Trabzon’da hava sıcaklarının artmasıyla sonucu eriyen kat kütleleri toprak kaymalarını beraberinde getirdi. Kar kütlelerinin erimesiyle derelerde de su seviyesi yükselince gözler bu sefer dere yataklarındaki evlere çevrildi. Dere yataklarındaki yapılaşma ile dikkati üzerine çeken Trabzon’da 446 ev için sel ve taşkın riski onayı verildi.
Hava sıcaklığının 20 derecelerin üzerine çıktığı Trabzon’da karların erimesi ilde dere yataklarında yaşanacak tehlikeyi tekrar gündeme getirdi. Son günlerde özellikle yüksek kesimlerde yaklaşık 100 farklı noktada yaşanan toprak kayması vatandaşları endişelendirdi. Bazı evler yaşanan toprak kaymaları sonucu tedbir amaçlı boşaltılırken, gözler bu sefer su seviyesinin yükseldiği derelere çevrildi. Dere yatağındaki yapılaşması ile dikkat çeken Trabzon’da Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce dere yataklarında taşkın ve sel riski altında bulunan yapılar tespit edildi. Kentte 446 yapının tehlike altında olduğunu tespit edilirken, riskli yapının en fazla olduğu bölgenin 18 Haziran 2019 tarihinde yaşanan sel felaketinde 8 kişi hayatını kaybettiği 2 kişinin de kaybolduğu Araklı ilçesinde olduğu belirlendi.
Trabzon’da Akçaabat ilçesinde 50, Araklı ilçesinde 95, Arsin ilçesinde 28, Beşikdüzü ilçesinde 2, Çarşıbaşı ilçesinde 2, Çaykara ilçesinde 33, Dernekpazarı ilçesinde 1, Düzköy ilçesinde 1, Hayrat ilçesinde 15, Köprübaşı ilçesinde 7, Maçka ilçesinde 49, Ortahisar ilçesinde 48, Of ilçesinde 6, Sürmene ilçesinde 19, Şalpazarı ilçesinde 23, Tonya ilçesinde 5, Vakfıkebir ilçesinde 7 ve Yomra ilçesinde 55 ev olmak üzere 446 yapının sel ve taşkın riski taşıdığı tespit edildi.
Prof. Dr. Osman Bektaş: “Risk devamlı büyüyor”
Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, sahil kesiminde ilçelerin dere yataklarına kurulduğuna dikkat çekti. Bektaş, “Jeolojik faktörleri iyi değerlendirip yasa ve yönetmenliklerimizi yaptıktan sonra o yönetmenliklere tam olarak bağlı kalmamız lazım. Aksi takdirde bu mümkün değildir. Bir taraftan bölgenin artan nüfusu buna bağlı olarak gelişen bir şehirleşme var. Bu şehirleşme ister istemez yer talebinde bulunuyor. Bu yer talebi Doğu Karadeniz Dağları da denize doğru dik indiği için yer oldukça kısıtlı. Bunun üzerine gözler dere yataklarına çevriliyor. Düz dere yatakları şehirleşme açısından son derece önemli uygun yerler. Sahil kesimlerinde zaten önemli ilçelerimiz, illerimiz hep dere yataklarının üzerinde kurulmuştur. Eskiden insanlar su nerde ise oraya gidip yerleşmiştir. Ancak suyu veya heyelanı veya doğal afetleri artık bugün çok iyi yönetmemiz gerekir. Niçin? Çünkü risk faktörü sürekli artıyor. Olabilecek olan bir heyelan veya sel karşısında yaşanacak can ve mal kaybıdır risk budur. Heyelan tehlikesi geçmişte de vardı bugün de var. Değişen hiçbir şey yok aynı tehlike geçmişte de vardı bugünde var. Değişen ne var? Risk devamlı büyüyor. Çünkü can ve mal kaybı sürekli artıyor. Nüfus sürekli artıyor yapılaşma sürekli artıyor. En son yaşadığımız Dereli’deki olayda dere yataklarına yaptığımız binalar orada yaşayan insanların fazla olması nedeniyle risk arttı ve can ve mal kaybı arttı. Aynı felaket bundan 100 sene önce yaşanmış olsaydı can ve mal kaybı olmayacaktı veyahut ta çok az olacaktı. Yani riskle tehlike arasındaki fark bu” dedi.
Milletvekili Cora: “Dere yataklarında dönüşüm projesini hayata geçirmek istiyoruz”
AK Parti Trabzon Milletvekili Salih Cora ise dere yataklarında dönüşüm projesini hayata geçirmek istediklerini dile getirerek, “Karadeniz bölgesi özellikle sel ve heyelanlarla sınav veren afatı bu şekilde yaşayan bir bölgedir. Bu manada bölgemizde çok acı olaylara tanıklık ettik. Geçtiğimiz yıllarda Dereli, Kastamonu’da Bozkurt ilçesi bizim bölgemize baktığımızda Köprübaşı ilçemizde Beşköy felaketini Değirmendere, Of, heyelanlarına tanıklık etmiş bir bölgeyiz. Dolayısıyla dere yataklarına şu anda yapılan yapılar her şeyden evvel zaten ruhsatsız. Yapılmaması yönünde büyük bir müeyyidelerimiz, takibimiz var. Bu konuda bir hassasiyetimiz var. Artık bunu takip hassasiyetten öte bir dönüşüm yoluna geçmemiz gerekiyor. Dere ıslah projelerinin yanı sıra bir de dere kenarlarında bulunan yerleşim alanlarında kentsel dönüşümler gerçekleştirip bir daha afatlar yaşandığında zayiatlarımızı en düşük seviyede tutmamız gerekiyor. Bundan sonra da afatlar olacaktır. Dere ıslahlarıyla bir şekilde afatın derecesini şiddetini azaltıyoruz. Şiddeti azaltılmış olmasına rağmen dere kenarlarındaki mücavir saha içerisinde dere yataklarındaki yerleşim alanları daha az zarar görmesi içinde buralarda dönüşüm projelerimizi hayata geçirmek istiyoruz. Bu ekonomiyle alakalı bir durumdur çok büyük bir ekonomik külfettir. Ama aynı zamanda da aslına baktığımız zaman önemli bir geleceğin ekonomisine de bir katkıdır. Bir sel afat olduğunda bir yere bir milyar para harcıyoruz oysa afat olmadan önce belki 500 milyon lira para harcasak onu bu şekilde değerlendirdiğimizde katkı olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Şimdiden tedbirlerimizi almamız gerekiyor. Aldıklarımız var attığımız adımlar var dönüşümlerimiz var daha hızlandırılmasını arzu ediyoruz” ifadelerini kullandı.