MakaleTürkçe-1

Meme Kanseri Hastasının COVID-19 Hakkında Bilmesi Gerekenler

Göğüs ve diğer kanser hastaları tedaviye devam etmenin güvenliği ile ilgili endişelerin üstesinden geldikten sonra pandemide sağlıklı kalma, COVID-19′ dan (koronavirüs) nasıl korunurum, yakalanma riskim nedir, aşı yaptırmalı mıyım?’gibi sorulara cevap arar.

Covid19’dan korunma ile ilgili olarak tıp uzmanlarının önerileri kanser hastaları dahil herkesin yapması gerekendir. Mümkün olduğunca evinizde kalın, hijyenik olmaya çalışın, yüzeyleri silin, düzenli olarak temizlik yapın. En önemlisi ev dışında her yerde maske takın. Elinizi yıkayın, yüzünüze dokunmaktan kaçının, ev dışında maske takın, sosyal mesafeyi koruyun. En fazla merak edilen soruların cevaplarına gelince:

*COVID-19 aşısı meme kanseri tedavisi gören kişiler için etkili mi?

Küçük yan etkilerle birlikte COVID-19 aşılarının yüzde 95’e kadar etkinlik gösterdiği bildirmiştir. Çok basit bir düzeyde COVID-19 aşıları, bağışıklık sistemini harekete geçirmek için vücuda yabancı bir patojen sokarak çalışır. Bağışıklık sistemi karşı koyarken, gelecekte bunu nasıl tekrar yapacağını „hatırlamak“ için T ve B hücrelerini geliştirir. Burada test edilen ve değerlendirilen aşı türleri (mRNA, vektör ve protein alt birimi) hakkında daha fazla bilgi edinilebilir. Kemoterapi, radyasyon gibi kanser tedavileri vücudun bağışıklık sistemini baskılar. Klinik çalışmalardan elde edilen veriler olmadan, aşının bağışıklık sistemini baskılayıcı kanser tedavisi gören hastalar için etkili olup-olmadığı veya bu hastaların benzersiz yan etkilerinin olup-olmayacağı henüz bilinmiyor. Ancak Ulusal kurum ve kuruluşlar kanser hastalarının COVID-19 aşısı olmaya teşvik edilmesi gerektiği yönünde açıklama yaptı.

*COVID-19 aşısı meme kanseri hastaları için güvenli midir?

Şu anki bilgiler önde gelen aşıların kanser hastaları için güvenli olacağını göstermektedir. COVID-19 aşılarda immünosupresif tedavi gören hastalar için ciddi yan etkilere neden olabilecek canlı virüsler kullanmaz. Ülkemizde canlı aşı kullanılmadığı için tedavisi biten hastaların doktorları ile konuşup olması tavsiye edilir.

*COVID-19 aşısı kanser hastalarını korur mu?

Virüsün yayılmasını durdurmak, salgının ulusal sağlık sistemi üzerindeki yükünü hafifleterek hayat kurtarmak öncelikli hedeftir. Bunun yanı sıra toplu aşılama çabası kanser hastalarını ve enfeksiyona karşı savunmasız kişileri (sürü bağışıklığı yoluyla) koruyacaktır.

*Tedavi nedeniyle koronavirüse yakalanma riski yüksek mi?

Göğüs kanseri hastaları için kemoterapi, bağışıklık sistemi için toksik olma eğilimindedir (lösemi gibi diğer kanser türleri için kemoterapi genellikle daha yoğun ve tüm bağışıklık sistemini yok eder). Kemoterapi hastanın bakterilerle savaşma yeteneğini etkilediği için beyaz kan hücresi sayısını artırmak üzere onlara enjeksiyon yapılır.

Tedavi protokolleri immünoterapi içeren kanser hastaları için özel endişeler vardır. İmmünoterapi meme kanseri için yaygın bir tedavi olmasa da bazen üçlü negatif alt tipler için kullanılır. Tedavi akciğerleri etkileyip potansiyel hastaları COVID-19’a karşı daha savunmasız hale getirebilir. Hormon tedavisi gören hastalar kendilerini normal hissetmeyebilir ancak bağışıklık sistemleri çok daha az risk altındadır.

Sonuç olarak: Tedavi gören tüm hastalar virüsün yayılmasını sınırlamak için genel tavsiyelerine uymalıdır. Kemoterapi, immünoterapi gören hastalar daha dikkatli olmalıdır.

*Tedaviyi başarıyla tamamlandığında bağışıklığık sistemi çöker mi?

Meme kanseri tedavisi sonrasında genellikle bağışıklık sistemi zayıflamaz ancak herhangi bir endişe veya altta yatan koşullar hakkında doktor ile konuşulmalıdır.

*Kemoterapi ve radyasyon tedavilerine devam edilmeli mi?

Pandemi sırasında hasta tedavi olma konusunda endişe duyabilir. Ancak hastane ve tedavi merkezleri, hastayı, personeli korumak için ekstra önlemler almıştır. Pandeminin başlangıcından bu yana işler değişti. Genel olarak bir maske takıp, diğer hastalardan sosyal uzaklaşma uygulandığı sürece doktor veya hastaneye gitmek güvenlidir. Kanser tedavisi önemlidir. Çoğunlukla doktorlar tedavileri programa göre tutmaya çalışır. Ancak yine de herhangi bir değişiklik tavsiye edip etmediği konusunda doktora danışılmalıdır.

*Mamogram ve diğer rutin taramalar nasıl yapılmalıdır?

Pandeminin erken dönemlerinde hastane ve tarama tesisleri COVID-19 nedeniyle kapatıldı, çok sayıda kadının rutin mamogramları ertelendi veya iptal edildi. Meme kanseri semptomları gösteren hastalar büyük çaplı bozulmalar yaşamadı. Şimdi ise doktor kabul ettiği takdirde rutin mamogram artık güvenlidir. Tarama tesisleri, mamogramları güvenli hale getirmek için bekleme odası düzenlerini, check-in işlemlerini, temizlik prosedürlerini ve daha fazlasını değiştirdi. Herkes maske takıyorsa COVID-19’a yakalanma riski düşüktür. Hala endişe varsa sabah erken randevu alınabilir. Mamogram iptalinde mümkün olan en kısa sürede yeniden planlama yapılmalıdır.

*Meme kanseri hastalarında hangi COVID-19 semptomlarını aranmalı?

Dikkat edilmesi gereken en önemli koronavirüs semptomları ateş ve nefes darlığıdır. Tedavi gören meme kanseri hastaları her zaman bu semptomlara dikkat etmeli, ilk işarette doktor zaman kaybedilmeden aranmalıdır. Diğer semptomlar: titreme, öksürük, yeni bir tat veya koku kaybı, yorgunluk, kas veya vücut, baş ve boğaz ağrısı, tıkanıklık, mide bulantısı veya kusma, ishal.

*Stres nasıl yönetilmelidir ?

Her zamankinden çok daha fazla stresle yaşıyoruz. Yogadan terapiye kadar yararlı çevrimiçi araç var. İçsel benliği beslemenin yolunu bulmak, hasta ve bakıcıları için önemlidir. Yoga, egzersiz veya sakinleştirdiği bilinen herhangi bir aktivite programla yapılmalıdır. Meditasyonun stresi azalttığı ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği gösterilmiş olsa da bunla ek olarak alınacak önlemler arasında sağlıklı beslenme, alkol alımını azaltma, kaliteli gece uykusu şarttır.

Meme Kanseri Tedavi Sonrası Takip ŞART!

Çoğu kadın meme kanseri tedavisi bittiği için rahatlar fakat süreç sonrasında hastaneden uzak-kontrolsüz kalma hissinden kaynaklı endişe yaşayabilir. Bu aşamada yapılması şart olan; hastanın yakından izlenmesi gerektiği için tüm takip randevularına gitmesidir.

Erken evre meme kanseri tedaviden sonra laboratuar-görüntüleme testleri gerekli değildir. Sadece bazı kadınlarda belirti veya tedavinin yan etkileri aramak için yapılabilir. Her kanser tedavisinin yan etkileri olabilir. Bazıları birkaç gün, hafta hatta tedavi bittikten yıllar sonra bile ortaya çıkmayabilir. Doktor ziyareti; soru sorma, fark edilen herhangi bir değişiklik, sorun veya endişeler hakkında konuşmak için iyi bir zamandır. Bununla birlikte kanserle ilgili ek endişe varsa bir sonraki planlanmış ziyarete kadar beklemek gerekmez zaman kaybetmeden doktor aranmalıdır. Takip aralıkları ilk iki yıl üç ayda bir, iki yıldan itibaren altı ayda bir olmalıdır. Beş yıldan sonra yıllık kontroller devam etmelidir. Takip programı meme kanseri türü-evresi gibi birçok faktöre bağlıdır.

Memeye ait görüntüleme yöntemleri olan mamogram ve meme ultrasonları , radyoterapi bitiminden altı ay sonra istenir. Göğüsü koruyucu ameliyat geçirildiyse (lumpektomi veya kısmi mastektomi) yaklaşık 6-12 ay ve radyasyon tamamlandıktan sonra en azından her yıl bir mamografi çekilmelidir

Mastektomi (göğsün tamamının alınması) durumunda artık o tarafta mamogramlara ihtiyaç duymaz. Ancak yine de tek poz mamogramlarla ara takip protokollerde yerini almaya başlamıştır. Tek göğüs alındığında ise kalan göğüs için yıllık mamogram yaptırılmalıdır.

Kan ve görüntüleme testleri (kemik taraması, göğüs röntgeni gibi) diğer testler izlemin standart bir parçası değildir. Çünkü meme kanseri tedavisi gören kadının daha uzun yaşamasına yardımcı olduğu gösterilmemiştir. Tedavilere bağlı yan etkilerin değerlendirilmesi için vitamin D eksikliğinin takibi ve CA-15-3, CA 27-29 veya CEA gibi kan tümörü belirteçlerinin seviyeleri ölçülebilir.

Bir tümör belirteci seviyesi yüksekse, bu tedavi sonuçlarını izlemek için kullanabilir. Bu seviyeler her kadında yükselmediği için semptomu olmayan kişide kanserin nüksünü izlemek için bu testler her zaman yardımcı olmaz.

Semptom, muayene veya testler kanserin olası nüksünü gösteriyorsa, daha ileri görüntüleme yöntemleri olan CT, PET, MRI ve kemik taraması ve/veya biyopsi gibi görüntüleme testleri yapılabilir.

Hormon ilacı alındığında rahim kanseri riski artabileceği için her yıl pelvik muayene yaptırılmalıdır. Bu risk menopoza girmiş kadınlarda çok yüksektir. Menopoz sonrası vajinal kanama-lekelenme, adet arası kanama-lekelenme veya adetlerde değişiklik gibi olağandışı durum zaman kaybetmeden doktora bildirilmelidir. Çünkü bu rahim kanserinin ilk belirtisi olabilir. Hormon ilacıyla ya da tedavi sonucunda menopoza girildiğinde, kemik sağlığını izlemek için yoğunluk ölçümü düzenli yapılmalıdır.

Prof. Dr. Yasemin Bölükbaşı
Radyasyon Onkolojisi Uzmanı

Ähnliche Artikel

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

Überprüfen Sie auch
Schließen
Schaltfläche "Zurück zum Anfang"