Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Sızmaz, diyabetik retinopatinin görme yetisini kaybettirdiğini belirterek, “Henüz diyabet tanısı almadığı halde, bizim diyabetik retinopati tespit ettiğimiz hastalar var. Ne yazık ki tanıda gecikmiş hastalarımız olabiliyor ve biz bunu gözden yakalayabiliyoruz. Yılda en az bir kez göz muayenesi çok önemli” dedi.
Diyabet nedeniyle vücutta birçok sistemde bozulma meydana geliyor. Diyabete bağlı körlüğün nedeni ise diyabetik retinopati. Tedavi edilmeyen diyabetik retinopati nedeniyle de birçok hasta görme yetisini kaybediyor.
Acıbadem Adana Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Sızmaz, tip 1 ve tip 2 diyabet hastalarının farklılık gösterdiğini belirterek, “Bu komplikasyon bütün diyabet hastalarında hastalığın tanısından belli bir dönem sonra meydana geliyor. Tip 1 ve tip 2 diyabet hastalarında farklar var. Tip 1 diyabet hastalarında tanıdan daha uzunca bir süre sonra görüyoruz ama tip 2 diyabet hastalarında tanıdan ortalama 10 yıl sonra diyabetik retinopati dediğimiz rahatsızlıkla karşılaşıyoruz. Tip 1 diyabet hastalarında daha şiddetli seyrederken bulgular tip 2 diyabet hastalarında biraz daha iyi seyrediyor” diye konuştu.
“Yılda en az bir kez muayene gerekli”
Tedavinin öneminde bahseden Prof. Dr. Sızmaz, “Bu rahatsızlık tedavisiz kalırsa ne yazık ki körlükle sonlanıyor. Burada bahsettiğimiz az görme değil, belli bir süre sonra göz tansiyonu yükselmesi veya katarakt gibi komplikasyonların da eklenmesiyle birlikte kalıcı görme kaybı gelişiyor. Bizim burada hastalara ilk önerimiz düzenli göz kontrollerinin yapılması. Hastaların mutlaka düzenli göz kontrolü olmaları gerekiyor. Hiçbir rahatsızlık yokken en geç yılda 1 muayene edilmeleri lazım. Diyabetik retinopati ortaya çıkmadan bile en geç yılda 1 bu hastaların görülmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“Göz kontrolleri çok önemli”
Hastalığın ilerlemesiyle birlikte vitrektomi ameliyatı yapılması gerektiğini aktaran Prof. Dr. Sızmaz, daha sonra şunları söyledi:
“Bu hastaların iyi bir dahiliye hatta tercihen endokrinoloji kontrolü altında olmaları gerekiyor. Hastaların ilk başta dahili kontrolde olması bizim için yeterli oluyor. Tabloya görme noktasında ödem eklendiği zaman o zaman göz içi iğneler devreye giriyor. Hastanın gözüne iğne yapılacağı zaman çok korkuyorlar; ancak bu aslında bizim hastalara çok sıklıkla uyguladığımız bir tedavi yöntemi. Bazı durumlarda ayda bir iğne yapmak gerekiyor. Bizim bütün kontrollerimize rağmen daha kötüye giden tablolarda vitrektomi ameliyatı olmaları gerekiyor. Burada en önemli şey işi vitrektomiye bırakmadan hastanın göz kontrollerinin yapılmış olması.”
“Tanıda gecikince gözden yakalıyoruz”
Rutin göz muayenesinin öneminden de bahseden Prof. Dr. Sızmaz, “Rutin muayenede diyabetik retinopatisini tespit ettiğimiz çok sayıda hasta oluyor. Hatta bizim kendisinin diyabet tanısı olmadan bizim diyabetik retinopatiyi tespit ettiğimiz hastalar var. Ne yazık ki tanıda gecikmiş hastalarımız olabiliyor ve biz bunu gözden yakılıyoruz” dedi.