SOSYAL MEDYAYI DOĞRU KULLANMANIN 9 DOĞRU YOLU

Çağımızın yaygın iletişim alanı olan sosyal medya olumlu etkileri kadar olumsuz yönleriyle de tartışılıyor. Dünya genelinde sosyal medya platformlarını kullananların sayısı 5 milyarı bulurken, aşırı ve kontrolsüz kullanım bağımlılık sorununu ortaya çıkarıyor. Sosyal medya kullanımda dikkat edilmesi gereken başlıkları dokuz maddede bir araya getirdik.

İLKER NURİ ÖZTÜRK

Teknolojik gelişmeler hayatımızı farklı alanlarda kolaylaştırırken sosyal ağlar çevremizi sarıyor. Bilinçli bir tüketici olmadığımız takdirde bağımlılık boyutuna varan sorunlar ortaya çıkabiliyor. Tütün, alkol, madde ve kumar gibi teknoloji de bağımlılık yaptığı için tedavi edil- mesi gereken durumlar ortaya çıkabiliyor. Sosyal medyanın ve akıllı telefonun aşırı kullanımı bağımlılık yapıcı alt davranışlarla kendini gösterirken bu durum teknoloji bağımlılığı olarak tanımlanıyor.

Sosyal medyanın başlangıç hikâyesine baktığımızda yakın tarihli bir olay bizi karşılıyor. 1978 yılında gerçekleşen buluşta, Randy Suess ve Ward Christensen adlı iki arkadaş, diğer arkadaşlarıyla hızlı ve kolay şekilde iletişim kurabilmek için BBS isimli bir yazılım icat eder. Bu iki bilgisayar tutkunu kafadarın yıllar önce yaptığı yazılım ilk sosyal ağ örneği olarak kayda geçer.

Bugün dünyada sosyal medyayı kullanan insan sayısı beş milyara gelmiş durumda. Facebook, Instagram, X, Youtube, Tiktok, Pinterest ve diğerleri… Kimi uygulama yazılı iletişimi öne çıkartırken kimisi fotoğraf ve video paylaşımı yapma özgürlüğü tanıyor. Sonsuz bir özgürlük alanı açmış gibi görünen ancak zaman içerisinde etik, ahla- ki, maddi ve manevi değerlerin algısını zedeleme riski oluşturan bu platformlarda harcanan zaman ve enerji, sorunlu davranışlara zemin hazırlar hâle geldi. Geldiğimiz noktada; farklı ürünleri kullanırken nasıl bilinçli bir tüketici anlayışıyla hareket ediyorsak sosyal medya karşısında da farkındalığımızı korumamız gerektiği anlaşılmış oldu.

Sosyal medyada geçirilen süre arttıkça anksiyete ve depresyon gibi ruhsal problemler de kendini gösteriyor. Başkalarının ilgisini çekmek için yaratılan bir karaktere bürünen kullanıcılar, zamanla gerçek kişilikleri ya da hayatlarıyla yüzleşip psikolojik çöküntü yaşayabiliyorlar. Yüz yüze iletişimin azalmasıyla kişisel duygu eksikliği ortaya çıkabi- liyor. Kilo alma, duruş bozukluğu, el ve bilek problemleri ise fiziksel olarak yaşanması muhtemel sıkıntılar. Gerçek hayat ile dijital dünya arasındaki algı terazisi şaştığında kişinin önceliği de değişiyor. Kişi, kendisini durduramadan zarar gördüğü interneti kullanmaya devam ediyor. Belirtmekte fayda var ki, Yeşilay Danışmanlık Merkezlerindeki (YEDAM) uzman psikologlar ve sosyal hizmet uzmanları alkol, tütün, madde, kumar ile birlikte teknoloji bağımlılığı sorunu olan bireylere de ücretsiz yardım sunuyor.

Dijital dünyadaki gelişim ve dönüşüm karşısında bütün bu olumsuzluklara karşı geri çekilip ilgisiz kalmak yerine yapılması gereken sosyal medyayı doğru kullanmanın yöntemlerini araştırmak. Sosyal medyanın doğru ve kontrollü kullanımı için psikoloji, bilim ve teknoloji alanındaki uzmanların önerisiyle hazırladığımız dokuz madde şunlar:

1.GÜVENLİKTEN TAVİZ VERMEYİN

Sosyal medyada dikkat edilmesi gereken en önemli husus güvenlik. Güçlü bir şifre sayesinde koruma sağlanmaya çalışılırken her hesabın farklı şifreye sahip olması emniyet açısından önemli. Zira bilgisayar korsanları ve kötü niyetli kişilerin eline geçen hesabımızla birlikte bil gilerimizin de çalınması ciddi bir tehdit oluşturuyor.

2.ZAMAN VE MEKÂN SINIRI KOYUN

Günlük hayatın zaman çizelgesinde; beslenme, dinlenme, uyku ve çalışma için nasıl belirli bir zaman ayırıyorsak sosyal medya için de belirli bir aralık ayırmak kontrollü kullanım için etkili olabilir. Uyuduğunuz odada telefon olmaması, sosyal ilişkiler esnasında bildirimlerin kapalı tutulması, toplumsal faaliyetlerde telefonun uçak modunda kullanılması sınır koymak için ideal seçenekler. Belli dönemlerde ise, “sosyal medya detoksu” uygulamak stresi azaltıp etkisini kısa sürede gösterecektir. Bazen ise sınırlar yeterli olmaz. Bu durumda vakit ve enerjinizi tüketen uygulamayı telefonunuzdan bir süre kaldırabilirsiniz. Belirtmekte fayda var; Avrupa Parlamentosu’nun raporunda yetişkinlerin sosyal medyada geçirmesi gereken maksimum süre iki saat olarak açıklandı.

3.UYGULAMA TEMİZLİĞİ ŞART

İradeyi ortadan kaldıran sosyal medya bağımlılığında işlevleri farklı olsa da uygulamalar zamanımızın büyük bir bölümünü işgal ediyor. Sosyal medya uygulamalarından kimi moda olduğu için kimi ise bir iş için gerektiğinden yüklenip unutulmuştur. Akıllı cihazınızda bulunan uygulamaları tek tek kontrol edip kullanmadıklarınızı, dikkatinizi çalanları silmenizde ve gerçekten ihtiyaç duyduklarınızı bırakmanızda yarar var. Hafıza kartınızdaki temizlik zihninizde de yer açacaktır.

4.MAHREMİYETİNİZE ÖZEN GÖSTERİN

Özel bilgilerimiz gibi mahremiyetimizi de her zaman korumalıyız. Kişisel bilgilerin paylaşımında dikkatli olmalı ve diğerlerinin mahremiyetine de saygı göstermeliyiz. Özel hayatınıza ait bilgi ve görselleri paylaşmaktan kaçınmalısınız. Aynı şekilde arkadaşlarınızın onayını almadan fotoğraflarını paylaşmamaya da özen göstermelisiniz. Çocuklarla ilgili paylaşımlar, çocuğun yaşamını deşifre eder, “dijital iz” bırakır. Bu durum kötü niyetli kişilerce kullanılabilir. Çocuklarla ilgili verileri paylaşırken iki kez düşünmelisiniz.

5.ÇOCUKLARA KÖTÜ ÖRNEK OLMAYIN

Çocuklarımız bizi taklit ederek öğrenme sürecinin büyük bir kısmını tamamlarlar. Teknoloji ve sosyal medyayı doğru kullanmanın onlar üzerinde de olumlu etki edeceğini unutmayın. Ebeveyn olarak, bilinçli bir kullanıcı ve doğru model olmak için gerekli donanıma erişmeliyiz.

6.KÖTÜ SÖZ VE HAKARETTEN KAÇININ

Arkadaş çevreniz dışında, sadece filmlerde gördüğünüz oyuncular, akşam haberlerinde rast geldiğiniz siyasiler gibi birçok ünlü figüre sosyal medya aracılığıyla ulaşmak artık mümkün. Şaka yollu ya da bir anlık sinirle yazılan gönderilerin beklenmedik geri dönüşleri olabilir. Yaptığınız repost’lar da bir suça dâhil olmanıza neden olabilir. Takip edilen kişilere ve yapılan repost’lara dikkat etmelisiniz. Sosyal medyanın etik kurallara uygun kullanımı, toplumsal bir sorumluluktur. Saygı çerçevesinde, seviyeli bir üslup yürütmek, siber zorbalığa fırsat vermeden güvenli bir internet deneyimi sağlayacaktır.

7.AZ BEĞENİ AZ İÇERİK

Özellikle reklam sektöründe kullanılan algoritmalar beğenilere göre kişiye özgü içerikler sunuyor. Hoşumuza giden içerikleri görmek bizi mutlu etse de zamanla bakış açımızın daralmasına ve karşıt görüşlere kapalı bir düşünce yapısı edinmemize neden olabilir. Beğen tuşuna basmakta cimrilik ederek özgün içeriklere ulaşma şansınızı artırabilirsiniz.

8.GERÇEKLİKTEN UZAKLAŞMAYIN

Sanal dünyanın etkileşimi insanları gittikçe gerçeklikten uzaklaştırıyor. Sosyal medyada gerçek olmayan hayatlar yaratılıyor. Maalesef ki insanlar önce nasıl bir hayat yaşamak istediklerine karar verip sonra onu kurguluyorlar. Filtreli güzellikler, oynanmış pozlar, değiştirilen manzaralar… İnsan ilişkileri gibi sosyal medya platformunda sunulan içerikler de gerçek değil. Paylaşım ve etkileşim uğruna çekeceğiniz güzel bir kare fotoğrafı ailenizin ve çevrenizin mutluluğuna tercih etmeyin. Bu gönderilere uzun süre maruz kalmak gerçeklik algısını bozarken kişilerde öz güven eksikliğine sebep olabiliyor. “Kendini seyretme, kendini seyrelt” düsturuyla hareket etmek sizi sosyal medyanın risklerinden koruyacaktır.

9.DOĞRU BİLGİ İÇİN MEDYA OKURYAZARLIĞINI ÖĞRENİN

Televizyon, radyo veya gazetelerin yanı sıra çevrim içi mecra, içeriklerin ve kaynakların gerçek durumunu göstererek doğru bilgileri edinmenize yardımcı olur. Basılı, görsel, işitsel olmak üzere farklı türdeki medya mesajlarına erişebilme, bu medyaları eleştirel bakışla çözümleme, değerlendirme ve bireysel medya iletilerini üretebilme becerisine “medya okuryazarlığı” deniliyor. Haber ve gündem takibinin daha çok internet ortamında yapıldığı günümüzde algı yöne- timine karşı olaylara kendi bakış açımızdan bakabilmeyi öğrenmeliyiz.

İNTERNETİN YENİ SAKİNİ: DİJİTAL VATANDAŞ

Sanal dünyanın gelişimiyle beraber hayatımıza giren kavramlardan biri de “dijital vatandaşlık”.Şirketler, firmalar, belediyeler ve devletle ilişki kurmanın bir yolu olan internet, kendi kurallarını da beraberinde getiriyor. İnternetten alışveriş yapabilen, çevrim içi olarak eğitim alabilen, e-devlet uygulamasını kullanabilen kişilere “dijital vatandaş” deniyor. Birlikte yaşamanın getirdiği sorumluluklar internet ortamında da sürdürülmeyi bekliyor. Karşılıklı hak ve sorumlulukların bilincine sahip dijital vatandaşlardan olmak için birkaç öneriyi paylaşalım:

Teknolojiyi kötüye kullanmamak. Dünya ile çevrim içi olarak etkileşim kurarken dürüst, etik ve ahlaki davranışlar sergilemek.

Sosyal medyadan yapılan paylaşımlara dikkat etmek. Din, dil, ırk vb. kavramlar özelinde rencide edici tavırlar sergilememek.

Her davranışın sonucu olduğunu unutmamak. Çevrim içi davranışların yarattığı dijital parmak iziyle internette paylaştığımız şeylerin kaybolmayacağının bilincinde olmak.

Sosyal medyada yer alan yetersiz kaynağa sahip, doğruluğu ispatlanmamış bilgileri kullanmamak.şansınızı artırabilirsiniz.

 

 

Exit mobile version