Sağlık1Türkçe_tr

Su ve Yaşam

Merve Bilge ATALAY

Su, insan yaşamı için nefes almaktan yani oksijenden sonra gelen en önemli öğedir. İnsan beslenmeden oldukça uzun süre geçirebilir fakat susuz ancak birkaç gün yaşayabilir. Vücut suyunun %20’sinin yitirilmesi ölümle sonuçlanır.

İnsan vücudunun su yüzdesi yaşa ve cinsiyete göre değişiklik gösterir. Genç yaşlarda vücutta daha fazla su varken yaşlandıkça su miktarı azalır. Ve yaş ilerledikçe bu suyun yerini yağ alır. 

Suyun; besinlerin sindirimi, emilimi ve hücrelere taşınması gibi pek çok görevi vardır. Dolayısıyla sağlıklı beslenme ve kilo verme süreçlerinde su çok önemlidir. Su içmeden sağlıklı beslenme ve kilo verme olmaz. Olursa da çok eksik ve vücut için hasarlı olur. Suyun diğer görevi ise hücrelerde oluşan atıkların akciğer ve böbreklere taşınıp atılmasıdır. Bu da çok önemli bir görevdir; az su içilmesi durumunda vücudun basit tabirle kirli-pis kaldığını düşünebiliriz. Örneğin; çöplerin evin içinde dağınık şekilde durması evi ne kadar kirli yaparsa aynı şekilde doğru miktarda su içilmediğinde de vücut aynı şekilde yeterince temizlenemez ve arınamaz. Suyun insan vücudunda; eklemlerin kayganlığının sağlanması, elektrolitlerin taşınması, vücut ısısını koruması gibi görevleri de vardır.

Su ihtiyacımızı yiyeceklerden ve içeceklerden bir de yediklerimizi sindirme sonucu oluşan sudan karşılarız.Genelde sindirim sonucu karşıladığımız su bilinmez. Bir de yediğimiz yiyeceklerin içeriğine göre yiyeceklerden alınan su oranı da değişir. Bol sebze ve meyve ile besleniyorsak yiyeceklerden aldığımız su miktarı da artar. Örneğin salatalığın% 90’ı sudur ve salatalık su ihtiyacımızı karşılamamıza önemli ölçüde yardımcı olur.

Peki, aldığımız bunca suya ne oluyor? Deri yoluyla yani terleyerek yaklaşık 500 ml,akciğerlerle yani nefesle 300 ml, böbrekten idrarla 1500 ml ve bağırsaklardan 200 ml su kaybederiz. Bu durum iklime, çalışma şartlarına, hastalık ve hormon dengesine göre değişir. Mesela kışın deriden kayıp yaza göre oldukça azdır. Buna karşın enfeksiyon hastalıklarında ve fiziksel aktivite artışlarında deriden su kaybı oldukça artar. İshal durumlarında ise bağırsaktan su kaybı artar. Soğuk ve kuru havada akciğerlerdeki kayıp artar. Bu kayıpların yerine konulması için düzenli su içmek, sebze ve meyve tüketmek çok önemlidir.

Başka bir şey su yerine geçer mi? Bu soru hemen akla gelir. Vücudun hem bedensel hem de ruhsal sağlığı için su şarttır. Bu kadar faydalı bir şeyin içilmesini önemsiyor ve hayati buluyorum. Bununla birlikte suyun yerine tabii ki başka bir şey geçmez. Oldukça moda olan asitli sular hiç sağlıklı değildir. Bunların haricinde maden suları sağlıklıdır ancak suyun yerini tutmazlar. Günde 1-2 şişe mineralli su içilebilir ancak bunlar suyun yerini almazlar. Çay veya kahve de suyun yerini tutmaz; her bir bardak çay veya kahve için ekstra iki bardak su içmemiz gerekir. Çay ve kahve diüretiktir, yani vücuttan su atılmasını sağlar. Bu yüzden bunları içerken veya içtikten sonra daha fazla su içerek vücuttan atılan suyu yerine koymayı unutmamalıyız. Tüm gün çay içiyorum ve su ihtiyacı hissetmiyorum diye düşünen kişiler içinse vücut mecburi bir uyum sağlıyor. Vücudumuzu buna mahkûm etmeyelim.

Yaşamın devamlılığı için en önemli ve en kolay temin edilebilen öğe olan suyu önemseyip her gün düzenli olarak tüketelim. Ayrıca tek seferde değil, oturarak sakin ve yudum yudum, düzenli aralıklarla içmeyi unutmayalım. Kış ve yaz aylarında değişkenlik gösterse de en az iki litre su içmeye özen gösterelim. Ara sıra limonlu, taze naneli, tarçınlı, zencefilli gibi renkli sular içebiliriz. Ancak düzenli rutinimizde sade su içmeyi ihmal etmeyelim ve hayatımızın öncelikleri hâline getirelim.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu