Hayatta bazen kişi kendisini kısır döngünün içinde hisseder. Aynı ya da çok benzer olayları, sürekli farklı insanlarla yaşamak, aynı yerlerden yara almak. Peki neden yaşanır, bu nasıl önlenir?
Naz Güneş Mayadağ
Kişisel Gelişim Uzmanı
Hayatı kolaylaştırmanın en basit yollarından biri bilinçaltını anlamaktır. Bilinçaltı, nasıl çalıştığını anlamak; olaylara yüklenen anlamlar, eylemlerin nedeni ve döngü olarak sürekli yaşanan olayların sebebini de keşfedilir.
Farkında olmadan yönetilme, yönlendirme…
Zihin öğrendiği her bilgiyi gruplara ayırarak analiz eder. Farklı konularda sahip olunan bilgi kümeleri şeklinde de düşünülebilir. Bu kümeler, hayatın tercümanı görevi görür. Hayata bakış açısı, olayları yorumlama şeklini hatta duyguları yönetir. Bu bilgi kümelerine psikolojide ‘şema’ adı verilir. Şemalar çocukluktan itibaren oluşmaya başlayan değişmesi zor zihinsel yapılardır. Bunun sebebi, kişinin çok uzun süredir sahip olduğu bir bilgiyi doğru kabul etme eğiliminden gelir. Çocuk zihni, analiz yapma yetisini tam olarak geliştiremediğinden, öğrenilen her bilgi bilincine yerleşir ve gerçeklik olarak görülür. Zihinde doğru kabul edilen bilgiler, farkında olmadan yönetir ve eylemleri yönlendirir.
Örneğin sürekli aldatılan bir kişi, yüksek ihtimalle, karşı cinsin daima aldatacağına dair bir inancı vardır. Dolayısıyla bilinç üstünde farkında olmasa da partner olarak aldatacak insanları seçer. Ya da arkadaşlıklarında sorun yaşayan ve ikili ilişkileri sürekli negatif deneyimlere dönüşen insanların, herkesin güvenilmez olduğuna dair bir inancı olabilir. Bu örnekler maddi, duygusal, fiziksel ve benzeri, hayata dair her alanda görülür.
İlk adım çocukluk
Şemalar, bireyin hayatı algılama biçimini doğrudan etkiler. Herkes yaşanan olayları farklı algılar. Bir kişinin sinirlendiği deneyime başka bir kişi gülebilir ya da hiç tepki vermeyebilir. Genellikle kişi, ebeveyn veya çocukluğunda ona bakım veren kişilerin düşüncelerini alır. Çünkü çocukken bu kişilerin düşünce yapısına maruz kalmıştır. Dolayısıyla, şemayı fark etmek için ilk adım çocuklukta en çok vakit geçirilen yetişkinlere bakmaktır. Hangi düşünceleri bu kişilerle benzer? Hangi davranışları aynı? Hangi tepkileri onlar gibi? Bütün bu sorular öğrenilmişlikleri fark etmek için önemlidir. Aynı anda aynı olayı yaşayan insanların tepkisel farkındalıklarının temeli çocukluk dönemidir. Örneğin; şaka yapılan ortamda herkes gülerken alınan veya rahatsız olan kişinin de bunun altında yatan duygu-inancın nedenini anlamak için çocukluk dönemine bakması gerekir.
Başarının altında başarısızlık duygusu olabilir…
Tekrar eden olayların yaşanmasının altında, hangi duygunun yattığını düşünmek de o duyguya ait bir şemanın olduğunu fark edilmesini sağlar. Örneğin; sürekli işten kovulan kişinin başarısızlığa dair bir inancı olabilir.
Şemalar yalnızca tekrar eden olaylarda ortaya çıkmaz. Bazen, kişi çok başarılı olsa, herkes onun ne kadar becerikli olduğunu söylese bile kendini yetersiz-başarısız hissedebilir. Kişinin, anlam veremediği bu duyguyla başa çıkmak için işkolik veya mükemmeliyetçi olması, kendini her konuda acımasızca eleştirmesi de muhtemeldir.
Belirsizlik-boşluk duygusu…
Küçüklükte oluşturulan inançlar fark edildiğinde çözmek zorlayıcı olabilir. Çünkü bu farkındalık için kişinin gerçeklik olarak kabul ettiği birçok inancı ve bakış açısını yıkmasını gerekecektir. İnsanı en çok korkutan duygulardan biri olan belirsizlik duygusu açığa çıkacağından, kişi kendini boşlukta hissedebilir. Bu gibi yoğun farkındalıklar yaşanan durumlarda mutlaka uzmana danışmak, onun rehberliğinde ilerlemek, sürecin daha sağlıklı-rahat geçmesini sağlayacaktır.