Kardiyoloji Uzmanı Dr. Özgür Öz, kalp damar hastalıklarında gerekli tedbirlerin alınması sayesinde, erken teşhis ve tedaviler ile kalp krizi riskinin yüzde 80 oranında önlenebileceğini söyledi.
KTO Karatay Üniversitesi Medicana Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Uzman Dr. Özgür Öz, erken teşhis ve tedavilerin kalp krizi riskini önemli ölçüde önleyebileceğini ifade etti. Gerekli tedbirlerin alınması durumunda yüzde 80 seviyesine kadar kalp krizi riskinin önlenebileceğini kaydeden Uzman Dr. Özgür Öz, “Kalp ve damar hastalıkları gerek toplumda görülme sıklığı gerekse sonuçları açısından dikkatle takip edilmesi gereken önemli sağlık sorunlarıdır. İnsanoğlunun yaklaşık yarısının ölümünden sorumludur ve vakalarının yarısında var olan hastalık ani ölüm öncesi hiç bir belirti göstermeyebilir. Yine hastalığın oluşturduğu fonksiyon kayıp fiziksel, psikolojik ve sosyolojik sorunlara yol açabilir” diye konuştu.
Dr. Özgür Öz, “Gerek hastalığı oluşturan gerekse hastalığın ilerlemesine neden olan durumlar vardır ki kalp ve damar hastalığı risk faktörleri olarak karşımıza çıkar. Bunlar; ailesel yatkınlık, ileri yaş, hipertansiyon, şeker hastalığı, şişmanlık, yağ metabolizması bozuklukları, dengesiz beslenme, hareketsizlik, sigara kullanımı ve anksiyete, depresyon gibi psikolojik bozukluklardır. Kişi kalp hastası olmasa bile kendisindeki kalp damar hastalığı için risk yoğunluğunu bilmeli ve gerekli tedbirleri almalıdır. Kalp damar hastalığı olmayanlar için bu risk faktörlerinin tespit ve tedavisi birincil koruma, hastalık ortaya çıkanlar için hastalığın tekrarlamaması ve ilerlememesi için yapılan müdahaleler ikincil koruma olarak nitelendirilir” şeklinde konuştu.
“Soğuk havalarda kalbinizi koruyun”
Soğuk hava kas spazmlarına (kasılmalarına) dolayısı ile kalp damar darlıklarının ilerlemesine, göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi belirtilerin artmasına ve kişinin fonksiyonel kapasitesinde azalmaya neden olduğunu vurgulayan Dr. Özgür Öz , “Yine soğuk hava kanın pıhtılaşmaya olan yatkınlığını artırdığından özellikle kalp damar hastalığı olanlarda pıhtı oluşumu ile damarın tıkanması ve sonucunda kalp krizi ya da inme ihtimalini artırmaktadır’’ dedi.
Soğuk havalara sık ve uzun süreli maruz kalınan zamanın daha çok kış mevsimi olduğunu aktaran Dr. Öz, “Bu süreçte gecelerin uzun, gündüzlerin kısa olması yaşam tarzını da etkilemektedir. Günlerin kısa olması ve soğuk hava günlük fiziksel aktivitenin azalmasına, geceleri uzun olması besin tüketiminin artmasına, havaların daha karanlık seyretmesi depresyon gibi psikolojik bozukluklara yol açabilmektedir. Tüm bunlar soğuk havaya ek kalp için ek yükler getirmektedir. Yine kış mevsiminde özellikle gribal enfeksiyonlar kalp yükünü artırabilmekte kalp yetmezliğinin şiddetlenmesine ve kalp krizi riskinin artışına neden olabilmektedir’’ diye açıklamada bulundu.
Kalp krizi riskinin de azaltılabileceğine dikkat çeken Dr. Özgür Öz , “Soğuklara karşı gerekli tedbirlerin alınması, mevsim şartlarına uyum, doğru yaşam tarzının uygulanması, risk faktörü varlığının tespiti ve gerekli ise tedavilerinin düzenlenmesi için sağlık kontrollerinin yapılması alınabilecek önlemlerdir’’ diye sözlerini tamamladı.