Türkçe-1

Kıyaslama

Hayatta sahip olduklarımız, bizi biz yapan özellikler, ilişkiler yaşamdan zevk almamızı sağlayan önemli etkenlerdendir. Fakat bazı durumlarda, sahip olduklarımızı görmezden gelerek, sahip olmadıklarımıza odaklanır, mutsuz oluruz. Peki, bu özelliğimizi değiştirmek mümkün müdür?

Kişisel Gelişim Uzmanı
Naz Güneş Mayadağ

Hayatta çok farklı insan vardır ve her insanın dünyası eşsizdir. Beğeniler, beklentiler, yetiştiğimiz aile ve topluma göre hepimiz farklı bir dünya algısı oluştururuz. Bugün içinde yaşadığımız teknoloji çağında, sosyal medyanın etkisiyle de bize çok uzak olan ve daha önce deneyimlemediğimiz dünyalara ulaşma imkanına sahibiz. Farklı insanları gözlemleme fırsatı ‘Neden ben de onun gibi değilim?’ kıyaslamasına dönüştüğünde ise hayatı sorgulama ile başarısızlık hissi yoğunlaşır.

Sosyal medyadaki mükemmel bedenler, lüks yaşamlar, eğlenceli arkadaş ortamları, başarılı insanlar karşısında kişi kendine haksızlık etme, küçük görme, başarılarını yok sayma, öz saygısını yitirme duygusuna kapılabilir. Bu adaletsiz duygu hayattan zevk almayı engelleyip, tatmin duygusunu baskılar. Daha ‘rahat’ koşullarda büyümüş, ünlü, aileden zengin biri ya da sporcuyla kıyaslama yapmak yersiz hatta mantıksızdır. Daha adil bakış açısı için kişi öncelikle geçmişine bakmalı; büyüdüğü toplum-aile, ekonomik durum, bilinç ve eğitim seviyesi gibi birçok faktörü göz önüne almalıdır.

Örneğin; fiziksel beden -özellikle gençler arasında- oldukça hassas bir konudur. Hayata bakış açısı fizikselliğe önem vermeyen insan bile, maruz kaldığı dayatmalar karşısında kendini sorgulama, bedeninden memnun olmamaya başlayabilir. Dışarıdan maruz kalınan dayatmalar yerine bakış açısı ve inançlarına göre hareket etmek, kendisine haksızlık yapmamak için en temel yoldur. Önemli, gerçek, doğru gibi kavramların içeriği, kişiden kişiye göre değişkenlik gösterir, asla tek bir cevabı yoktur. Hayatı daha tatminkâr yaşamanın yolu, kendi kavramlarımızın tanımlarını bulmaktır. Bunu başarmak, kendi dünyamızı oluşturmak için atılacak ilk adım olacaktır. ‘Ben hayatta hiçbir şey başaramadım’ diye düşünen kişi, eline kâğıt-kalem alarak, şimdiye kadar üstesinden geldiği zorlukları, edindiği başarıları, kazandığı deneyim ve bilgileri yazdığında, kendine haksızlık ettiğini net bir şekilde görebilir.

Küçük-büyük demeden neşe veren, yüzümüzü güldüren her şeyi yazmak, her sabah bu kâğıda bakıp kendimize ve hayata ‘teşekkür ederek’ güne başlamak çok faydalı bir egzersizdir. Önemini unuttuğumuz güzellikleri fark etme ve güne pozitif başlamamızı sağlar. Bunların hiçbiri ‘aza kanaat etme’ mantığıyla bağlantılı değildir. Aksine, gelişim ve hayatın kalitesine katkı sağlayacak girişimlerdir.

Hayatta değiştirilmesi istenen durum ve konularda ise, kişi kendisine haksızlık etmeden, ihtiyaç duyulan zaman içinde adım adım ilerlediğinde ancak daha adil olacak, öz şefkat duygusunu geliştirecektir.

Hiç kimseyle kıyaslama yapmadan, değerlerimizle yaşamak, mutlu yaşamın anahtarıdır.‘Hayat küçük şeylerden oluşur. Eğer sen seversen büyük olurlar.’ -Osho

Ähnliche Artikel

Überprüfen Sie auch
Schließen
Schaltfläche "Zurück zum Anfang"