Sağlık1Türkçe-2

Tütün Bağımlılığı Vücudumuza Neler Yapıyor

Tütün bağımlılığı, dünyadaki ve ülkemizdeki en önemli halk sağlığı sorunlarının başında geliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) rakamlarına göre, dünya genelinde tütün kullananların sayısı 1,3 milyar civarında ve dünyada her 13 saniyede bir kişi tütün kullanımı yüzünden hayatını kaybediyor. Tütün ürünlerinde 7 binden fazla zararlı kimyasal madde bulunuyor ve bunlar üst solunum yolu hastalıklarından kansere, kalp damar hastalıklarından sinir sistemi hasarlarına kadar birçok olumsuz sonuca yol açıyor.

Tütün kullanımıyla birlikte emilen nikotin ortalama 10 saniye gibi kısa bir sürede beyne ulaşıyor ve bağımlılık yapan diğer maddelerin etkilediği merkezi uyararak bazı hormonların salgılanmasına neden oluyor. Bu da vücutta bazı değişikliklerin ortaya çıkmasına yol açıyor. Bu değişikliklerin devam etmesi için vücut daha çok nikotin istemeye başlıyor. Nikotinin meydana getirdiği etkilere karşı vücutta tolerans geliştiği için, kullanılan tütün miktarı giderek artıyor. Yani, vücuttaki nikotin miktarı arttıkça etkisi azalıyor; “iyi hissettiriyormuş” gibi gelen bu değişikliğin devamlılığı için daha fazla nikotin almak gerekiyor. Ve artık vücut, bu maddeyi gerek olmadığı halde giderek daha çok istemeye başlıyor. Tütün ürünlerinin içindeki nikotin kişide bu şekilde bağımlılık meydana getiriyor ve bunun sonucunda nikotinle birlikte tütünün içindeki 100’e yakın kanserojen madde de vücuda girmiş oluyor. Tütün ürünlerinin vücudumuza nasıl zarar verdiği, ne gibi hastalıklara sebep olduğu konusunu çeşitli başlıklar altında inceledik.

Bağışıklık Sistemini Zayıflatıyor

Bağışıklık sistemi, vücudu dışarıdan gelen biyolojik etkilere karşı koruyan, özelleşmiş hücrelerden ve organlardan oluşmuş bir sistem. Normal şartlar altında, bağışıklık sistemi vücudu bakterilere ve viral enfeksiyonlara karşı koruyor; kanser hücrelerini ve yabancı maddeleri yok ediyor. Ancak, bağışıklık sistemi zayıflarsa vücudu koruma yeteneği de zayıflıyor. Hatta bağışıklık sistemi, tümör hücrelerini de gözetim altında tutuyor ve kanser gelişimine engel olabiliyor. Üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları başta olmak üzere birçok enfeksiyona zemin hazırlaması, tütün ürünlerinin bağışıklık sistemi üzerinde ciddi etkisi olduğunu ortaya koyuyor. Başta akciğer kanseri olmak üzere, diğer organ kanserlerinin, alerjik hastalıkların ve damar sertliğinin tütün ürünlerinin bağışıklık sistemi üzerinde yaptığı değişikliklerin etkisiyle oluştuğu biliniyor.

Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) 

Tütüne bağlı olarak en sık gelişen akciğer hastalıklarının KOAH ve akciğer kanseri olduğu biliniyor. Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH), nefes almayı zorlaştıran, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık. KOAH, akciğerin zararlı parçacık veya gazlara verdiği anormal iltihabi yanıtla ilişkili olduğu için tütün kullanımı, KOAH gelişmesi için en önemli risk faktörü. KOAH’lıların yüzde 80’inin tütün kullandığı biliniyor. Hem tütün kullanma süresi, hem de günlük içilen tütün miktarı önemli görülmüşse de tütün ürünleri içme süresinin KOAH gelişme riski açısından daha önemli olduğu biliniyor. Yapılan araştırmalara göre, pasif tütün maruziyeti de KOAH gelişme riskini artırıyor. Tütün ürünü içenlerin ise yüzde 20’sinde KOAH geliştiği görülüyor. Ancak, tütün ürünü içenlerin neden sadece yüzde 20’sinde KOAH geliştiği tam olarak bilinmiyor. Genetik başta olmak üzere diğer faktörlerin de burada etkili olabileceği düşünülüyor. Tütün kullanımının bırakılması KOAH’ı önleyen veya ilerlemesini durduran tek yöntem olarak kabul ediliyor. Tütün kullanımını bırakanlarda, tütün ürünü içme süresi ve miktarına bağlı olarak değişmekle birlikte, ölüm oranı riskinin tütün ürünü içenlere göre yüzde 32-84 oranında azaldığı görülüyor.

Enfeksiyonlar

Tütün, zatürre için önemli bir risk faktörü ve tütün kullanımı nezle, grip gibi enfeksiyonların ortaya çıkma olasılığını artırıyor. Grip, tütün içenlerde daha şiddetli seyrediyor ve tütün kullanımını bırakma süresi zatürre riskini etkiliyor. Dört yıldan uzun süredir tütün kullanımını bırakmış olanlarda zatürre riski, bir yıldan az süredir bırakmış olanlara göre daha fazla azalıyor.

Üst solunum yolları hastalıkları 

Tütün dumanına aktif ya da pasif maruziyete bağlı olarak gelişen ilk sağlık problemleri üst solunum yollarında gözleniyor. Solunum ve sindirim sistemi mukozaları olan burun, geniz, ağız, yutak, gırtlak ve yemek borusu, tütün dumanındaki kimyasal maddelerin tahriş edici ve kanser yapıcı etkilerine maruz kalıyor. Bu maddeler; ağız, dil, yutak, gırtlak, baş boyun kanserlerinin gelişimine neden oluyor. Çocukların pasif tütün dumanına maruz kalmaları kronik öksürüklerin ve kulak hastalıklarının önemli bir nedeni olarak görülüyor. Tütün; üst solunum yolu enfeksiyonlarına yatkınlığı artırırken, solunum ve sindirim sistemi kanserlerinin en önemli etiyolojik ajanı olarak biliniyor. Tütün dumanı, üst solunum yollarında fiziksel ve kimyasal etki ile solunum sistemi bariyerlerindeki ve mikropları yukarı süpüren tüylü hücrelerdeki aktiviteyi azaltıyor; akyuvarların fonksiyonlarını bozuyor ve bakterilerin toplanmasını artırarak enfeksiyona zemin hazırlıyor. Bu enfeksiyonlar sıklıkla boğaz ve kulak enfeksiyonları olarak karşımıza çıkıyor. Tütün kullanımını bıraktıktan ancak 15 ay sonra, bakteri birikimi normal sınıra gelebiliyor. Pasif tütün ürünleri içiciliği, tüm çocukluk boyunca kulak, burun, sinüsler, boğaz ve alt solunum yolu enfeksiyonlarını ve astım belirtilerini kolaylaştırıcı ve artırıcı etki yapıyor.

Akciğer Kanseri

Tütün ürünleri kullanımı, en sık gözlenen ve en önemli kanser nedeni ve tüm kanserlerin yüzde 30’undan sorumlu tutuluyor. Akciğer kanserinin ise yüzde 94’ünün nedeni olduğu biliniyor. Diğer taraftan, akciğer kanseri gelişme riskinin tütün ürünleri kullananlarda, kullanmayanlara göre 20 kat daha yüksek olduğu araştırmalarla ortaya konulmuş. Yapılan araştırmalar, akciğer kanseri ölüm oranı riskinin, tütün ürünü içen erkeklerde içmeyenlere göre 23,9, tütün ürünü içen kadınlarda içmeyenlere göre 14 kat daha yüksek olduğunu gösteriyor. Hiç içmeyenlerde ise riskin yüzde 1’den az olduğu görülüyor. Ülkemizde, akciğer kanseri hastalarında, tütün ürünü içme oranı yüzde 91,5 olarak bulunmuş. Akciğer kanseri gelişme riski, tütün içme süresi ve günlük içilen tütün miktarına göre değişiyor. Ayrıca tütün, kanser oluşumunun tüm safhalarını etkiliyor. Tütün kullanımının; tümör başlatıcılarında, kanserin oluşmasına yardım eden öncüllerde ve tümör önleyici genlerin gelişmesinde rolü olduğu biliniyor.

Astım 

Uzmanlara göre, tütün ürünleri kullanan astımlıların, tütün ürünleri kullanmayan astımlılara göre yakınmaları daha ciddi oluyor; atakları daha sık ve daha ağır seyrediyor. Bu durumdaki hastalarda astımla ilişkili hastane başvurularının ve ölüm riskinin arttığı görülüyor. Ulusal İngiliz Çalışması’na göre, düzenli tütün ürünü içilmesi, genç erişkinlerde astım riskini 4,4 kat artırıyor.

Tromboz (pıhtı) oluşumu 

Damarların hasarlanmış kısımlarında pıhtı oluşması, damar tıkanması ve buna bağlı hastalıkların gelişiminin temel basamağı olarak biliniyor. Tütün kullanımı ve pasif tütün kullanımına bağlı tromboz gelişimi ile ilgili birçok bilimsel çalışma bulunuyor.

Kalp-damar sistemi hastalıkları  

Tütün kullanımının, damar sertliğine bağlı kalp-damar hastalıklarıyla doğrudan ilişkili olduğu ve tütünün bu hastalıkların en önemli önlenebilir nedenlerinden biri olduğu biliniyor. Tütün, bu hastalık tablolarında hem hastalık oluş sürecinin bir parçası hem de hastalığın seyri ve klinik sonuçları için olumsuz etkileri olan bir faktör durumunda. Tütün, kalp damar sistemini hem doğrudan hem de dumanı aracılığıyla etkilerken, tütün içmek kadar tütün dumanına maruz kalmak da kalp-damar sistemi yönünden olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Klinik ve epidemiyolojik veriler, kalbi besleyen atardamar hastalıklarının ortaya çıkma olasılığının, tütün içilmesiyle 2-3 kat arttığını gösteriyor. Olumsuz etkiler günde bir kez tütün kullanma ile ortaya çıkabilse de, günde 20’den fazla tütün içilmesinin (ağır içicilik) etkisinin çok daha fazla olduğu anlaşılıyor. Veriler, tütünün risk yaratıcı etkilerinin genç ve orta yaşlarda daha belirgin olduğunu ortaya koyarken, bunun nedeninin, bu yaşlarda tütün içmeyen bireylerde kalp-damar hastalığı riskinin oldukça düşük olması olduğu düşünülüyor. Ayrıca, bu çalışmalarda tütün kullanımının kalp krizi riskini yaklaşık üç kat artırdığı görülüyor. Tütün kullanımının, kalp krizi riskine etkisi gençlerde daha belirgin iken, bu risk artışının erkek ve kadınlarda benzer olduğu ve içilen tütün sayısı ile riskin büyüklüğü arasında doğrusal bir ilişki bulunduğu ortaya koyuluyor. Ayrıca eskiden tütün kullanmış olanlar hiç tütün kullanmayanlara göre daha yüksek riske sahipken, tütün kullanımının bırakılmasının üzerinden zaman geçtikçe bu risk azalıyor. Tütün kullanımının bırakılması, kalp krizi riskini 1-3 yıl içinde hızla azaltıyor ve beş yıl içinde risk “eskiden sigara içenler” düzeyine iniyor. Kalp-damar hastalıkları nedeniyle ortaya çıkan ölümlerin yaklaşık dörtte birinden tütün kullanımının sorumlu olduğu tahmin ediliyor.

Sindirim sistemi hastalıkları  

Tütün kullananlarda pankreas salgıları azaldığından, buna bağlı asit nötralizasyonu da azalıyor ve sonuç olarak ülser gelişimi kolaylaşıyor. Tütün kullanımının, midedeki helikobakter pilori bakterisinin yok edilmesini engellediği biliniyor. Tütün kullananlarda ülser sıklığının arttığı ve tütünün ülser iyileşmesini geciktirdiği uzun yıllardır konuşuluyor. Ayrıca, yakın zamanda yapılan çalışmalarda, tütünün ülser komplikasyonlarını artırdığı da görülüyor. Diğer taraftan tütünün, karaciğerde toksik, bağışıklık sistemini etkileyici ve kanser yapıcı etkileri olduğu da biliniyor. Tütün kullananlar, toksik potansiyeli olan kimyasal bileşiklere maruz kalmış oluyor. Ağır tütün kullanıcılarında, eritrositlerden açığa çıkan demir miktarı, bağırsakla ilgili demir emilimi ve vücuttaki demir yükü artıyor. Artan demir karaciğerde birikiyor ve oksidatif strese ve sonuçta karaciğer hücre hasarlanmasına neden olabiliyor. Bu arada, yemek borusu, mide, kalın bağırsak, pankreas ve karaciğer kanserlerinin gelişiminde de tütünün nedensel etkinliğinin kanıtlandığını biliyoruz.

Göz hastalıkları 

Araştırmalara göre, göz merceğinin saydamlığını kaybetmesi olarak bilinen katarakt, göz tansiyonu, gözyaşı özelliklerinin bozulması ve enfeksiyonlara yatkınlık, tütün kullanımı ile artış gösteriyor. Tütün dumanında yer alan bazı ağır metaller, kadmiyum, bakır ve kurşunun lens içerisinde birikmesi ve doğrudan toksik etkileri katarakt oluşumuna yol açıyor. Günde 20 veya daha fazla tütün içenlerde hiç tütün içmeyenlere göre nükleer katarakt gelişim riskinin daha fazla olduğu biliniyor.

Cilt hastalıkları 

Tütün kullanımının ciltteki kırışıklıklarla ilişkisi, ilk olarak 150 yıl önce fark edilmiş. Yakın geçmişte de tütün bağımlılarında karakteristik yüz görünümü tanımlanarak tütünün erken yaşta oluşan cilt yaşlanmasıyla ilişkisi vurgulanıyor. Özellikle kadınların tütünün bu etkisine daha yatkın olduğu biliniyor. Sık rastlanan, kronik iltihabi bir cilt hastalığı olan sedef hastalığının ortaya çıkışında ve alevlenmesinde de enfeksiyonlar, alkol, obezite ve stres gibi çevresel faktörlerin yanı sıra tütünün de rolü olduğu biliniyor. Tütün ile akne arasındaki ilişkinin araştırıldığı çalışmaların sonuçları çelişkili olsa da, bazı araştırmalarda tütün kullananlarda aknenin daha az oranda izlenmesi, nikotinin baskılayıcı ve damarlarda büzülme yapan etkilerine bağlanırken, diğer bazı araştırmalarda da tütün kullananlarda akne sıklığının arttığı ve kullanılan tütün miktarı ile akne şiddeti arasında da doğrusal bir ilişki olduğu bildiriliyor. Tütün dumanına direkt olarak maruz kalanlarda ağız boşluğu, yemek borusu ve akciğer gibi iç organların kanserlerinin yanı sıra, cilt kanserlerinin de arttığı görülüyor. Tütün kullanımının, kontakt dermatit gelişimi açısından da bir risk faktörü olduğu biliniyor.

Ähnliche Artikel

Schaltfläche "Zurück zum Anfang"