkanıklığı olabilir. Bu sorunda ani olarak görme kaybı başlar. Erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Enjeksiyon tedavisi uygulanır. Ek olarak lazer tedavisi de yapılabilir.
7.Santral seröz korioretinopati: Genelde genç ve orta yaşlılarda görülür. Retina altında sıvı toplanmasıyla oluşarak görme kaybına yol açabilir. Merkezi görmede bulanıklıkla bulgu verir. Erken tespiti faydalıdır, görme kaybını önler.
8.Katarakt: Doğal göz merceği saydamlığını kaybedip matlaşmasıyla oluşur. Kişi sanki her şeye buzlu bir camın arkasından bakıyor gibi hisseder. Genelde yaşlanmayla ortaya çıksa da diyabet, yüksek miyopi, bazı ilaçların kullanımıyla da oluşabilir. Tek tedavisi ameliyattır.
GÖZ SAĞLIĞINI KORUMANIN ADIMLARI
1.Düzenli göz muayenesi yaptırın.
2.Ispanak veya lahana gibi yeşil yapraklı sebzeler de dahil olmak üzere sağlıklı bir diyet yapın ve ideal kiloyu koruyun.
3.Ailenizin göz sağlığı geçmişini öğrenin.
4.Güneş ışınlarını yüzde 99- 100’ünü engelleyen güneş gözlüğü kullanın.
5.Sigarayı bırakın ya da başlamayın.
6.Şeker, hipertansiyon ve kolesterol değerlerinizi dengede tutun.
7.Düzenli egzersiz yapın.
8.Ekrana bakarken 20/20/20 kuralını uygulayın. Yani 20 dakikada bir, 20 saniye süre ile 20 feet (yaklaşık 6 metre) uzağa bakmayı deneyin.