Çocukluk çağı obezitesine dikkat!

Erken ergenlikten kalp hastalıklarına kadar birçok farklı sağlık sorununa neden olabilen çocukluk çağı obezitesi, gün geçtikçe tüm dünyada katlanarak büyümeye devam ediyor.

Günümüzde tüm dünyada obezite sıklığı katlanarak artıyor. Obezite, günümüzün en sık karşılaşılan hastalıkları listesinde giderek üst sıralara yükseliyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından açıklanan verilere göre obezite, çocukluk çağının en sık görülen kronik hastalıkları arasında yer alıyor.

Obez çocuklar; yüksek tansiyon, şeker hastalığı (diyabet), insülin direnci, karaciğer yağlanması, kalp-damar hastalıkları, kemik sağlığında bozulma, cilt problemleri, öz güven duygusu ile ilgili psikolojik sorunlar yaşayabiliyorlar. Bu hastalıklar yaşam kalitesini bozuyor ve hatta yaşamı tehdit ediyor.

ÇOCUKLARDA OBEZİTE NEDİR?

Obezite, tanım olarak vücuttaki yağ kütlesinin artmasını ifade ediyor. Çocuklarda obezite ise bu durumun çocukluk çağında veya adölesan dönemde yaşanması anlamına geliyor. Besinlerle alınan enerjinin vücudun ihtiyacından daha fazla olması ve bu durumun uzun süre devam etmesi sonucunda vücutta yağ dokusu giderek artıyor. Çocukluk obezitesindeki en büyük tehlike ise yetişkinlik döneminde görülen obezite ihtimalini artırıyor olması.

ÇOCUKLUK ÇAĞI OBEZİTESİNİN RİSKLERİ

Çocukluk çağı obezitesi, daha çok yetişkinlerde görülen bazı hastalıkların çocukluk çağında da görülme ihtimalini artırıyor. Bu hastalıklar şunlar:

Diyabet: Obezite, insülin direncine neden olarak vücuttaki şekerin kontrol edilmesini zorlaştırıyor ve diyabet için risk teşkil ediyor. Diyabet sadece obezite ile ilişkili değil, çocuğun besin tüketim alışkanlıkları da diyabet riskini etkiliyor. Çocuk beslenmesinde, paketli ve işlenmiş gıda tüketimi, şekerli içecekler, basit karbonhidrat içeriği yüksek besin tüketiminin gözden geçirilmesi gerekiyor.

Kolesterol ve yüksek kan basıncı: Obez çocuk için obezitenin nedeni yüksek yağlı bir diyet ise bu durum ileride damarlarda plak birikmesine, damarların sertleşmesine ve kalpte oluşabilecek hasarlara neden olabiliyor. Ayrıca atıştırmalıkların içerdiği yüksek tuz miktarı da ilerleyen dönemde tansiyon hastalığına yatkınlığı artırıyor.

Karaciğer ve böbrek rahatsızlığı: Yanlış beslenme tarzı ve kilo fazlalığı çocuğun vücudunda yük oluşturup organlarda hasar bırakabiliyor. İlerleyen yaşlarda görülen karaciğer hastalıkları riskini artıran karaciğer yağlanması, organ hasarlarına örnek olarak gösterilebilir.

Solunum sistemi rahatsızlıkları: Astım, nefes almada zorluk, egzersiz sırasında nefes kontrolünün zorlaşması gibi sağlık problemleri obez çocuklarda sıklıkla görülüyor. Uyku sırasında uyku apnesi oluşuyorsa teşhis ve tedavi önem taşıyor.

Kemik ve eklem rahatsızlıkları: Çocuklarda aşırı kilo, vücuttaki kemik ve eklemlerin üzerinde baskıya neden olduğundan eklem ağrıları, kalça veya sırt yaralanmaları görülebiliyor.

Sosyal riskler: Çocuklar bu süreçte birbirlerine karşı acımasız olabiliyor. Birbirlerine yapmış oldukları fiziksel eleştiriler, dalga geçme, akran zorbalığı gibi kötü davranışlar çocuklarda öz güven eksikliği, öz saygının hasar görmesi, depresyon, anksiyete gibi sonuçlar doğurabiliyor. Bu süreci iyi yönetmek için uzman bir çocuk psikoloğundan yardım almak önemli.

ÇOCUKLARDA OBEZİTE TEDAVİSİ

Çocukluk çağında obezite ile mücadele etme noktasında aileye büyük sorumluluklar düşüyor. Obez çocuklarda amaç çocuğu zayıflatmak değil, ona doğru beslenme alışkanlıklarını kazandırabilmek olmalı.

Beslenme tedavisi: Hızlı kilo vermeye neden olan popüler diyet uygulamaları, büyüme ve gelişmeyi olumsuz etkileyeceğinden çocuklar için uygun değil. Bunun yerine çocuğa doğru beslenme alışkanlıkları edindirmek gerekiyor. Çocuğun diyetinde şu değişiklikler yapılabilir:

Ara öğünlerde paketli işlenmiş gıdalar yerine meyve ve sebzelerin konulması.

Yağ içeriği yüksek fast food gıdalar yerine çocukla birlikte evde sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanabilecek besinlerin tercih edilmesi.

Gazlı ve şeker içeriği yüksek içecekler yerine ayran, taze sıkılmış sebze veya meyve suları, süt, kefir gibi sağlıklı içeceklerin tüketilmesi.

Çocuğun yaşam alanındaki tüm bireylerin sağlıklı beslenme davranışları edinmesi.

Okul yaşamındaki yanlış beslenme tercihlerinin sağlıklı alternatiflerle yer değiştirmesi.

Beyaz ekmek, pirinç, patates gibi nişasta içeriği yüksek karbonhidratların çocuğun diyetinde azaltılıp yerine tahıllı ekmekler, bulgur, yulaf gibi posa içeriği daha yüksek karbonhidrat kaynaklarının artırılması.

Çocukların büyümesi ve gelişmesi için etkili olan süt ve süt ürünlerinin çocuğun diyetine eklenmesi.

Bu süreçte sağlıklı beslenme davranışlarının oturmasının zaman alacağını unutmamak gerekiyor. Zararlı ancak oldukça çekici olan sağlıksız besinlerden uzak durmanın çocuklar için ne kadar zor olacağı fark edilmeli ve çocuğa destek olunmalı. Tüm bu süreç mutlaka bir diyetisyen eşliğinde geçirilmeli.

Egzersiz: Çocuğun hem kemik sağlığının hem de bedensel ve sosyal gelişiminin desteklenmesi için egzersiz ve spor önemli. Egzersiz ayrıca kilo kontrolü sürecini de kolaylaştırıyor. Fiziksel aktivitenin artırılması için bazı ufak değişikliklerden yararlanılabilir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:

Okul ile ev arası yürüme mesafesindeyse, araba veya servis kullanmak yerine çocuğun okula yürüyerek veya bisikletle gidip gelmesini sağlamak.

Bilgisayar, televizyon veya telefon ile geçirdiği vakit için çocukla anlaşarak süre kısıtlaması koymak.

Spor faaliyetlerine katılımı için destek olmak. Kendisine en uygun sporu seçmesi için üzerinde baskı yaratmayacak şekilde destek olmak.

Ailecek merdiven kullanımını yaygınlaştırmak, birlikte açık hava etkinliklerine katılmak, doğada vakit geçirmek.

Okulda diğer velilerle birlikte fiziksel aktiviteyi artıracak etkinlikler planlamak.

Uyku düzeni: Araştırmalar, uyku süresinin yeterli olmamasının hormonlar üzerinde etki göstererek açlık tokluk dengesini bozduğunu gösteriyor. Bu durum da obezite için risk teşkil ediyor. Çocukların daha yeterli ve dengeli bir uyku geçirmeleri için aileler de geç saatlere kadar uyanık kalmamalı, çocuğa örnek olmalı. Günde 8-10 saat uyumak ve 23:00-02:00 arasını mutlaka uykuya denk getirmek gerekiyor. Ebeveynler evde gereken düzeni oluşturmakta zorlanmaları hâlinde uzman bir psikologdan destek alabilirler.

ÇOCUKLARDA OBEZİTEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Genetik faktörler: Anne ve babanın her ikisi birden obez ise çocukta obezite gelişme ihtimali yüzde 80 ken, sadece bir ebeveyn obez olması hâlinde ise bu ihtimal yüzde 40’a düşüyor. Fazla kilodan kurtulmak ve kilo kontrolünü sağlamak için fiziksel aktivitenin artırılması yani alınan enerjinin harcanması gerekiyor. Obez çocukların ailelerinde de fiziksel aktivitenin az, beslenme alışkanlığının yanlış olduğu gözlemleniyor.

Çevresel faktörler: Büyük şehirlerde yaşayan çocuklarda fiziksel aktivitenin kısıtlanmasına ek olarak fazla miktarda kalorili yiyecekler tüketiliyor. Bu iki koşul birleştiğinde ise obezite riski ciddi olarak artıyor. Günümüzde fiziksel aktivite azlığının en önemli sebebi ise ekran karşısında geçirilen sürenin fazla olması.

Beslenme: Obez çocukların çoğu aslında yaşıtlarına göre daha fazla yemek tüketen çocuklar değil daha az enerji harcayan çocuklardır.Düşük enerji tüketimi en önemli risk faktörünü oluşturuyor.Beslenme sıklığının azalması ancak yenilen öğünlerde yüksek kalorili, karbonhidrat ve yağdan zengin beslenme kilo alım riskini daha da artırıyor. Özellikle, gofret, çikolata, cips, patates kızartması ve hazır meyve suları şişmanlığın gelişmesinde önemli rol oynuyor.

Hormonal faktörler: Tiroid bezi hastalıkları, böbreküstü bezi hastalıkları veya bazı genetik bozukluklara bağlı olarak da obezite gelişebiliyor. Bu durumlar çok sık görülmemekle beraber her obez çocuğun bir çocuk endokrinoloji doktoru tarafından değerlendirilmesi gerekiyor.

Exit mobile version