Psikoloji_trTürkçe_tr

Risk yönetimi şart! Peki, neden ve nasıl?


İş hayatında risk alan insanların başarı öyküleri sık sık karşımıza çıkıyor. Peki, bu kadar cesaret isteyen bir atılımı yapmak, hayatınızı tamamen değiştirmek ve alışkanlıklarınızı terketmek içinde hangi ihtimalleri barındırıyor ve bu süreç nasıl yönetilmeli?

GİZEM SABUNCU

Star Trek’ten Kaptan Kirk’ün özlü sözü, “Risk is our business” (Risk bizim işimiz)hatırlayanlarınız vardır. Peki, iş hayatında risk yönetimi ne anlama geliyor ve iş hayatında risk almak neden bu kadar önemli? İngilizcesi “risk” olan kavramın Almancası “risiko”dur. Bizde de önceleri “risiko” olarak kullanılmış, daha sonra ise dilimize risk olarak yerleşmiştir. Riski, “Bir olayın gerçekleşme olasılığı ve o olaydan etkilenme” olarak tanımlayabiliriz. Gelecekle ilgili bir kavram olan risk, tıpkı gelecek gibi belirsizlik ifade ediyor. Risk yönetimi ise, “Risklerin belirli bir yöntemle sistematik olarak tespit edilmesi, değerlendirilmesi, risklerin etkilerini azaltmak için önlemler alınması ve bu sürecin etkin işlemesini sağlayacak şekilde izlenmesi” anlamına geliyor.

Günümüzde şirketlerin insan kaynakları departmanlarının işe yeni alacakları kişilerin becerikli, açık fikirli, çalışkan, sağduyuya sahip, ekip çalışması uyumlu bireyler olmalarının yanında risk alan bireyler olmalarını da istediklerini görüyoruz. Çünkü alınan riskler, şirketleri kurumsal hedeflere ulaştırmayı sağlayacak yeni hedefleri de beraberinde getiriyor. Bu yüzden risk alma yeteneği fazla olan bir kişi, özellikle büyümeyi hedefleyen şirketler için biçilmiş kaftan.

Çalışan bireyin, kârlılığı sürdürmeye yönelik, olası tehlikeleri en aza indirgeyecek ya da buna yönelik önlemleri alabilecek bir yönetim biçimi benimsemesini “risk yönetimi” olarak tanımlayabiliriz. Özellikle bankacılık krizleri ile gündeme gelen risk yönetimi kavramı, her kuruma göre değişik biçimlerde kendisini gösteriyor.

RİSK YÖNETİMİ FARKLI 

HEDEFLERE YÖNELİK 

UYGULANIR

İş hayatında alacağımız riski yönetmek için işe ilk olarak kendimizi tanıyarak başlamalıyız. Daha sonra ise analiz etmeliyiz. Risk alırken tedbiri elden bırakmamak gerekiyor, bu yüzden bir B planımız mutlaka olmalı. Alacağımız risk için deneyimli kişilerin görüşlerine başvurmalıyız. Olumsuz düşünmemeli ama olumsuz bir durumla karşılaşma ihtimalimizi de asla unutmamalıyız. Son olarak bilmeliyiz ki bu hayatta hiçbir şey garanti değil.

Risk yönetimi; holding seviyesinde farklı, şirket-kurum seviyesinde farklı, operasyonel düzeyde farklı, üretim seviyesinde farklı hedeflere yönelik olarak uygulanır. Örneğin; bir holdingde üst yönetim, şirketin stratejik planı çerçevesinde, hem holdingin hem de bağlı ortaklıkların stratejik risklerini bir portföy yaklaşımı çerçevesinde yönetmek zorundadır. Tek bir şirket ya da kurum söz konusu olduğunda, yönetim sadece o kurumun stratejik ve operasyonel seviyelerde riskleriyle ilgilenir. Üretim aşamasında ise risk yönetimi iş sağlığı ve güvenliği üzerinden ele alınabilir. Risk yönetimi bir şirkette yukarıdan aşağıya herkes için önemlidir ve herkesi ilgilendirir. Etkili bir risk yönetimi için risk yönetimi planı oluşturmak gerekir. Risk yönetiminde öncelikle amaca ve hedefe ulaşılmasında etkisi olabilecek riskleri tespit etmek için amaç ve hedeflerin ortaya konulması gerekiyor. Risklerin belirlenmesi ve gruplandırılmasının ardından ise etki ve olasılık değerlerinin ölçülmesi ve önceliklerin belirlenmesi geliyor.

RİSK YÖNETİMİNİN MALİYETİ

Kuşkusuz ki her tedbir bir maliyet içerir ve kriz olmadan önce bu maliyete katlanmak pek de kolay bir iş değildir. Bu nedenle de krizi hissedenlerin birçoğu maalesef hem krizin geleceğinden emin olamadıkları için, hem de krizin zamanlamasını tam olarak bilemedikleri için tedbir almaktan çekinirler. Çünkü kriz tedbirinin maliyeti, krizden önce gelir. Tedbirin getirisi hem kesin değildir hem de potansiyel getirinin zamanlamasını kestirmek güçtür. Yönetimin temel ilkelerinden olan “Ölçülmeyen performans, iyileştirilemez” ilkesi risk yönetiminde de geçerlidir.

RİSK YÖNETİMİ SÜRECİ

Risk yönetimi süreci sürekliliği olan bir süreçtir. Düzenli olarak çalıştırılması ve gözden geçirilmesi gerekir. Aksiyonların ve sistemin performansının izlenmesi ve raporlanması, sürecin verimli olması ve çalışması için önemlidir. Raporlama hem sürecin performansını ortaya koyar hem de yeni risklerin anlaşılmasına, alınan aksiyonların hedeflenen sonuçları yaratıp yaratmadığının anlaşılmasına yardımcı olur. Sürecin başarılı işleyişi ancak katılımcı bir anlayış ile sağlanabilir. Sürecin her aşamasında kurumun tüm birimlerinin aktif katılımı, etkili sonuçların elde edilmesi açısından gereklidir. Çünkü bu birimler sahada söz konusu riskler ile mücadele etmekte, etkilerini yakından gözlemlemektedir. Yeni ortaya çıkan riskleri görerek sisteme taşımakta ve önlemlerin geliştirilmesi için imkân sağlamaktadır.

RİSK ALMANIN ÖNEMİ

Risk almanın önemini ise şöyle anlatabiliriz. Risk, hayatın bir parçası ve günlük hayatımızda hep karşı karşıya olduğumuz bir konudur. Riskle getiri arasında bir ilişki mevcuttur ve alınan risk ne kadar büyükse, getiri de o kadar büyük oluyor. Kurumların büyümesi, rekabet avantajı sağlaması ve devamlılığı, yeni şartlara uyum sağlaması için risk almaları gerekiyor. Risk almayan yapıların büyümesi ya çok yavaş oluyor ya da hiç olmuyor ve değişen koşullara uyum sağlayamadıklarında da yok oluyorlar. Bu yüzden risk almak gerekiyor. Fakat risk almak hesapsız bir şekilde yapılırsa, yıkıcı etkiler ortaya çıkarabiliyor. Bu nedenle şirketlerin risk almadan önce risk iştahlarını belirlemeleri, olası ne kadar kayıpları kaldırabilecekleri konusunda karar vermeleri gerekiyor. Bu kararlar sonrası belirlenen çerçevede risk alarak ilerlemek kurum açısından olumlu sonuçlar ortaya çıkaracaktır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu