Sağlık1Türkçe_tr

Gözlerdeki Sinsi Tehlike : GLOKOM

Halk arasında “karasu hastalığı” olarak da bilinen göz tansiyonu (glokom), göz içindeki basıncın artmasıyla oluşuyor. Yaygın görülen glokom, belirti vermeden ilerliyor ve bazı hastalarda görme kaybına neden olabiliyor. Düzenli göz muayenesinin önemine dikkat çeken Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nesrin Tutaş Günaydın; glokom hakkında merak edilenleri, tedavi yöntemlerini ve alınacak önemleri anlattı.

ELİF NUR GÜR

Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nesrin Tutaş Günaydın sözlerine glokomu tanımlayarak başlıyor: “Glokom, göz içindeki basıncın artması sonucu optik sinirin hasar görmesiyle ortaya çıkan bir göz hastalığıdır. Göz tansiyonu halk arasında ‘karasu hastalığı’ olarak da bilinmektedir. Göz tansiyonu gelişmesinin en tipik nedeni göz içi basıncın artmasıdır. Göz içi sıvısı, gözden salgılanır ve göz bebeklerinden gözün ön tarafına geçer. Sağlıklı bir gözde bu sıvı, iris ve kornea arasında bulunan kanallardan göz dışına boşalır. Göz tansiyonunda bu kanallardaki akım engellendiğinde, sıvı gözde birikir ve göze baskı uygular. Bu baskının yarattığı basınç da optik sinire yani göz sinirine zarar verdiğinde göz tansiyonu hastalığı gelişir.”

Glokomun türlerinden de bahseden Doç. Dr. Nesrin Tutaş Günaydın, glokomun ana türlerini şöyle sıralıyor:

Primer açık açılı glokom: Glokom türlerinin en yaygın olanıdır. Göz içi sıvısının olması gerektiği gibi boşalmadığı, yavaş yavaş gerçekleşen glokomdur. Göz içi sıvısının dışarı akışında direnç olduğunda oluşur.

Kapalı açılı glokom: Göz içi sıvısının akışı aniden engellendiğinde oluşur.

Normal tansiyonlu glokom: Göz içi basıncı normal olmasına rağmen optik sinir hasarının gerçekleştiği göz tansiyonu tipidir.

“BELİRTİ VERMEZ VE FARK EDİLMEYEBİLİR”

Glokom hastalığının belirtilerine de değinen Doç. Dr. Günaydın, “Göz tansiyonu genellikle belirti vermez ve kişi fark etmeyebilir. Glokom ani geliştiğinde şiddetli baş ağrısı, göz ağrısı, bulantı, kusma, görüşte bulanıklık, ışık çevresinde renkli halkalar görme, göz kızarıklığı gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bazen gözde basınç ve sertlik hissi olabilir. Ancak çoğu zaman belirti vermediği için, ileri aşamalarda görme kaybı yaşanabilir. Bu nedenle düzenli göz muayeneleri önemlidir” diyor. Çocuk yaş grubunda da görülen glokomun çok tipik bulguları olduğunu söyleyen Doç. Dr. Nesrin Tutaş Günaydın bunları göz yaşarması, kızarıklık ve gözün biraz büyümesi olarak sıralıyor ve ekliyor: “Erken dönemde görülen bulgular çok belirgin olduğu için göz tansiyonunu çocuklarda erken saptamak daha kolaydır. Muayenede göz büyümesi önemlidir ve dikkat çekebilir.”

Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nesrin Tutaş Günaydın glokomun nedenlerine ilişkin şunları söylüyor: “Göz içi sıvısının drenajının engellenmesi sonucu göz içi basıncı artabilir. Bu durum, optik sinir üzerinde baskı oluşturarak sinir hasarına ve görme kaybına neden olabilir.” Glokomun teşhisine ve erken tanının önemine değinen Doç. Dr. Nesrin Tutaş Günaydın, “Göz içi basıncını ölçmek, göz dibi muayenesi, görme alanı testi ve optik sinir görüntüleme gibi yöntemlerle glokom teşhisi konulur. Erken tanı, görme kaybını önlemek veya en azından yavaşlatmak için hayati öneme sahiptir. Ayrıca göz tansiyonu ölçümünde korneanın kalınlığına da bakılmalıdır. Bu kalınlık, göz tansiyonunun yüksek çıkmasına neden olabilir. Kalınlık miktarına göre ölçülen değer tekrar düzenlenir” diyor.

Göz tansiyonunun tedavi yöntemlerinin; göz damlaları, ağızdan alınan ilaçlar, lazer tedavileri ve cerrahi yöntemler olduğunu aktaran Doç. Dr. Nesrin Tutaş Günaydın sözlerine şöyle devam ediyor: “Düzenli göz muayeneleri yapılmalı, sağlıklı yaşam tarzı benimsenmeli ve göz yaralanmalarından kaçınılmalıdır.”

“40 YAŞ ÜSTÜNDEKİLERDE VE AİLE ÖYKÜSÜ OLANLARDA SIK GÖRÜLÜYOR”

Doç. Dr. Nesrin Tutaş Günaydın glokomun genetik özelliği hakkında şunları söylüyor: “Genellikle 40 yaş üstü kişilerde ve aile öyküsü olanlarda daha sık görülür. Yüksek ya da düşük kan basıncı (hipertansiyon ve hipotansiyon), kapalı açılı glokom riski için yakını görememe (hipermetrop), açık açılı glokom riski için uzağı görememe (yüksek miyopi), korneanın normalden daha ince olması, göz yaralanması veya göz yaralanması ameliyatı geçirmiş olmak, uzun süredir kortizonlu (steroid) ilaçlar kullanıyor olmak, diyabet, migren gibi vücudu etkileyebilen hastalıklara sahip olmak, Afrika ve Hispanik ırklara mensup olmak glokom riskini artıran etkenlerdir.”

Göz tansiyonunun tamamen iyileşemeyeceğini dile getiren Doç. Dr. Nesrin Tutaş Günaydın, “Göz tansiyonu maalesef tamamen iyileşmez ancak erken teşhis ve tedavi ile görme kaybı önlenmeye veya yavaşlatılmaya çalışılabilir” diyor.

Doç. Dr. Nesrin Tutaş Günaydın glokomdan korunmak için şu tavsiyelerde bulunuyor: “Göz sağlığına önem vermek ve düzenli göz muayeneleri yaptırmak önemlidir. Göz tansiyonu ilerleyici bir hastalıktır, bu nedenle erken teşhis ve tedavi hayati öneme sahiptir. Belirtiler olmasa bile risk altındaki kişilerin düzenli göz muayeneleri yaptırması gereklidir. Tedavi edilmeyen glokom, ilerleyen aşamalarda kalıcı görme kaybına neden olabilir.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu