Hayatım bir Roman

Merhaba Papatyalar,
Ben Avusturya’ya gelin geldim, bir ailenin ikiz çocuklarından biriyim. İkizimle 9 ayı anne karnında paylaştık, dünyaya geldik. Her anım, her saniyem ikizimle geçti.

İkiz demek farklı bir şey. Aynan, kopyan. İkizi olanlar bilir, canı yansa acısını ben de hissederim, öyle bir can bağı yani.

Liseye kadar birlikte okuduk. Daha sonra ben üniversite kazanıp başka bir şehre gittim. İkizim arada yanıma geliyor dertleşiyorduk. Bir erkek arkadaşı vardı ve evlenmek istiyordu. Yaşımız küçük olduğu için ailemiz de evliliği onaylamadı ve ikizim sevdiği adama kaçtı. Erkek tarafında ufak bir düğün yapmışlar haberimiz bile olmadı.

Bu arada ben de okulumu bitirip Avusturya’da babamın uzaktan akrabası ile evlenip buraya yerleştim. Bu arada ikizimin de evliliği çok iyi gitmiyordu maalesef. Bir de çocukları olmuştu ama ikizim çok mutsuzdu evliliğinde.

Onun o huzursuzluğu beni üzüyordu. Konuşuyorduk telefonda. „Acele ettin“ diyordum. „Mesleğin yok, boşansan ne yapacaksın?“ Telefonda ağlaşıyorduk. Canı mutsuzken ben gülemiyordum. Bir gün pankreas kanseri olduğunu öğrendik.

Yıkıldık..

Geç kalınmıştı. 5 ay içinde canımı kaybettik.

İnanın o toprağın altına ben de girmek istedim. Evlat acısı gibi bir şeydi kardeş acısı. İkizimi, anne karnında paylaştığım kardeşimi, çocukluğumu, her şeyimi kaybettim.

Oğlu o zamanlar 4 yaşındaydı. Eşiyle konuştum, kardeşimin bana vasiyetiydi evladını be-nim büyütmemi, sahip çıkmamı, annelik yapmamı istemişti. Sağ olsun eşi fazla zorluk çıkarmadı. Evlat edinip Avusturya’ya getirdim, okuttum, büyüttüm, çocuklarımın abisi oldu. Beni yeri geldi kendi çocuklarım zorladı ama o hiç zorlamadı. Yavrum okudu bilgisayar mühendisi oldu. Her fırsatta birlikte annesinin mezarına gider hasret gideririz. Bana sarılır kuzum. „Annem de sen gibi kokardı, sen gibi bakardı“ deyip anne hasretini benimle giderir ağlaşırız.

Allah yavrumun yüzünü hep güldürsün inşallah. Yüce Rabbim kimseyi evlatlarından ayırmasın.

Die mobile Version verlassen