“Çocuğun dijital ayak izi, geleceğini etkileyebilir”

Dijital çağın çocukları sosyalleşme ihtiyaçlarını sosyal medya aracılığıyla gerçekleştiriyor. Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Mahmut Cem Tarakçıoğlu bu durumun çocukta yüz yüze iletişim becerilerinin gelişmesini engellediğini ifade ediyor. Çocukların meslek algısının değiştiğini ve sosyal medya fenomeni olmak istediklerini söyleyen Doç. Dr. Tarakçıoğlu, “Çocuklar, dijital dünyada popüler olmanın cazibesine kapılarak, gerçek hayattaki yeteneklerini geliştirmeyi ihmal edebilir. Bu da onların gelecekteki kariyer seçeneklerini ve hayallerini sınırlayabilir” uyarısında bulunuyor.

YUSUF DURAN

Çocuklar sosyal medyadan nasıl etkileniyor? Dijital dünya çocuklar için hangi tehlikeleri barındırıyor?

Sosyal medya, çocukların diğer insanlarla olan sosyal etkileşim algılarını etkileyerek olumsuz sonuçlar doğurabilir. Başta siber zorbalık olmak üzere, uygunsuz içeriklere maruz kalmak, gizliliğin korunamaması gibi tehlikeler çocuklarda duygusal ve davranışsal sorunları tetikleyebilmektedir. Özellikle sosyal medyada maruz kalınan idealize edilmiş yaşamlar, çocukların kendi hayatlarını yetersiz görmelerine neden olabilir. Bu durum, çocuklarda öz güven kaybı ve depresyona yol açabilir. Siber zorbalık, çocukların ruhsal sağlığını ciddi şekilde tehdit eden bir diğer önemli sorundur. Çocuklar, çevrim içi ortamda zorbalığa maruz kaldıklarında, kendilerini izole hissedebilir ve bu durum okul başarılarını ve sosyal yaşamlarını olumsuz etkileyebilir.Tüm bunlara ek olarak, sosyal medyanın çocuklar üzerindeki etkisi, gerçek dünya ile sanal dünya arasındaki sınırların bulanıklaşması olabilir. Çocuklar, çevrim içi ortamda aldıkları geri bildirimlere çok fazla önem vererek, gerçek hayattaki ilişkilerini ve benlik saygılarını bu geri bildirimlere göre şekillendirebilirler. Bu durum, onların kendi değerlerini ve kimliklerini dış faktörlere bağlı olarak sürekli sorgulamalarına neden olabilir. Sosyal medyada geçirilen uzun süreler, çocukların yüz yüze iletişim becerilerinin gelişmesini engelleyebilir ve sosyal izolasyona yol açabilir. Ayrıca, sosyal medya platformlarının bağımlılık yapıcı özellikleri, çocukların derslerine ve diğer önemli aktivitelere odaklanmalarını zorlaştırabilir.

“ÇOCUKLARIN BİYOLOJİK RİTİMLERİ BOZULABİLİR”

Düzensiz ve aşırı sosyal medya kullanımı çocukta ne tür ruhsal ve bedensel problemlere yol açıyor?

Aşırı sosyal medya kullanımı, çocuklarda kaygı, depresyon ve davranış sorunlarına yol açabildiği gibi fiziksel sorunlara da ne- den olabilmektedir. Düzensiz sosyal medya kullanımı, çocukların günlük rutinlerini ve biyolojik ritimlerini de bozabilir. Özellikle gece geç saatlere kadar sosyal medyada vakit geçiren çocuklar, sabahları uyanmakta ve okulda derslere odaklanmakta zorluk çekebilirler. Ayrıca, ekranda maruz kalınan mavi ışığın uyku düzenini bozması, çocukların yeterli ve kaliteli uyku almalarını engelleyebilir. Bu durum, akademik başarılarını ve genel sağlık durumlarını olumsuz etkileyebilir. Fiziksel olarak hareketsiz kalmak, çocukların kas ve iskelet sistemlerinde sorunlara yol açabilir. Ayrıca, sürekli ekran başında olmak, göz yorgunluğu ve baş ağrıları gibi sorunlara da neden olabilir. Çocuklar, sürekli ekran başında olduklarında, fiziksel aktivite yapma olasılıkları da azalır. Bu da obezite gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

“EBEVEYN KONTROL ARAÇLARI ETKİN KULLANILMALI”

Çocuklara sosyal medya ve dijital platformları güvenli bir şekilde kullanmaları nasıl öğretilir? Çocuklarda sosyal medya kullanımı nasıl kontrol edilebilir?

Çocuklara güvenli sosyal medya kullanımını öğretmek, net kurallar belirlemeyi ve ebeveyn kontrol araçlarının etkili kullanılmasını içerir. Ebeveynlerin, kullanım süresi ve içerik türleri konusunda sınırlar koyarak çocuklarının dijital yaşamlarına aktif katılmaları çok önemlidir. Çocuklarla sürekli iletişimde olmak ve onların çevrim içi aktivitelerini takip etmek, potansiyel tehlikeleri erken fark etmeye yardımcı olabilir. Ayrıca, çocuklara çevrim içi gizlilik konusunda eğitim vermek, onların kişisel bilgilerini paylaşırken daha dikkatli olmalarını sağlar. Ebeveynlerin, çocuklarının çevrim içi davranışlarını izleyerek ve onlara rehberlik ederek güvenli bir dijital ortam yaratmaları gerekir. Ebeveynler çocuklarına, dijital dünyada güvenli davranışlar geliştirmeleri için rehberlik etmelidir. Çocuklara, kişisel bilgilerini ve fotoğraflarını kimseyle paylaşmamaları gerektiği öğretilmelidir. Ayrıca, yabancılarla iletişim kurmaktan kaçınmaları ve çevrim içi zorbalık durumlarında nasıl davranmaları gerektiği konusunda bilgilendirilmeleri önemlidir. Anne babaların, ebeveyn kontrol araçları ve yazılımlar kullanarak çocuklarının hangi sitelere girdiğini ve ne tür içeriklerle karşılaştığını izlemesi de faydalı olabilir. Çocuklarla açık ve dürüst bir iletişim kurarak, onların internet kullanımı konusundaki endişelerini ve sorularını yanıtlamak, güvenli bir dijital ortam sağlamak için kritik öneme sahiptir.

“ANNE BABALAR ÇOCUKLARIYLA KALİTELİ ZAMAN GEÇİRMELİ”

Ebeveynler çocuklarının sosyal medyada geçirdikleri zamanda korunmalarını sağlamak ve sağlıklı dijital alışkanlıklar geliştirmek üzere neler yapmalılar?

Ebeveynlerin dengeli medya kullanımı konusunda öncelikle kendilerinin rol model olması faydalı olacaktır. Sosyal medyada geçirilen süreyi sınırlayan, fiziksel aktiviteleri teşvik eden ve akranlarla çevrim dışı etkileşimleri destekleyen bir strateji uygulanmalıdır. Çocukların çevrim içi ve çevrim dışı zamanlarını dengeli bir şekilde kullanmalarını sağlamak, onların genel gelişimlerine olumlu katkı yapar. Ebeveynler, çocuklarıyla kaliteli zaman geçirerek ve onlara dijital dünyadan bağımsız etkinlikler sunarak sağlıklı alışkanlıklar geliştirmelerine yardımcı olabilir. Ayrıca, çocukların ilgi alanlarına uygun fiziksel aktiviteler ve hobiler bulmalarına destek olmak da önemlidir. Ebeveynler, çocuklarına teknoloji ile sağlıklı bir ilişki kurmayı öğretmek için kendi alışkanlıklarını gözden geçirmelidir. Evde belirli zaman dilimlerinde teknoloji kullanımını kısıtlayarak, ailece geçirilen zamanı artırmak önemlidir. Bu, çocukların teknolojiye bağımlı olmadan, farklı aktivitelerden keyif almalarını sağlayabilir. Ayrıca anne babalar, çocuklarına çevrim içi ortamda karşılaşabilecekleri tehlikeler hakkında bilgi vererek, onları bilinçlendirmelidir. Çocukların teknoloji kullanımını dengede tutmak, onların sosyal, duygusal ve fiziksel sağlıkları açısından büyük önem taşır. Anne babaların çocuklarına sağlıklı dijital alışkanlıklar kazandırmak için sürekli rehberlik etmeleri ve destek olmaları gerekir.

“ÇOCUKLARIN SOSYALLEŞME ALIŞKANLIKLARI DEĞİŞTİ”

Çocuklar sosyalleşme ihtiyaçlarını artık sosyal medya vasıtasıyla gerçekleştiriyor. Bu durum çocuğun ergenlik ve yetişkinlik dönemi açısından ne tür riskleri barındırıyor?

Gerçek dünyadaki sosyal etkileşimler; empati geliştirme, iletişim becerilerini artırma ve duygusal zekayı güçlendirme açısından çok öenmlidir. Bu nedenle, çocukların çevrim dışı sosyalleşme fırsatlarına erişimlerini sağlamak kritik bir öneme sahiptir. Sosyal medya, bu önemli etkileşimleri sınırlayarak çocukların duygusal ve sosyal gelişimlerini olumsuz yönde etkileyebilir. Sosyal medya, çocukların sosyalleşme alışkanlıklarını değiştirerek, yüz yüze iletişim becerilerinin gelişimini engelleyebilir. Arkadaşlarıyla sürekli çevrim içi ortamda iletişimde olan çocuklar, gerçek hayattaki etkileşimlerde zorluk yaşayabilirler. Bu durum, onların ergenlik döneminde ve yetişkinliklerinde sosyal becerilerinin yetersiz kalmasına neden olabilir. Ayrıca, sosyal medyada maruz kalınan zorbalık ve olumsuz yorumlar, çocukların öz güvenini zedeleyebilir ve ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir. Ergenlik ve yetişkinlikte kaygı, stres ile ilişkili sorunlar ve depresif belirtilerin yanı sıra davranış sorunlarını da beraberinde getirebilir.

“PAYLAŞIMLAR KONUSUNDA BİLİNÇLİ VE SORUMLU OLUNMALI”

Sosyal medyada çocuk mahremiyeti nasıl sağlanır? Ebeveynlerin çocuklarına ait bilgi, görsel vb. materyalleri dijital dünyada paylaşması çocuğun gelecekteki yaşamında ne tür etkilere yol açar?

Çocuk mahremiyetini korumak, ebeveynlerin dijital paylaşımlar konusunda daha bilinçli ve sorumlu davranmalarını gerektirir. Çocukların kişisel bilgilerini ve fotoğraflarını internette paylaşmadan önce, bu paylaşımların olası sonuçlarını dikkatlice değerlendirmek önemlidir. Ebeveynler, çocuklarına dijital gizliliğin önemi hakkında bilgi vererek, onların da bu konuda bilinçlenmelerini sağlayabilir. Çocukların mahremiyetine saygı gösterilmesi, onların gelecekteki dijital kimlikleri ve sosyal ilişkileri açısından büyük önem taşır. Ayrıca, çocukların çevrim içi ortamdaki izlerinin kalıcı olduğunu ve bu bilgilerin kötü niyetli kişiler tarafından kullanılabileceğini unutmamak gerekir.

Ebeveynlerin çocuklarıyla ilgili paylaşımlar yaparken öncelikle, “Ben neden bunu paylaşıyorum?”, “Bu paylaşımın olası olumsuz etkileri neler olabilir?”, “Bu paylaşım benim değerlerimle uyumlu mu?” şeklinde sorularla niyet ve amaç testi yapmaları gerekir. Bu soruların cevaplanmadığı paylaşımlar, hem aile hem çocuk açısından ileride pişmanlık, kaygı ve güven sorunlarına yol açabilir. Çocukların dijital ayak izleri, gelecekteki eğitim ve kariyer fırsatlarını etkileyebilir.

“ÇOCUKLAR SOSYAL MEDYA FENOMENİ OLMAK İSTİYOR”

Günümüzde çocuklar “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna “Youtuber, influencer, kidfluencer olmak istiyorum” şeklinde cevaplar veriyorlar. Dijital dünya çocukların gelecek hayallerini ve düşüncelerini nasıl değiştirdi?

Konfor alanında kalarak para kazanma hayali birçok çocuğa cazip gelebiliyor. Genelde başarı algısının kazanılan para ve takipçi sayısı olarak değerlendirildiği bu alanda, oldukça fazla rekabetin olduğu ve olumsuz örneklerin varlığı sıklıkla göz ardı ediliyor. Dijital dünyada Youtuber, influencer veya kidfluencer olmak, çocuklar için çekici bir kariyer yolu gibi görünebilir. Ancak bu alanlarda başarılı olmanın getirdiği baskılar ve stres faktörleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Çocuklar, sosyal medyada popüler olmanın kolay olmadığını ve bu alanda başarılı olmanın sürekli içerik üretmeyi ve takipçi kazanmayı gerektirdiğini anlamalılar. Ayrıca, sosyal medya dünyasında başarı, genellikle dışsal faktörlere bağlıdır ve bu da çocukların içsel motivasyonlarını olumsuz etkileyebilir. Çocuklar, dijital dünyada popüler olmanın cazibesine kapılarak, gerçek hayattaki becerilerini ve yeteneklerini geliştirmeyi ihmal edebilirler. Bu durum, onların gelecekteki kariyer seçeneklerini ve hayallerini sınırlayabilir.

“KAMERA ÖNÜNDEKİ ÇOCUĞUN EBEVEYNLERİ NİYET TESTİ YAPMALI”

Çocuk üzerinden sosyal medya hesabı açılması ve reklam geliri elde edilmesi hakkında neler söylersiniz?

Sosyal medya üzerinden reklam geliri elde etmek, çocuklar için ciddi anlamda etik ve psikolojik sorunlar doğurabilir. Çocuklar kendilerini, sürekli kameralar önünde olmak ve takipçilerin beklentilerini karşılamak zorunda hissedebilirler. Bu da onların çocukluklarını tam anlamıyla yaşamalarını engelleyebilir. Ayrıca, sosyal medya üzerinden elde edilen gelirlerin uzun vadeli olmadığı ve bu alanda sürekli bir rekabetin olduğu unutulmamalıdır. Ebeveynlerin, çocuklarının mutluluğunu ve sağlığını ön planda tutarak, onların dijital dünyadaki varlıklarını dikkatli bir şekilde yönetmeleri önemlidir. Çocukların doğal gelişim süreçlerini desteklemek ve onları reklam baskısından korumak, ebeveynlerin temel sorumlulukları arasında yer almalıdır. Ayrıca ebeveynlerin bu paylaşımları kendi değerlerine yönelik niyet ve amaç testinden geçirmeleri gerekiyor. Bir çocuğun neredeyse tüm hayatının paylaşılarak buradan gelir elde edilmesinin aile açısından anlamının çok ciddi düşünülmesi gerekiyor. Ayrıca bunun, çocuğa ömrü boyunca zarar verebilecek bir karar olabileceğini de hesaba katmaları şart.

“ÇOCUKLARIN TÜKETİM ALIŞKANLIKLARI OLUMSUZ ETKİLENİYOR”

Firmalar, çocukların çoğunlukla vakit geçirdikleri platformlarda çocuklara yönelik manipülatif reklamlar yapıyorlar. Bu durum, yetersiz bilgi ve tecrübeye sahip çocuklar için ne tür tehlikeler içeriyor?

Çocuklar genel olarak gördüklerinin gerçekliğini sorgulamadan taklit etme ve özenme eğilimindedir. Manipülatif reklamlar, çocukların tüketim alışkanlıklarını olumsuz yönde etkileyerek, onların maddi değerlere aşırı önem vermelerine neden olabilir. Çocuklar, reklamların etkisiyle ihtiyaçları olmayan ürünleri satın almaya yönelebilir ve bu da ailelerin ekonomik dengesini bozabilir. Ayrıca manipülatif reklamlar, çocukların kendilik değerlerini tüketimle ilişkilendirmelerine yol açabilir. Bu durum, onların ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir. Ebeveynlerin çocuklarına reklamların gerçek amacını ve manipülatif doğasını anlatmaları, onların bu tür etkilere karşı daha dirençli olmalarını sağlayabilir. Aileler, çocuklara reklamlar konusunda bilgilendirme yaparak rehber olmalıdır. Ailelerin sadece bilgilendirme ve uyarı yaparak bu büyük ve manipülatif sektörle başa çıkma olanağının bulunmadığı da bir gerçektir. Çocukların ne kadar az reklama maruz kalırlarsa o kadar az etkilenecekleri öngörülebildiğinden, sık kullanılan site ve uygulamalarda reklam engelleyici uygulamaların kullanılması faydalı olabilir.

Exit mobile version