„Mikrobiyota bağırsaklardaki bakteri tiplerinin oluşturduğu örüntüdür“
Beslenme ve Diyet Uzmanı Asım Batuhan Fidan, „Mikrobiyota yapılan doğumun türü, anne sütü alımı ve zamanı, ek gıdaya geçiş de besin seçimi gibi birçok parametreye bağlı olarak değişkenlik gösterebilen bir bakteri örüntüsüdür“ dedi.
Medicana Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Asım Batuhan Fidan, çocuklarda bağırsak sağlığına ilişkin bilgiler verdi. Fidan, „Son on yıl içerisinde birçok sağlık probleminin nedenleri araştırılırken popüler hale gelen mikrobiyota yani bağırsaklarımızdaki bakteri tiplerinin oluşturduğu örüntü, popülasyondur. Henüz anne karnındayken oluşumu başlayan ve sonrasında birçok faktöre bağlı değişkenlik gösterebilir. Mikrobiyotanın yapılan doğumun türü, anne sütü alımı ve zamanı, ek gıdaya geçiş de besin seçimi gibi birçok parametreye bağlı olarak değişkenlik gösterebilen bir bakteri örüntüsüdür“ ifadelerini kullandı.
„Normal doğum bağırsak mikrobiyotasını destekliyor“
Fidan, „Öncelikle çocuklardaki mikrobiyotayı etkileyen temel faktörler arasında annenin gebe kalmadan önce ve gebelik esnasında sahip olduğu bağırsak florası tipi önde gelen belirleyiciler arasındadır. Annenin yapacağı doğum tipindeki seçim de burada belirleyici bir faktör konumundadır. Yapılan çalışmalarda normal doğum yapan annelerin çocukları bu konuda daha sağlıklı konumda oluyor“ dedi.
„Bağırsak sağlığı beslenme ile doğrudan ilişkilidir“
Bir çocuğun dünyaya geldiğinde sağlık engeli yoksa anne sütü ile başlamak bebeğin florası için önemli olduğunu belirten Fidan, „Anne sütü alan çocuklarda ilk 6 ay devam edilebilir olması floranın stabilizasyonu ve geliştirilebilir olması noktasında oldukça önemli bir role sahip oluyor. Çocuğunuz büyüyüp gelişirken probiyotik ve prebiyotik dediğimiz içeriklere sahip besinler ile beslenirse şayet birçok hastalıktan korunabilir. Kompleks karbonhidratlardan zengin, bol posalı, kırmızı etin haftada 2’den fazla tüketilmediği, hayvansal kaynaklı yağlar yerine bitkisel bazlı yağların ağırlıklı olduğu bir beslenme sistemi sadece çocuklarda değil yetişkinlerde de floranın korunup geliştirilmesinde etkili olacaktır“ açıklamalarında bulundu.
Fidan, „Bu süre zarfında uzman kişilerin yönlendirilmesi ile mikrobiyotayı düzenlemek ve geliştirmek adına probiyotik ve prebiyotik bakteri preperatları (hazır ilaç) kullandırılabilir. Beslenme sistemine dikkat edilmeği sürece mikrobiyota da iyiliğin sürdürülmesi çok mümkün değildir“ dedi.
„Kritik dönem, ek gıdaya geçiş“
Ek gıdaya geçiş dönemi konusunda da bilgi veren Fidan, sözlerini şöyle tamamladı: „Bu süreç aileler tarafından oldukça heyecanla karşılanan bir dönem ama bir o kadar da mikrobiyota için kritik bir dönemdir. Aileler çocuklarına ek gıda başlamadan önce muhakkak bir Pediatrist ve Beslenme ve Diyet Uzmanından destek alarak beslemelilerdir. Çocuklarda ek gıdaya geçişte uygulanan bir protokol ve sistem olmakla birlikte bu mikrobiyota ve genel sağlık üzerinde oldukça önemli bir geçiş sürecidir. Bu süre zarfında uygunsuz ek gıdalar çocuğunuzda alerjik, bağışıklığı baskılayıcı veya birçok otoimmün (öz bağışıklık) reaksiyonu beraberinde getirebilir.“