Ramazan dediğimizde hepimizin aklına çocukluğumuz geliyor.
Ve arkasından ince bir yürek sızısıyla birlikte „Nerde o eski Ramazanlar“ cümlesi.
Şimdi unutulmaya yüz tutmuş Ramazan geleneklerini hatırlayıp ve yaşatalım ne dersiniz?
* Tekne orucu vardı çocuklar için, öğlene kadar tutulan ve öğlen açılan. Bir de ilk kez oruç tutan çocuklara verilen hediyeler. Belki de en büyük hediye o gün çocukların istediği yemeklerin yapılması ve bu şekilde ödüllendirilmeleri idi.
* Oruç satın alma; çocukları Ramazan’ın manevi duygusu ile tanıştırmak, oruç tutmaya alıştırmak amacı ile düzenlenen bir tür oyun. “Orucunu bana sat, istediğini alayım” diyen büyükler, çocuklara çeşitli yiyecekler ve küçük eşyalar hediye ederdi.
* İhtiyaç sahiplerine yapılan gıda yardımları Ramazan geleneklerinin başında geliyor. Eskiden zenginler yoksullara tamamen gizli bir şekilde yardım yaparlardı. Mesela yoksul mahallelere gidip bakkaldaki veresiye defterinin borçlarını kapatırlar, yardım yapan da yardım yapılan da birbirlerini asla tanımazdı.
* Diş Kirası Osmanlı Ramazan geleneklerinden biri. Osmanlı döneminde, özellikle zengin köşk veya konaklarda halk için sofralar hazırlanır, Tanrı misafiri olarak kapıya gelen geri çevrilmezdi. Kuş sütü hariç her şeyin bulunduğu bu iftar sofralarında misafirler diledikleri gibi karınlarını doyurduktan sonra ayrılırken, ev sahibi tarafından kadife keseler içine hediyeler ve altın ya da gümüş akçe paralar konurdu. Diş kirası adı ile verilen bu hediyeler, iftar sofrasına katılan kişilerin, geldikleri evin sahiplerine sevap kazanmaya vesile oldukları için verilirdi. Misafirine diş kirası verecek kadar ruhunu inceltmiş olan bu millet, hiç şüphesiz insanlığa misafirperverlik adına ders verecek kadar da yücelmiştir.
* Pişi Dağıtma özellikle Ramazan ayında tepsilerce pişirilip mahalledeki komşulara, esnafa ve davulcuya da ikram edilerek paylaşılır, böylece haneye Ramazan bereketini getireceğine inanılırdı.
* Ramazan davulcuları, eskiden de şimdi olduğu gibi insanları sahur vakti uyandırmak için sokak sokak gezerler, manileriyle insanları uykularından tatlı tatlı uyandırırlardı. O zamanlar davulculara sadece para verilmez, minnet göstergesi olarak evde olan yemeklerden, tatlılardan da ikram edilirdi.