Journal of Clinical Laboratory Analysis’te ‘Sedef ve Alzheimer Arasında İlişki’ konulu çalışma sonucu yayınlandı. Alzheimer olmayan 45 denek üzerinde yapılan çalışmada hastalığın oluşumunda rol oynayan nörofilaman ve Tau adlı iki protein seviyesinin Sedef hastalarında daha yüksek olduğu tespit edildi. Bu sonuca göre Alzheimer belirtileri azaltılıp, ilerlemesi durdurulabilir ya da yavaşlatılıp hastaların yaşam kalitesi en yüksek seviyede tutulmaya çalışılır. Ancak uzmanlar bu ilişkinin tam anlaşılabilmesi için daha fazla denekle daha çok sayıda araştırma yapılması gerektiğini vurguladı.
Sedef dünyada yüzde 2-3 oranında görülme sıklığına sahip, deride pullanma-kızarıklık ile kendini belli eden bir hastalıktır. Geçmişte sadece deriyle sınırlı olarak kabul edilirken, günümüzde çok sayıda sistemi etkileyen, birçok hastalığın da eşlik ettiği kronik, sistemik iltihabi hastalık olarak ele alınmaktadır.
İkincil hastalıklarda Sedefe eşlik ediyor…
Sedef hastalığı deri dışında eklemleri, kalp damar sistemini tutmakta, obezite, metabolik sendrom, yağlı karaciğer hastalığı, malignite, inflamatuar bağırsak hastalığı riskinin de vakalarda artmış olduğunu destekleyen veriler bulunmaktadır. Hastalara sedef tanısı konduktan sonra belirli aralıklarla eşlik eden diğer durumlar için risk faktörleri ve belirtilerine göre tarama testleri ile araştırılma yapılmalıdır. Sedefe eşlik eden ikinci hastalıklara daha çok orta ve şiddetli seyir gösteren hastalarda rastlanmaktadır.
Biyo-belirteçlerin tespiti Alzheimer hastalığında önemli…
Alzheimer hastalığı sinsi başlayan, genellikle yavaş ilerleyen bellek, konuşma becerisi, düşünce ve davranış bozukluklarına neden olan en yaygın demans türüdür. Hastalardaki bilişsel fonksiyonlardaki bozukluklar zamanla kişinin günlük yaşam aktivitesini ciddi düzeyde etkilemeye başlar. Alzheimer hastalığı hafif, orta ve ileri evre olarak üçe ayrılır. Hastalığın henüz belirtilerinin ortaya çıkmadığı preklinik dönem de bile hastalık beyne zarar vermeye başlayabilir. Teşhis edilmesi ile ilgili araştırmalar devam etmektedir. Hafıza kaybı gibi semptomların olmadığı bu erken evrede bireylerin beyin, beyin omurilik sıvısında ve kanlarında Alzheimer hastalığının en erken belirtilerini gösteren biyo-belirteçlerin tespiti erken teşhis için çok önemlidir.
Nörofilamanlar, sinir hücrelerinde salgılanan, iskelet görevi gören proteinlerdir. Tau proteini ise nörofilamanlar gibi hücre iskeletini oluşturan ve sinir hücrelerinde yer alan bir diğer proteindir. Sinir hücreleri zarar gördüğü zaman nörofilamanlar ve Tau proteini önce beyin omurilik sıvısı sonra da kana geçer. Kanda bu protein seviyelerinin artışı nöronların hasarını gösterir. Nörolojik hastalıklarının takibi, tedaviye olan yanıtı değerlendirmede bu değerlerin ölçümü önem kazanır.
Sedef hastalığı sinir sistemini de etkiler…
Sedef hastalığının ilk ya da ilerleyen dönemlerinde bilişsel bozukluk ve demans riskinin arttığı bazı çalışmalarla gösterilmiştir. Bilişsel bozuklukların direkt sedef mi yoksa bu hastalıkta sık görülen kalp damar hastalıkların bir sonucu mu olduğu netlik kazanmamıştır. Her iki hastalıkta da ortak genetik polimorfizm ve iltihabi patogenez rol oynamaktadır. Sedef hastalığında artan sistemik inflamasyon, nöroinflamasyona neden olmaktadır. Nöroinflamasyon; beyne zararlı, sürekli ve anormal bir bağışıklık tepkisi sonucu ortaya çıkan beynin kronik iltihabıdır. Nöroinflamasyonda, beyindeki mikroglial adı verilen özel bağışıklık hücrelerinin etkisi olduğu düşünülmektedir. Beynin kronik iltihabı sonucu biliçsel bozukluk gelişmektedir.
40 yaş altı şiddetli sedef hastaları DİKKAT!
Sedef hastalarında bilişsel bozukluk ve Alzheimer hastalığı arasında ilişkiyi tespit etmek amacı ile yaşları 17-51 arasında değişen 45 denek üzerinde çalışma yapılmış. Journal of Clinical Laboratory Analysis yayımlanan makalede 45 sedefli hasta ile 45 kontrol grubunda serum nörofilaman hafif zincir ve Tau protein seviyeleri ölçülmüş. Başlangıçta hasta ve kontrol grubunda Alzheimer hastalığı yokken sedef hastalarında nörofilaman ve Tau protein seviyeleri daha yüksek bulunmuş. Sedef hastalığının şiddeti arttıkça bu ilişki daha belirgin hale gelmiş. Özellikle 40 yaş altı şiddetli sedef olan hastalarda nörofilamant hafif zincir ve Tau seviyeleri arasında ilişki daha belirgin tespit edilmiş.
Gelecekte orta ve şiddetli sedef hastalarında biyo-belirteçler sayesinde Alzheimer’a yakalanma ihtimali olan hastaları erken tespiti için nörolojik muayene gerekebilir. Nöroloji hekimleri tarafından bellek fonksiyonlarını ölçen bazı testler uygulanarak, bazı kan tetkikleri, beyin görüntüleme (MRI, PET gibi) ve gerekli görülürse daha ileri tetkikler yapılarak, hastalığın hikayesi, muayene ve tetkikler sonucuna göre Alzheimer hastalığı olup olmadığına karar verilir. Yapılan tedaviyle hastalığın belirtileri azaltılıp, ilerlemesi durdurulabilir ya da yavaşlatılıp hastaların yaşam kalitesi en yüksek seviyede tutulmaya çalışılır. Erken tanı ile mevcut tedavi olanaklarından daha fazla yararlanılma söz konusu olabilir. Ancak çalışma, bu ilişkinin daha derinlemesine anlaşılabilmesi için daha fazla sayıda, daha fazla denekle araştırma yapılması gerektiğini vurgulamaktadır.