Bildiğimiz gibi Corona virüsü Çin’in Wuhan kentinden başlayıp 2020 yılının ilk aylarından itibaren tüm dünyayı etkisine aldı.
Bu süreçten etkilenen bir çok sektörün arasında maalesef ki eğitim sektörü de vardı. Bir çok ülkede yüz yüze eğitime ara verildi ve eğitim dijital ortama taşındı. Bu durumun beraberinde getirdiği değişiklikler öğrencileri olduğu kadar biz velileri de etkiledi. Bizdeki en büyük etkisi belki de eğitimdeki aksamaların getirebileceği riskler ve çocuklarımızın geleceği için duyduğumuz endişe oldu. Bununla birlikte çocuklarımızın uzaktan eğitim süreci boyunca evde olmaları, zaman yönetimini bizlerin yapıyor oluşu çocukların eğitim sürecine bizleri fazlasıyla dahil etti. Eğitim sürecinde rollerimiz arttığı için tabi olarak daha önce karşı karşıya gelmediğimiz bu durumu yönetirken kaydı duyduk.
Nihayet araya giren yaz tatili bizlere bir nebze nefes aldırmış olsa da önümüzdeki günlerde eğitim süreci yeniden başlıyor. Yeni öğretim yılında uzaktan eğitimin sürüp sürmeyeceği konusunda henüz net bilgimiz yok ancak yine de hazırlıklı olmamız gerektiği konusunda haberler mevcut. İçerisine girilecek olası yeni bir uzaktan eğitim süreci için ise sizlere bazı tavsiyelerim olacak.
Eğitim sürecine aktif olarak dahil olduğumuz ve zaman yönetimini elimize aldığımız için duyduğumuz kaygı; normal seviyede tutabildiğimiz ve çocuklara yansıtmadığımız sürece normaldir. Ancak kaygının normal seviyenin üzerinde yaşanması; aile içerisindeki iletişimi, çocuklarımıza sağladığımız desteği ve onların öğrenme motivasyonlarını olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle yetkili mercileri takip ederek bilinçli hareket etmemiz hem kendimizin hem de çocuklarımızın kaygılarını normal seviyeye indirecektir. Ben de bu sürecin zorluklarını birebir yaşamış bir veli olarak özellikle Avrupa’ya aile birleşimi ile gelmiş ve eşi çalıştığı için bu süreçle daha ağır yüzleşmek durumunda kalan, üstelik yaşadığı ülkenin diline akademik seviyede hakim olmayan kadınlarımız için ne kadar zor olduğunu çok iyi biliyorum. Aynı şekilde akran etkileşimi olmadan dijital eğitime ayak uydurmaya çalışan çocuklarımız da bu süreçten psikolojik olarak fazlasıyla etkilendiler. Enerjilerini harcayacakları alanlar daraldı ve sosyal yaşamdan uzakta kaldılar.
Bu sürece öğrenmeye açık olarak, gerekli bilgi ve becerileri edinmek için aktif olarak katılmalıyız. Çocuklarımızı gerçek dışı bilgilerden, korkmalarına neden olabilecek mesaj, görüntü ve haberlerden uzak tutmalıyız. Özellikle daha ileri yaşlardaki çocuklarımızla sürekli iletişimde bulunmalı ve yanlış bildiklerini düzeltmeliyiz. Belli aktivitelerle çocuklarımızın sosyal ihtiyaçlarını karşılamalı, ev içerisinde olumlu bir atmosfer yaratmalıyız. Çocuklarımızın bu süreçte yaşayacağı olası akademik, psikolojik ve sosyal sorunları gözlemleyerek öğretmenleri ile paylaşmalıyız ve öğretmenlerle aramızdaki iletişimi mümkün olduğunca aktif tutmalıyız.
Unutmayalım ki beynimiz yaşadığımız sürece değişir ve gelişir. En olumlu değişim ise öğrenirken gerçekleşir. Bu zorlu süreci kendimiz için de pozitif hale getirebilir, çocuklarımıza destek olurken kendi okul yıllarımızdan hatırlayacağımız veya yeni edineceğimiz bilgilerle beynimiz için iyi bir şeyler yapabiliriz. Ne demişler? Öğrenmenin yaşı yoktur.
Eda Akay Karagöz