Doğum kontrol haplarından gelen kanser tehlikesi

Kadınlarda genellikle iyi huylu olarak görülen karaciğer tümörünün başlıca nedeni olarak doğum kontrol haplarının gösterildiğini ifade eden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ender Özer, bu konuda önemli bulguların olduğunu aktardı.

Kimyasal maddeler, alkol, sigara, Hepatit B ve Hepatit C virüsleri gibi etkenler karaciğer kanserinin başlıca nedenleri arasında gösteriliyor. Ayrıca bu kanser türü sirozlu hastalarda da gelişebiliyor. İyi ve kötü huylu olarak nitelendirilen bu tümör çeşidinin yerleşim yerine, sayısına ve büyüklüğüne bağlı olarak tedavi yöntemlerinin değişiklik gösterdiğini aktaran Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ender Özer, genellikle erken teşhisle birlikte cerrahi müdahale gerekmeksizin tedavi uygulayabildiklerini söyledi.

İyi huylu tümörlerin daha çok kadın hastalarda görüldüğünü aktaran Beykent Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ender Özer, Kadınlarda görülen karaciğer tümörlerine doğum kontrol haplarının neden gösterildiğini belirterek, “Kesin verilerle kanıtlanmadı ancak bu konuda oldukça bulgu var. Bunun haricinde bazı genetik yatkınlıklar da neden olabiliyor. Kötü huylu tümörlere ise genelde hepatit virüsleri neden oluyor. Kullanılan kimyasal maddeler, alkol tüketimi ve buna bağlı siroz gelişimi hepatit kanserlerde önemli rol oynuyor” ifadelerinde bulundu.

Sık görülen belirtiler

Karaciğer tümörlerinin erken evrede belirti vermeyebileceğini aktaran Ender Özer, “Karaciğer tümörleri karaciğer içerisinde yer kaplayan kitle lezyonlarıdır. Bu kitleler iyi huylu veya kötü huylu olabiliyor. Genelde çapına, karaciğerdeki yerleşim yerine göre farklı bulgular verebiliyor. Ancak sıklıkla karşımıza çıkan bulgular; hastada iştahsızlık, karın ağrısı, kilo kaybı, sarılık ve sarılık miktarı artarsa idrarda sararma, ciltte kızarıklık, kaşıntı gibi semptomlarla karşımıza çıkabiliyor. Bu şikayetleri bulunanların genel dahiliye ya da genel cerrahi bölümlerine başvurmaları gerekir” diye konuştu.

“Görüntüleme yöntemleriyle ileri tanı yapılabiliyor”

Tanı ve teşhiste görüntüleme yöntemlerinin oldukça iyi sonuçlar verdiğini aktaran Özer, “Tanı ve teşhis aşamasında ilk olarak hastanın öyküsünü dinliyoruz. Şikayetler doğrultusunda bazı görüntüleme ve laboratuvar yöntemlerini uyguluyoruz. En basit görüntüleme olan ultrasonografi ile karaciğerde herhangi bir patoloji olup, olmadığı ortaya konulabiliyor. Eğer karaciğerle alakalı bir şüphe varsa ilaçlı emar (MR) ve tomografi gibi görüntüleme yöntemleriyle ileri tanı yapılabiliyor” şeklinde konuştu.

“Birçok tümör çeşidinde cerrahi tedavi gerekmiyor”

Erken tanının uygulanacak tedavide önemli, olduğunu kaydeden Özer, “Karaciğer tümörü genel olarak kanser vakaları içerisinde erkeklerde 5. sıralarda. Diğer tümörlere oranla çok yaygın değil. Ancak kesinlikle ihmal edilmemesi gereken tümörler. Çünkü çok agresif seyredebiliyor. Bir an önce tanısının konulup, uygun tedavinin yapılması gerekiyor. Mümkün olduğunca hastalığın başlangıcında tanısının yapılıp tedavinin başlaması gerekiyor. Tümörü ne kadar geç fark edersek karaciğer içerisinde kapladığı alan o kadar büyüyecektir. Bazen sadece tümörün çıkarılmasıyla hastayı kurtaramayabiliyoruz. Geç kalındığında hastaya karaciğer naklinin yapılması gerekebiliyor” dedi.

“Hastanın karnı açılmadan tümör yakılıyor”

İyi huylu tümörlerde cerrahi işlem gerekmediğini de belirten Özer, “Cerrahi işlemin yapılması tümörün büyüklüğüne, yerleşim yerine ve sayısına bağlı. Eğer tümör büyük ve safra yollarına yakınsa müdahale etmek gerekir. Ufak tümörlerde uygulanan radyofrekans ablasyonu gibi yöntemler de var. Bu yöntemle hastanın karnı açılmadan tümör yakılıyor. Tedavi yapılmadan önce hastayı değerlendiriyoruz. Tümörün durumuna göre tedavi yöntemlerimizi belirliyoruz” dedi.

Die mobile Version verlassen