OKUL BAŞARISINDA AİLENİN ETKİSİ

İnsanoğlu bu dünyada şük­redeceği sayısız nimetlerle kuşatılmıştır. En değerli var­lığımız ve bizlere birer ema­net olarak verilen evlatlarımız ise hiç kuşkusuz bu nimetlerin en büyüklerinden. Anne baba­lar olarak bizler, çocuklarımız daha dünyaya gözlerini açtıkları andan itibaren onları hep gü­zel yerlerde ve güzellikler içinde hayal ederiz. Onların hayatta ve okulda başarıyı yakalamış, aile­sine, vatanına, milletine faydalı birer insan olmaları içinse dua­lar ederiz. Peki, biz ebeveynler olarak çocuklarımızın okulda başarıyı yakalamaları için neler yapabiliriz?

Anne babalar, bulundukları ko­num itibarıyla sadece çocukları­nın ilk öğretmenleri değil, aynı zamanda okulda eğitimcilerin de ortaklarındandır. Okulun ve eğitimin öneminin farkında olan ebeveynler, çocuklarının akade­mik olarak başarılı olmasında kendi üzerlerine düşen sorumlu­luğun da farkındadırlar. Dünya­nın en zor mesleği olarak bilinen anne babalığın hakkıyla yerine getirilebilmesi için çocuklarımı­zın gelişim dönem özelliklerine göre ihtiyaç duydukları alanlar­da onlara rehberlik etmemiz, sürecin sağlıklı atlatılması için elzem görünüyor.

Eğitim dediğimiz zaman karşı­mıza bir kavram çıkıyor: Başarı. Peki, başarı nedir? Başarı; her ya­rışta önde gitmek, birinci olmak, her alanda rakip tanımamak de­mek değildir. Başarı, kişinin yete­nekleri oranında kendini geliştir­mesidir. Çünkü insan, kendi limit ve yetenekleri ile belirli bir kabi­liyet potansiyeli olan bir varlık­tır. Aslolan, potansiyelin farkına varılarak en iyi şekilde kullanıl­masıdır. Her tohum, içinde ağaç olma potansiyeli taşır. Önemli olan, tohumun zayi olmadan ağaç olmasına ve potansiyelini ortaya çıkarmasına yardımcı ol­maktır. Biz eğitimciler, akademik başarısızlığı, öğrencinin zihinsel potansiyelinin sağlayabilece­ğinden daha düşük performans göstermesi diye tanımlarız. Bir öğrencinin başarı durumunu değerlendirirken çocuğun kapa­sitesi ve performansı arasındaki uyuma bakılıyor. Bu ikisi arasın­daki uyumsuzluk başarısızlık olarak tanımlanıyor.

Başarı Durumunu Etkileyen Faktörler

Öğrencinin akademik başarısını etkileyen birçok faktör bulun­maktadır. Çocuğun bireysel özel­likleri, okul, çevre, aile bunlardan en önemlileridir. Çocuğun birey­sel özelliklerinden olan zekânın başarılı olmak için genelde ye­terli olduğu düşünülse de zekâ desteklenmez ve işlenmezse gizli bir hazine olarak kalabilir. Bizim üzerinde duracağımız fak­tör aile. Özellikle anne babaların çocuklarına karşı takındıkları tu­tumlar, onların başarı durumunu yakından ilgilendirmektedir.

Çocuğu Tanımak: Çocuğun ilgi yetenek ve potansiyelinin anne babası tarafından bilinmemesi

çocukla ilgili gerçekçi beklenti­lerin oluşmasını engelleyecektir. Çocuğu tanımak, onun bireysel özelliklerinin farkında olmak de­mektir. Potansiyeli, öğrenme stili, motivasyon kaynağı gibi başarıyı etkileyen faktörler çocuğu tanı­yarak ona uygun hareket edilme­sini gerektiren noktalardandır. Çocuğun çalışma isteğinin diri kalması için onun motivasyon kaynaklarını, nasıl ders çalışırsa daha kalıcı öğrenme sağlayaca­ğını bilmek için öğrenme stilini, gerçekçi hedefler koyabilmek için de çocuğun kapasitesini bil­mek gerekir. Her çocuğun yatkın olduğu alan üzerine yatırım ya­pıldığında mükemmel başarılar ortaya çıkacağından onun genle­rine Yaradan’ın koyduğu cevheri bulmak gerekir. Ve çocuklar, sa­hip olduklarının farkına vardık­ları oranda kendilerini tanıyacak ve başarılı olacaklardır.

Çocuğun Bireysel Özelliklerinin Farkında Olmak: Her çocuğun bireysel özellikleri farklıdır. Bir çocuğun okulda ve hayatta ba­şarıyı yakalamasında eğitimi ile ilgilenen kişilerin onu gerçekten tanıması ve aynı zamanda onun doğuştan getirdiği kişisel özel­liklerini koşulsuz kabul etmesi yatmaktadır. Bir resmi güzel­leştiren, içinde kullanılan farklı renklerdir. Bizler de çocuklarımız arasında yaratılış ve fıtrat farkı olduğu bilinciyle sahip oldukları özelliklere saygı duyarsak onlarla olan ilişkimizi daha sağlıklı hâle getirebiliriz.

Bir bahçıvanı düşünelim, bahçe­sindeki bütün bitkilere aynı ba­kımı yapmış olsa muhtemelen bahçeyi ya kurutur ya da yabani otlar basar. Güneş isteyen çiçeği güneşe dikmek, suyunu ihtiya­cına göre ayarlamak onlardan alınacak verimi artıracaktır. Yara­dan, dünyaya gelen her çocuğun farklı olduğunu parmak izlerine koyduğu şifre ile göstermiş. Biz- lere düşen, buna saygı göstere­rek var olan kapasitelerine yatı­rım yapmaktır.

Çocuğu Başkalarıyla Kıyasla­mamak: Anne babalar genellikle çocukları ders çalışmaya ve başa­rılı olmaya teşvik etmek için on­ları arkadaşları veya kardeşleri ile kıyaslama yoluna gidebilmek­tedirler. Hiçbir çocuğu başka bi­riyle kıyaslayarak ders çalışmaya teşvik edemeyiz. Aksine çocuğun kendine olan güvenini zedeler ve kıyasladığımız kişiyle arasına ni­fak tohumları atılmasına sebep oluruz.

Çocuktan Kapasitesinin Üzerin­de Performans Beklememek:

Her anne baba elbette çocuğu­nu çok iyi yerlerde görmek ister. Ancak çocuğumuza hedef koyar­ken onun kişisel imkânlarını göz ardı ettiğimizde çocukta var olan enerjinin de heba olmasına ne­den olabiliriz. Anne babada ço­cuğun kapasitesinin üzerinde bir beklentinin olması, çocuğu altın­dan kalkamayacağı, ruhsal ola­rak zorlanacağı bir yükün altına sokabilir. Ailesinin yüksek bek­lentisini karşılayamayan çocuk, ben zaten yapamıyorum diyerek öz saygısını yitirebilir. Beklenti­nin çocuğun kapasitesinin altın­da olması ise çocuğu tembelliğe veya rehavete itebilir.

Çocuğun Duygusal İhtiyaçları­nı İhmal Etmemek: Akademik başarılarının artması için ço­cukların fizyolojik ihtiyaçlarının yanında duygusal ihtiyaçlarının karşılanması önemlidir. Anne ba­balar bazen karnenin güzelliği ya da başarının boyutu kadar sevgi mesajı verebilmektedir. Başarıya koşullu sevgi, anne baba ve ço­cuk ilişkisini zedeleyecektir. Ço­cuklar, başarı düzeyleri ne olursa olsun anne babaları tarafından sevilmek ve kabul görmek ister­ler. Çocuklardaki birçok davranış bozukluğunun altında genelde sevgiye doyma noktasında yeter­sizlik görüyoruz. Sağlam kişilikli çocuklar, ilişkileri sağlıklı ve güç­lü bir aile ortamında yetişirler. Ebeveynler bazen çocuklar için yaptıkları fedakârlıkları farkında olmadan dile getirebiliyorlar. Bu durum çocukların duygusal geri­lim yaşamalarına neden olabili­yor. Birçok sınav kaygısı yaşayan öğrencinin duygu dünyasında anne babasının beklentilerini ve kendisi için yaptıkları fedakârlık­ları karşılayamama endişesi yat­maktadır.

Çocukla Sağlıklı İletişim Kur­mak: İletişimin temel dinamik­lerinden olan “etkin dinleme”, çocuklara ailesi tarafından önemsendikleri, değerli görül­dükleri duygu ve düşüncesini sağlayacaktır. Ailesi ile iletişimde çatışan çocuk, çoğu zaman direkt karşı gelmez ve ailesine tepkisini başarısızlıkla gösterebilir. Ayrıca çocuğumuzun arkadaş çevre­sini tanımak, okul başarısında ehemmiyet arz ediyor. Arkadaş ilişkisini tanımak ise ancak çocu­ğumuzla ve onun sosyal çevresi ile kurduğumuz sağlıklı iletişime bağlıdır.

Eğitimde Ortak Dil Kullanmak: Anne babanın okula ve eğitime verdikleri önem çocukları açı­sından çok kıymetlidir. Okuluna veya öğretmenine karşı kullandı­ğımız olumsuz ifadeler, çocuğun okula karşı saygısını etkileyecek, çocuk saygı duymadığı bir öğ­retmeni dinlemeyecektir. Ders­leri dinlemeyen bir öğrenciden başarı beklememiz ise müm­kün görünmemektedir. Ayrıca okul ve aile olarak kullanılan dil noktasındaki tutarlılık, çocuğun okul ortamında kazandıkları bilgi ve bece­rilerin ev ortamında da pekiştirilmesi ve geliştirilmesini sağlayacağından okul başarısını etkileyecektir. Okul aile arasındaki ilişkiyi şu örnekle ifade edebiliriz: Bir kayığın deniz üzerinde istenilen istikamette gidebilmesi için iki tane küreğe ihtiyacı vardır. Kürekle­rinden bir tanesi eksik olduğunda ka­yık ya olduğu yerde dönüp duracak ya da istikametinden sapacaktır. Birlikte aynı yöne doğru çekilen kürekle ancak arzu edilen noktaya ulaşılabilir.

Uygun Ortam Hazırlamak ve Uzak­tan Eğitim: Buraya kadar, ’çocuğun okul başarısında ailenin etkisini’ ya­zarken yüzyüze eğitimi düşünerek kaleme aldık. Malum olduğu üzere dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan, Dünya Sağlık Örgütü tarafından ’pan­demi’ olarak ilan edilen bir virüsle karşı karşıyayız. Bu salgın hastalıkla mücadele ettiğimiz şu günlerde evle­rimiz, uzaktan eğitimle birer mektep hâline gelmiştir. Bu süreçte çocukla­rımızın gerek kaygılarını yönetmede, gerekse uzaktan eğitim faaliyetlerine devamlarını sağlamada ailelere bü­yük görevler düşmektedir. Öğrencile­rimizin disiplinli bir şekilde uzaktan eğitime dâhil olmaları için, onlarla birlikte oluşturulan zaman çizelge­leri çocuklarımızda bir rutin oluştur­ma adına etkili olacaktır. Başarı çok çalışmakla değil, etkili bir şekilde çalışmakla elde edilir. Bunun için de zamanı belirlenmiş öncelikler doğrul­tusunda programlamak önemli du­ruyor. Bu günlerde zaman yönetimi konusunda çocuklarımıza rehberlik etmenin yanı sıra onların ders takiple­rini yapmak, EBA üzerinden yapacak­ları ders tekrarlarını kontrol etmek, uzaktan eğitim için onlara ortam ha­zırlamak ve öğretmenleri ile sürekli iletişim hâlinde olmak bu zaman dili­minin daha sağlıklı bir şekilde geçiril­mesine katkı sunacaktır.

Beslenme ve Uyku Düzenine Özen Göstermek: Okul ba­şarısında sabah yapılmış güzel bir kahvaltının da payı bu­lunmaktadır. Güne kahvaltı yapmadan başlayan çocuklar, ilerleyen saatlerde dikkatleri de azalacağından dersi ve­rimli bir şekilde dinlemeyeceklerdir. Kahvaltı kadar önemli diğer bir etken ise uykudur. Gece geç saatlere kadar uyanık kalan bir çocuk derste uyuyacak ya da çok verimsiz bir gün geçirecektir.

Geleceğe not düşmek bugünden geçer ve bu not, kalemle kâğıtla yazılan bir not değildir. Yaşayan, yaşatan capcanlı bir nottur. Bu not; ilgi, alâka ve sevgimizle büyüttüğümüz evlatlarımızdır. Neil Postman, “Çocuklar, göremeyeceğimiz bir zamana gönderdiğimiz canlı mesajlardır.” der. Geleceğe dünyanın seyrini değiştirecek, yön verecek güzel mesajlar göndermek istiyorsak bu çağın eğitilmiş insan gücüne duy­duğu ihtiyacı da düşünerek çocuklarımızla daha yakından ilgilenmeliyiz. Onları; okulda aldıkları eğitimin meziyetle­rini, faziletli bir şahsiyet eşliğinde sergileyebilme erdemini gösteren, insanı ve merhameti önceleyen, aynı zamanda dünya ve ukba dengesini oturtmuş, iç dinamikleri sağlam birer insan olmanın hakiki bir başarı olduğunu bilen ço­cuklar olarak yetişmeleri noktasında desteklemeliyiz.

Evlatlarımızın okulda ve hayatta başarıyı yakalamaları di­leğiyle…

Asuman Düzgün

Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen

Die mobile Version verlassen