Eğitimci Koç: ’’Eğitimde milli servet heba oluyor’’
Bütün dünya iki yıldır Covid salgını ve salgının getirdiği yıkımlar ve problemlerle uğraşmaya devam ediyor. Salgınla beraber eğitim/öğretim kurumlarında uygulanan eylem planları ve yaptırımlar, sadece öğrenciler için değil toplumun bütün kesimlerinde faydadan ziyade büyük sıkıntılar bırakarak tarihteki yerini aldı.
ÖZKURBİR Yüksek İstişare Kurulu Başkanı, Eğitimci, Sosyolog Hami Koç, özel okullarda şu an itibari ile resmi kontenjana bakıldığında 1 buçuk milyon öğrencilik bir boşluk bulunduğunu belirterek, ’’Yani özel okulların derslikleri şu an itibari ile yarısı boştur. bir buçuk milyon öğrenci gelişmiş ülke standartlarında eğitim alabilecekken, maalesef tedbir almadığımız/alamadığımız için bu imkândan öğrencilerimizi ve toplumumuzu mahrum bırakıyoruz’’ dedi.
Hami Koç, konuyla ilgili Artı Eğitim Dergisi’nde yayınlanan makalesinde şunları kaydetti:
’’Geçtiğimiz yılın Eylül ayından itibaren Millî Eğitim Bakanlığımız net ve iradeli duruşuyla yüze eğitimin yapılmasında taviz verilmedi ve hiç ara verilmeden bütün eğitim-öğretim kurumları öğrencilerine kapılarını açık tuttu.
Geçtiğimiz aylarda zaman zaman yüz yüze eğitime ara verilmesi, hibrit eğitim uygulaması gibi teklifler, konuşmalar, düşünceler kamuoyunda konuşuldu… Bu sütundan yazılarımı takip edenler çok iyi bilir ki, sürecin başından itibaren ilk aylarda mutlak surette birçok sınıf seviyesinde hiç ara verilmeden yüzü yüze eğitim yapılmasının önemini defaatle yazdım. Televizyon ve radyo programlarında, konferanslarda ve söyleşilerimde de ifade ettim.
Şu an eğitim kurumları, pandemi sürecinde psikolojik ve ruhi ve sıkıntılarla karşı karşıya kalan, ders çalışma alışkanlıklarını kısmen de olsa kaybeden, elektronik cihazlara daha bağımlı hale gelen öğrencilerin, hatta bunların ebeveynlerinin tekrar normal hale getirilmesi için çalışma yapmaktadırlar. Okullarıyla kurslarıyla özel öğretim kurumlarının yetkin ve yetişkin kadrolarıyla çok başarılı olduğunu söylemem, kesinlikle mübalağa değildir. Bakanımızın da ifade ettiği gibi “ Yüz yüze eğitim ülkemiz için milli güvenlik meselesidir”. Çok mecbur kalınmadıkça asla hibrit eğitime bile geçilmemelidir. Geçtiğimiz iki yıl göstermiştir ki, Türkiye bu konuda eğitim ordusuyla ve tedarikçileri ile azami derecede her türlü tedbiri alacak kabiliyete sahiptir.
Hep ifade ettim, akran eğitimi okulların her alanında ekran eğitimine tercih edilmelidir. Okullar, her çeşit özel kurslar herşeyi ile, heryerden, her açıdan daha güvenlidir’’.
3’lü tedbir
Salgın döneminin üç önemli tedbir ayağı olduğunun altını çizen Koç, ’’Hijyen, maske, mesafe. Şu bir gerçek ki bizim kültürümüzde temizliğin önemi ibadetlerden önce yer almıştır. “Temizlik imanın yarısıdır” diyen bir inanç ve kültüre sahibiz. Toplumumuzun temizlik konusunda kültür ve değerlerimizden aldığı bilgi ve ilham, tam karşılığını görmektedir. Maske konusu ise sıkıntılı bir husustur. Maalesef geçtiğimiz iki yılda kullanılan yer ve mekanlar ile sürekli maske takma konusunda pek doğru olmayan uygulamalar yapılmıştır. Hele açık alanlarda, kalabalık olmayan yerlerde hiç gereksiz olarak maske takmanın zorunluluğun hiç izahı yok.. Çok şükür ki geçtiğimiz günlerde bu yanlışlardan oldukça vazgeçilmiştir. Mesafe konusu ise toplum olarak herhangi bir salgında hiçbir zaman unutmayacağımız, terk etmeyeceğimiz çok önemli tedbirlerdendir. Gerek okullarımızda gerekse her alanda elimizden geldiği kadar salgın tehlikesinin çok azalması veya bitimine kadar bu hususlara dikkat etmek mecburiyetindeyiz’’ dedi.
Milli servetin heba olması
Özel okullarda şu an itibari ile resmi kontenjana bakıldığında 1 buçuk milyon öğrencilik bir boşluk bulunduğunu belirten Koç, ’’Özel okulların derslikleri şu an itibari ile yarısı boştur. En son bu ay yaptığımız toplantılarda net bir şekilde ifade ettiğim gibi; özel öğretim kurumlarında (ki kursları saymıyorum), bir buçuk milyon öğrenci gelişmiş ülke standartlarında eğitim alabilecekken, maalesef tedbir almadığımız/alamadığımız için bu imkândan öğrencilerimizi ve toplumumuzu mahrum bırakıyoruz. Bunun dışında yaptığımız teklifler ve yeni fikirler çerçevesinde, şayet bu dersliklere kalabalık sınıfları olan resmi okullardan öğrenci geçişi sağlanabilirse, şu anda işsiz olan ve görev bekleyen öğretmenlerden yaklaşık olarak 150 bin’in üzerinde öğretmenin özel kurumlarda istihdamı söz konusudur. Şayet bu gerçek görülüp gerekli tedbirler alınır ve resmi okullardaki 1 buçuk milyon öğrencinin özel okullara (ki okullar şu anda derslikleri ile hazırdır) geçmesi sağlanırsa:
Hükümetin 8-10 yılda atayacağı öğretmen sayısı 1-2 yılda otomatikman özel kurumlarda göreve başlayacaktır.
Resmî kurumlardan özel okullara öğrenci geçişi sağlanarak, resmi okullardaki kalabalık dersliklerin de ideal sayıya getirilmesi veya yaklaştırılması sağlanacaktır.
Daha da önemlisi 1,5 milyon öğrencimizin, her açıdan donanımlı okullarda, iyi yetişmiş öğretmenlerle ideal sınıf sayılarıyla eğitim ve öğretim hizmetinin alması sağlanacaktır’ ifadelerine yer verdi.
Koç, şunları kaydetti: ’’Unutulmamalıdır ki dünyanın 15-20 yıldır eğitim kalitesini konuştuğu iki ülke olan Finlandiya ve Singapur’un üniversite öncesi eğitim kurumlarının toplam öğrenci sayısı, bizim en iyi şartlarda hizmet almasını teklif ettiğimiz öğrencilerimizin neredeyse yarısının altındadır. Özel okullarımız şu anda binaları ile, eğitime destek birimleriyle/donanımlarıyla eğitime hazır haldedir. İmkanlar oluşturulduğunda diğer ihtiyaçları da hareket kabiliyeti güçlü olan kurucuları tarafından çok kısa sürede karşılanıp, öğrencilerimizin hizmetine sunulacaktır.
Yetkililerce malum olan bu gerçek artık dikkate alınıp uygulanarak, yüz binlerce öğrencimize, daha doğrusu böylece aydınlık geleceğimize çok önemli olan katkının yapılmasını ısrarla ve sabırla bekliyoruz.
Diğer STK temsilcilerimizle beraber, bu teklifimizin alt yapısının oluşturulması ve uygulanması konusunda, her türlü fikri destek ve gayretimizi ortaya koyacağımızı da ayrıca belirtmek istiyorum’’.