“Enfeksiyonlar kurdeşene neden olabilir”

Kurdeşenin bulaşıcı olmadığını ancak hastanın hayat kalitesini ciddi oranda düşürdüğünü belirten Doç. Dr. Filiz Topaloğlu Demir “Toplumun yüzde 20’si hayatlarının herhangi bir döneminde ürtiker atağı geçirmektedir. Akut ürtikerin en sık nedenleri arasında özellikle nezle, grip gibi akut üst solunum yolu enfeksiyonları, çeşitli ilaçlar ve gıdalar yer alır. Dil ve boğaz şişliği gibi hayatı tehdit eden bulgular olması durumunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır” dedi.

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Filiz Topaloğlu Demir, toplumda her 100 kişiden 20’sinin halk arasında kurdeşen olarak bilinen ürtiker hastalığını geçirdiğini belirterek ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Topaloğlu Demir, “Ürtiker deride geçici olarak ortaya çıkan, kaşıntılı kızarıklıklar ve kabarıklar ile seyreden yangısal bir hastalıktır. Kızarıklık ve kabarıklar, genellikle 24 saat içinde iz bırakmadan kaybolur fakat vücudun farklı bölgelerinde benzer bulgular çıkmaya devam eder. Anjioödem ise göz kapaklarında, dudaklarda, avuç içi veya ayak tabanlarında ortaya çıkan, gerilemesi genellikle 24 saatten daha uzun süren şişliklerdir. Ağız içi ve yemek borusunda da bulgular ortaya çıkabileceği için nefes darlığı ve yutma güçlüğü gibi şikayetlere neden olabilir. Tek başına bulunabildiği gibi ürtiker ile birlikte de görülebilir” dedi.

“6 haftadan uzun sürüyorsa kronikleşmiştir”

Ürtikerin bulaşıcı bir hastalık olmadığına dikkati çeken Doç. Dr. Topaloğlu Demir, şöyle devam etti: “Ürtiker bulaşıcı bir hastalık değildir fakat etkilenen kişinin yaşam kalitesinde, okul veya iş performansında belirgin düşmeye neden olan önemli bir hastalıktır. Toplumun yüzde 20’si hayatlarının herhangi bir döneminde ürtiker atağı geçirmektedir. Altı haftadan daha kısa sürede kaybolan formuna akut ürtiker, altı hafta veya daha uzun süre devam eden formuna ise kronik ürtiker denir. Kronik ürtiker de kendi içinde kronik spontan ürtiker ve soğuk, sıcak, egzersiz, basınç gibi fiziksel faktörler ile tetiklenen fiziksel ürtikerlerin de içinde yer aldığı kronik indüklenebilir ürtiker olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Fiziksel ürtikerin de semptomatik dermografizm, soğuk ve sıcak ürtiker, solar ürtiker, gecikmiş basınç ürtikeri gibi çeşitli alt tipleri vardır. Dermografizm ise kaşıma sonrası, kaşıntı alanına uygun şekilde görülen çizgisel kızarıklık ve şişliklerdir. Soğuk ürtikeri de karlı, rüzgarlı hava, soğuk bir denizde yüzmek gibi soğuğa maruziyet ile tetiklenen çeşididir. Solar ürtiker güneş ile tetiklenir. Gecikmiş basınç ürtikeri ise kıyafet lastiklerinin sıktığı alanlar, el ve ayak tabanları gibi uzun süreli basınca kalan alanlarda ortaya çıkar. Kolinerjik ürtiker terlemeye neden olan egzersiz, sıcak banyo, emosyonel stres gibi durumlarda dakikalar içinde ortaya çıkan milimetrik kızarıklıklar şeklinde görülen kronik indüklenebilir ürtiker tipidir. Akuajenik ürtiker de suyla temas ile tetiklenen kronik indüklenebilirdir. Kontakt (temas) ürtiker gıdalar, gıda katkı maddeleri, lateks, kedi ve köpek salyası gibi bazı maddelerin deriye teması sonrası ortaya çıkan kronik indüklenebilir ürtiker tipidir. Bu ürtiker formları tek başına bulunabileceği gibi aynı hastada birden fazla ürtiker formu birlikte de görülebilir.”

“Dil ve boğaz şişmesine dikkat”

Doç. Dr. Filiz Topaloğlu Demir, değerlendirmelerini şu şekilde sürdürdü: “Akut ürtikerin en sık nedenleri arasında enfeksiyonlar (özellikle nezle, grip gibi akut üst solunum yolu enfeksiyonları), ilaçlar (ağrı kesiciler, kas gevşeticiler, antibiyotikler başta olmak üzere her türlü ilaç) ve gıdalar yer alır. Ayrıca bazı tansiyon ilaçları (ACE inhibitörleri) anjioödeme neden olabilir. Tedavi kapsamında ise hekim gözetiminde verilen antihistaminikler ile birçok hastada kaşıntı, kızarıklık, kabarıklık gibi bulgular kontrol altına alınabilir. Antihistaminiklerden fayda görmeyen hastalarda alerjenlere duyarlılığı azaltmak için tasarlanmış farklı ilaçlar kullanılmaktadır. Kronik indüklenebilir ürtiker tiplerinde tetikleyicilerinden uzak durmak tedavide ilk yapılacak iştir. Dil ve boğaz şişliği gibi hayatı tehdit eden bulgular olması durumunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.”

Die mobile Version verlassen