ERMENİSTAN- AZERBAYCAN SAVAŞI

Ermenistan-Azerbaycan hattında yaşananları Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran müteakip şekilde değerlendirdi: Prof. Taşkıran, “Azerbaycan 1991-92 yıllarındaki Azerbaycan değil. Ekonomik olarak da değil, askeri olarak da değil, siyasi olarak da değil. Bunu hem Ermenistan hem arkasında onu kullanmak isteyen güçler görmeli” dedi.

Taşkıran, Ermenistan’ın saldırısı sonrası, Azerbaycan’ın topraklarını kurtarmaya yönelik meşru müdafaasını son 4-5 yılın en önemli karşı taarruzu olarak değerlendirdi.

Doktora tezi, “Tarihi Akış İçinde Karabağ Meselesi ve Türkiye’nin Karabağ Politikası” olan Taşkıran, yaptığı değerlendirmede, “Azerbaycan 1991-92 yıllarındaki Azerbaycan değil. Ekonomik olarak da değil, askeri olarak da değil, siyasi olarak da değil. Bunu hem Ermenistan hem arkasında onu kullanmak isteyen güçler görmeli” ifadelerini kullandı.

“SON 4-5 YILIN EN ÖNEMLİ KARŞI TAARRUZU”

Taşkıran şöyle konuştu:

“Bölgede bazı güçler tarafından maşa olarak kullanılmaya çalışılan ve kışkırtılan Ermenistan’ın saldırısı sonrası Azerbaycan’ın (harekatını) 25- 30 yıldır Ermeni işgali altında tutulan başta Dağlık Karabağ ve diğer topraklarını kurtarmaya yönelik haklı bir meşru müdafaa ve son 4-5 yılın en önemli karşı taarruzu olarak değerlendiriyorum. Azerbaycan 1991-92 yıllarındaki Azerbaycan değil. Ekonomik olarak da değil, askeri olarak da değil, siyasi olarak da değil. Bunu hem Ermenistan hem arkasında onu kullanmak isteyen güçler görmeli. Daha önceki çatışmalar bence daha dar cepheli ve daha hafif silahlarla olan çarpışmalardı. Ama bu karşı taarruz, görünüşe göre daha planlı ve daha organize. Düşünün daha askeri karşı taaruzun 1. gününde uzun yıllardır Ermenistan ve Ermenilerin işgalinde olan 7 yerleşim yeri işgalden kurtarılıyor. Bu çok önemli siyasi ve askeri bir gelişmedir. Bence çözüm çabalarının yoğunlaşmasına da, çözüm bulunması kararlılığına da katkı yapacaktır. Elbette önümüzdeki gelişmelere de bağlı.”

“MİNSK, BÜTÜN ÇABALARINI ÇÖZÜMSÜZLÜK ÜZERİNE KURMUŞ”

MİNSK Grubu’nun yıllardır devam eden Ermenistan-Azerbaycan çatışması karşısında kalıcı bir çözüm getiremediğine ifade eden Taşkıran, “Bu arada meselenin Kafkasya boyutunu, Suriye boyutunu, Libya boyutunu da Ermenileri destekleyenler açısından dikkate almıyor değilim. Bütün bunlara rağmen Azerbaycan silahlı kuvvetlerinin karşı taarruzunun bölgede sorunun çözümüne katkı sağlayacağı kanaatindeyim. Elbette çözüm barış ve diplomasidir. Ama barış ve diplomasi yolunu açmak üzere görevli olan MİNSK Grubu eş başkanları 30 yıldır bütün çabalarını çözümsüzlük üzerine kurmuşlardır. Bunun böyle gitmeyeceğini görmeliler diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

“HEM AVRUPA DEVLETLERİ HEM DE BÖLGE ÜLKELER ZARAR GÖRÜRLER”

Petrol kaynakları ve doğalgaz boru hattından dolayı stratejik öneme sahip bir bölge olan Dağlık Karabağ’da yaşanan savaşın enerji dengelerinde değişim yaratacak boyuta ulaşamayacağını belirten Taşkıran, “Çünkü bundan hem Avrupa devletleri hem de bölge ülkeleri çıkar olarak zarar görürler. Bu yüzden de Azerbaycan’a destek vermeseler de açıkça Ermenileri de desteklemezler. Daha çok biraz ‘bekle- gör‘ politikası izlerler. Bu ve bundan önce yaşanan Temmuz ayındaki Tovuz saldırıları Rusya’nın bu anlamda hem Türkiye hem de Azerbaycan için bir ikazı gibi değerlendirilebilirse de, bu meselede hem Azerbaycan’ın hem Türkiye’nin işbirliği ve kararlılığı olayların daha ileri boyutlara gitmesine izin vermeyebilir. Ama dediğim gibi, gelişmeleri biraz beklememiz lazım” diye konuştu.

“RUSYA TÜRKİYE’Yİ DE HESABA KATMAK ZORUNDA”

Bu meselenin önemli bir boyutunun da Rusya –Türkiye ilişkileri olduğunu belirten Taşkıran şöyle devam etti:

“Malum bu ilişkiler yanlış adımlar ve büyük güçleri birbirlerine karşı kullanma politikaları sonucu günümüzde hem Suriye’de, hem Libya’da kötü durumda. Hatta birbirleriyle karşı karşıya gelmiş vaziyette. Rusya’nın Ermenistan ile olan askeri yakınlığı, işbirliği onu Ermeni yanlısı bir politika izlemeye itiyor. Böylece de Azerbaycan’ı da baskı altında tutuyor. Türkiye’nin devlet ve halkı ile topyekun Azerbaycan’ın yanında olması ve bunu en üst seviyeden açıklaması Azerbaycan üzerindeki baskıyı azaltacaktır. Azaltmıştır bile diyebiliriz. Rusya artık doğrudan Ermenistan’ı destekleyen bir politika içinde zor olur. Artık Türkiye’yi de hesaba katmak zorunda, Azerbaycan’ı da. İkisini de karşısına alarak bir politika izlemesi akılcı olmaz. Amaç biraz da Kafkasya’da Türkiye’yi meşgul etmek ve ona bir mesaj vermek olarak da gözüküyor. Tovuz saldırıları sonrası Türkiye –Azerbaycan ortak askeri tatbikatları ve askeri olarak gerçekleşen yakınlaşmanın Rusya’yı rahatsız ettiği kesin.”

“BUNUN KARŞILIĞINI GÖRMELİ”

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan uluslararası kamuoyuna seslenerek, “Türkiye’yi Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki gerilime dahil etmeyin” sözlerini değerlendiren Taşkıran, “Bu çaba oldum olası Ermeni yanlısı bir politika içinde olan Batı ülkelerine, özellikle de MİNSK Grubu eş başkanları olan ABD, Rusya ve Fransa’ya ‘çatışmayı durdurun‘ çağrısıdır bence. Ayrıca Ermenistan kendi saldırganlığını gizleyerek batı kamu oyundaki Türk ve Türkiye algısını harekete geçirip mazlum ve saldırıya uğramış devlet imajı peşinde. Bölgede haksızlığa uğrayan, toprakları işgal edilen, 30 yıldır toprakları işgal altında olan ve çözüm için adeta hiçbir adım da atılmayan ve bunun mağduriyetini yaşayan bir Azerbaycan var. Son saldırıyı da gerçekleştiren o. Bunun karşılığını görmeli. Uluslararası hukuk açısından Azerbaycan’ın haklılığı ortada. Fiili bir işgal var. Ortada BM’in 822, 853, 874 ve 884 numaralı kararları var. Ermenistan bunlara uymalı” dedi.

“BİR YIKIM OLURSA HERKES BU YIKINTININ ALTINDA KALIR”

Taşkıran şöyle devam etti: “Ayrıca Türkiye’yi bu olaya dahil eden Avrupa ülkeleri değildir. Tarihimizdir, coğrafyamızdır, milli çıkarlarımızdır, kardeşlik duygularımızdır. Dolaysıyla bu meseleden Türkiye’yi ayırabilecek ya da bu meseleye Türkiye’yi dahil ettirmeyecek hiçbir Avrupa ülkesi olamaz. Bölgede yıkım olabilir elbette. Zira savaş bir yıkımdır. Ama böyle bir yıkım olursa herkes bu yıkıntının altında kalır. Yıkıntı olmaması için Ermenistan çözüme yanaşmalı ve işgal ettiği bütün Azerbaycan topraklarını geri vermelidir“

Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi

Die mobile Version verlassen