Değerli hissedebilmenin gücü: Öz saygı

Beslenme, bakım ve sevgi, kuşkusuz kibir çocuğun büyüme aşamasındaki entemel ihtiyaçlarını oluşturuyor. Ancak bir çocuğun büyürken duyduğu ihtiyaçlar bunlarla sınırlı değil. Özsaygı olarak da nitelendirilebilecek benlik saygısı ve öz değer de bir çocuğun büyüme sürecinde hayati öneme sahip ve en temel haklarını oluşturuyor.

Anne-babalar çocuklarını büyütürken onların en temel ihtiyaçlarını ön plana alırlar. Çocukların yeterli ve sağlıklı beslenmesi, barınma ve bakım ihtiyaçlarının sağlanması, ilgi ve sevgi görmeleri başlıca gereksinimlerini oluşturuyor. Ancak bir çocuğun hem büyürken hem de yetişkinlik dönemi boyunca mutlu, öz güvenli, güçlü olması ve sosyal ilişkilerini başarıyla kurması için benlik saygısının yüksek olması da çok önemli. Benlik saygısını en basit şekilde çocuğun kendisine verdiği değerin bir göstergesi olarak tanımlayabiliriz. Kendisine değer veren, varlığını yalnızca olumlu yanlarıyla değil güçsüz, sınırlı özellikleriyle de kabullenebilen bir çocuk ileriki yaşamında daha sosyal, yaratıcı, huzurlu ve aktif bir birey oluyor.

Çocuklukta benlik saygısını inşa etmek kolay değil; ancak maalesef tahrip etmek de çok zor değil. Anne babaların gündelik hayat içerisinde kurduğu sıradan bir cümle, iyi niyetli kıyaslamalar, düşünmeden dile getirilen beklentiler bile çocuğun benlik saygısına ve öz değer duygusuna zarar verebiliyor. Benlik kişinin kendisi ve kendisine ait özellikler hakkındaki algılarını içeriyor ve biyolojik, psikolojik ve sosyal değişkenlerin etkileşimiyle oluşuyor. Benlik saygısı ise kişinin kendisine saygı ve güven duyması, kendini değerli olan bir birey olarak benimsemesi ve onaylaması anlamına geliyor. Benlik saygısı düşük olan kişiler kendilerini değersiz, çaresiz ve zayıf olarak algılayıp bu algılarına uygun şekilde davranabiliyor. Benlik saygısı yüksek olan kişiler ise ilişkilerinde daha etkin davranabiliyor ve kendilerini daha kolay ifade edebiliyorlar.

BENLİK SAYGISI VE ÖZ GÜVEN

Benlik saygısı ve değerlilik birbiriyle örtüşen, ancak farklı kavramları tanımlıyor. Değerlilik kavramı, bireyin kendisine atfettiği değeri ve bu değer sonucunda kendisini iyi hissetme- sini içeriyor. Benlik saygısından farklı olarak daha değişken olduğundan iç ve dış koşullardan daha kolay etkilenebiliyor. Benlik saygısı ve öz güven arasında da kısmen örtüşme bulunuyor. Öz güven, bireyin kendisine yönelik iyi ve olumlu duygular beslemesi bu nedenle kendisini iyi hissetmesi, karşılaşabileceği sorunlarla başa çıkabileceğini düşünmesini içeriyor. Öz güven, benlik saygısından farklı olarak duruma ve koşullara göre değişebiliyor. Ayrıca yüksek öz güven her zaman olumlu, düşük öz güven ise her zaman olumsuz olarak değerlen- dirilemeyebilir. İçinde bulunulan şartlar ve yeteneklerle uyumsuz, abartılı ve aşırı bir öz güven olumlu sonuçlara yol açmayabiliyor.

YÜKSEK VE DÜŞÜK BENLİK SAYGISI NE ANLAMA GELİYOR?

Benlik saygısının değerlendirilmesinde çocukların başarı ve başarısızlıklara nasıl tepki verdiği belirleyici oluyor. Yüksek benlik saygısına sahip çocuklar başarılarında kendi emek ve becerilerinin payını kavrayabilirken, başarısız olduklarında ise sonuca etki eden faktörleri nesnel bir şekilde değerlendirip daha iyisini yapabilmek için kendilerini motive edebiliyorlar. Bu çocuklar akran ilişkilerinde ve toplumsal etkileşimlerinde daha etkin olurken, yaptıkları hataların sorumluluğunu da alabiliyorlar. Benlik saygısı düşük olan çocukların ise en tipik özellikleri yeni toplumsal etkileşim ve görevlerden kaçınmaları. Başarısız olabilecekleri endişesinden kaynaklanan bu kaçınma davranışı kısa süreli olarak çocukları rahatlatabiliyor, ancak uzun dönemde başarabileceklerinden yoksun kalmalarına, dolayısıyla çocuklarda “yapabilecekleri” algısının gelişememesine neden oluyor. Benlik saygısı düşük olan çocuklar başarılı olduklarında ve övüldüklerinde dahi bu başarıyı sahiplenemiyor. Bu çocuklar bir oyun veya ödevde zorlandıklarında çaba göstermeye devam etmeyip başka bir etkinliğe geçebiliyorlar. Kurallı ve toplu olarak oynanan oyunlarda ise kaybedeceğini ya da başaramayacağını düşündüğü an oyundan ayrılabiliyor veya diğer oyuncularla tartışabiliyorlar. Benlik saygısı düşük olan çocukların diğer bir özelliği hataları veya eksikleri için mazeret bulma eğilimleri.

ÇOCUK AİLEDE DEĞERLİ HİSSETMELİ

Çocukların kendilerini değerli hissetmeleri ve öz güvenlerinin oluşumu, zaman içerisinde çevresindeki diğer kişilerle tekrarlayan etkileşimler ve ilişkileri sonucu öğrendikleri ile gelişiyor. Güncel görüşler bebeklik, çocukluk ve ergenlik dönemlerinde ihtiyaçları yeterince karşılanan, bu dönemlerde ilişki sorunlarını başarıyla çözebilen, olabildiğince sabit, tutarlı ve dengeli bir bakım alan çocukların kendilerini daha değerli hissettiğini ve öz güvenlerinin yüksek olduğunu ortaya koyuyor.

Ebeveynlerin çocuklarının kendilerini değerli hissetmelerini sağlamak ve öz güvenlerini geliştirmek için; çocuklarını güçlü ve zayıf yönleri ile nesnel olarak değerlendirmeleri ve çocuklarından bunu uygun beklentiler içerisine girmeleri, çocuklarının belirlediği hedeflere saygı göstermeleri ve bu hedeflere ulaşamasa bile çaba gösterdikleri için onları övmeleri gerekiyor. Sürekli diğer çocuklarla kıyaslanan, çabaları değil de belirli bir hedefe ulaşıp ulaşmadığına odaklanılan çocukların benlik saygıları zarar görüyor.

KOŞULSUZ KABULLENMENİN DEĞERİ

Sevginin belli bir koşula bağlı olmaması öz değer duygusunu pekiştiriyor. Koşulsuz kabullenmek; çocuğu olduğu gibi sevmek, birey olarak haklarına ve özerkliğine saygı duymak ve içindeki potansiyeli ortaya çıkarabilmesi için gerekli şartları sağlamaktan geçiyor. Koşulsuz olarak kabullenilen bir çocuk, “er- kek/ kız olduğu için”, “zeki olduğu için” ya da “güzel/ yakışıklı olduğu için” değil, ailesinin, anne-babasının çocuğu olduğu için sevilip kabulleniliyor.

ÇOCUĞA SORUMLULUKLAR VERMEK GEREKİYOR

Çocuğun kendisine saygısını artırmada, ona büyüdüğünü, başardığını hissettirebilecek fırsatlar yaratmak önem taşıyor. Bu amaçla yapılabilecekler arasında çocuğun karşılaştığı zorluklara ilk önce kendisinin çözüm üretmesini beklemek, çözümde zorlanıyorsa yardımcı olmak, çocuğu belli bir hedefe ulaşamasa bile harcadığı çaba için övmek, yersiz ve abartılı övgülerden kaçınmak gerekiyor. Çocuklar büyüdükçe ev içerisinde yaşlarına uygun sorumluluklar vermek (çöpü çıkarmak, sofrayı kurmak, odasını toplamak gibi) ve bu sorumluluklar tam olarak yerine getirilmese bile çocuğun çabalarını övmek de çocuğun öz saygısını artıran bir unsur. Ancak bu görev ve sorumlulukların çocuğun yaşı ve gelişim düzeyine uygun olmasına dikkat edilmesi gerekiyor. Ev dışında da çocuğun yaşına uygun görev ve sorumluluklarının olması büyüme ve başarma algısını destekliyor.

Benlik saygısında çevresel faktörlerin yanı sıra genetik faktörlerin de önemli olduğunu söylemek mümkün. Anne veya babanın herhangi birinde öz güven sorunları varsa ilk olarak ebeveynlerin bu durumlarının farkında olmaları ve ebeveynlik becerilerinin olumsuz olarak etkilenmemesi için dikkatli olmaları gerekiyor. Ailecek yapılacak çocukların da başarma duygusunu yaşayabilecekleri etkinlikler bu tür bir durumda özellikle önem taşıyor. Çocukların akranları ile etkileşimlerini desteklemek, anne-babanın öz güven sorunlarını çocuklarına yansıtmamaya çalışmaları ve gerekirse kendileri için destek almaları tavsiye ediliyor.

EBEVEYNLERE DÜŞENLER NELER?

Anne babaların çocuklarında olumlu bir benlik duygusu oluştura- bilmek için atabilecekleri ilk adım, çocuklarını herhangi bir şarta bağlı olmaksızın kabullenebilmek. Bunun dışında çocuklarını güçlü ve zayıf yönleriyle bir bütün olarak değerlendirebilmek ve onlardan gerçekçi beklentilerde bulunmak, çocukların kendilerine özgü amaç ve hedefleri olabileceğini kabullenebilmek de benlik duygusunun gelişiminde önem taşıyor. Anne babalar çocukları herhangi bir zorlukla karşılaştığında hemen müdahale etmek ve sorunu çözmek isteyebiliyor, ancak böyle bir yaklaşım çocuğun sorun çözme becerisinin gelişi- mini engelliyor. Çocuklar hata yapabilir, başarısız da olabilir. Önemli olan çocukların hedeflerine yönelik gösterdikleri çaba. Hatalı yönlerini mümkün olduğu kadar nesnel eleştirmek, eleştiriyi çocuğun kişiliği ve varlığıyla genellememek gerekiyor. Örneğin, “Çok kötü bir çocuksun.” demek yerine, “Bu davranışın kötüydü, arkadaşını ağlattın.” demek daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Hedefe yönelik çabalarını sonuçtan bağımsız olarak övmek, anne babaların çocuklarında olumlu bir benlik duygusu oluşturabilmek için yapabilecekleri arasında yer alıyor.

Anne babalar çocukları herhangi bir zorlukla karşılaştığında hemen müdahale etmek ve sorunu çözmek isteyebiliyor, ancak böyle bir yaklaşım çocuğun sorun çözme becerisinin gelişimini engelliyor.

Die mobile Version verlassen