Osmanlı Devleti 2 Ağustos 1914’de Almanya ile gizli bir anlaşma imzalamıştı. Çok geçmeden, 10 Ağustos 1914’de, Baş Komutan Vekili, Harbiye Nazırı ve Genel Kurmay Başkanı Enver Paşa, Fransa kontrolündeki Cezayir limanlarını bombalayan ve İngiliz donanmasının takibi sonucu Akdeniz’de Çanakkale’ye yönelen Goeben ve Breslau adlı Alman gemilerinin Çanakkale Boğazı’ndan içeri alınması emrini verdi. Gemilerin komutası Alman Amirali Souchon’daydı. Alman Amirali Souchon iki gemiyle Çanakkale boğazından geçip İstanbul’da demirledi.
O dönemde Genelkurmay başkan Yardımcısı da Alman generali Bronsart von Schellendorf idi. Osmanlı devleti bu gemileri satın aldığını bildirip gemilere Osmanlı Bayrağı çekti ve hukuken gemileri kara suları dışına çıkarmaktan ve de savaşa girmiş sayılmaktan kurtuldu. Alman Amirali Souchon Osmanlı donanması komutanlığına getirildi. Amiral Souchon ve diğer Alman subaylar Osmanlı Deniz Kuvvetleri üniforması giyerek yine gemilerinin başında olmaya devam ettiler.
Eylül ayından itibaren Amiral Souchon, gemilerle eğitim için Karadeniz’e çıkmakta ısrara başlamıştı. Bir amacı da Osmanlı Devletinin savaşa girmesini sağlamaktı. Bir emri vakisi ile karşılaşmaktan çekinen Sadrazam Sait Halim Paşa bu isteğe uzun süre direndi ve izin vermedi. Ama Almanların baskıları gittikçe artıyordu. Baskılar artınca yapılan ittifak anlaşmasına dayanarak Harbiye Nazırı Enver Paşa kabineye danışmadan, Amiral Souchon’un 2 Alman gemisi ve diğer Osmanlı gemileriyle Karadeniz’e çıkması için 27 Ekim 1914’de izin verdi. Bu izin ve saldırı emri belgesi de Genel Kurmay arşivindedir.
29 Ekim tarihinde Amiral Souchon komutasındaki Türk Donanması Sivastopol ve bazı Rus Limanlarını Bombaladı. Bu olay üzerine Rusya Osmanlı devletine savaş açmadan, 1 Kasım 1914’de, 1878 yılından beri elinde bulundurduğu Kars- Sarıkamış yönünden Erzurum’daki 3. Türk ordusuna saldırıya geçti. Böylece Osmanlı Devleti savaşa girdi.
Fakat beklenenin aksine, Erzurum istikametinde ilerleyen Rus Kuvvetleri, Türk 3. Ordusu karşısında 7-12 Kasım’da Köprüköy ve 17-20 Kasım’da Azap muharebelerini kaybederek geri çekilmek zorunda kaldı. 3. Ordunun Komutanı Hasan İzzet Paşa, Kurmay Başkanı da Alman Yarbay Felix Guze idi.
Savaşın hemen başında meydana gelen bu başarı, Ordunun subay ve erleri üzerinde olumlu bir etki yarattı. Subayların bir kısmı Sarıkamış’a saldırıp 1878’den beri Rusların elinde olan Sarıkamış’ı kurtarmak istiyorlardı. Ama Ordu komutanı bu görüşte değildi. Rus saldırılarında Sarıkamış’a çok yaklaşan 3. Ordu, geri çekilen düşmanı takip etmedi. Daha elverişli bir arazide toplanmak, takviye kuvvetlerinin gelmesini beklemek ve yeni bir Rus taarruzunu karşılamaya hazır olmak amacıyla 8-10 km kadar geri çekildi. Çünkü Osmanlı Genel Kurmayının Savaş Öncesi Görüşü, Kafkasya’dan Ruslara karşı yapılacak bir harekatın, harbin akışına etkili olamayacağı, 3. Ordunun yalnız başına yapacağı bir taarruzun, üstün Rus kuvvetlerinin olduğu tahkimli bölgeye çarpacağı, 3. Ordunun kış harekâtına hazır olmadığı şeklindeydi.
Ordunun Sarıkamış’a girmek yerine geri çekilmesi subayların çoğunda memnuniyetsizlik yarattı. Hem bazı subaylar hem de bölgedeki Valiler Enver Paşa’ya telgraf çekerek Sarıkamış’ı kurtarma şansının kaçırılmamasını istediler. Enver paşa karar veremedi. Okul arkadaşı ve Genel Kurmay 2. Başkan yardımcısı Hafız Hakkı beyi Erzurum’a, 3. Orduya, durum tespiti için gönderdi.
İstanbul’da Hafız Hakkı Paşa’nın görüşü de bir harekât için yazı beklemek, ilk bahara kadar Harbe girmemek şeklindeydi. 27 Kasım’da Hafız Hakkı Bey Erzurum’a geldi. İncelemeler, toplantılar yaptı. Cepheye Köprüköy’e kadar gitti. Araziyi, iklimi inceledi. Ve 08 Aralık 1914’de İstanbul’a, Enver Paşa’ya, bir telgraf gönderdi: “…Orduyu teftiş ettim ve durumu inceledim. Düşman durdurulmuş ve Horum’a (Sarıkamış önlerinde) atılmıştır. Oradan da gerilere atılabilir. İmha edilebilir. Ordumuzun durumu iyi…10. Kolordu enerjiktir, yıpranmamıştır… Rusların sağ kanadına saldırmak mümkün…”
Bu telgraf üzerine Enver paşanın kafası karıştı. Karar veremedi. Bizzat kendisinin gidip durumu yakından görmesi gerektiğini düşündü. Ve 12 Aralık 1914’de Enver Paşa Karadeniz yoluyla Erzurum’a geldi. O da toplantılar yaptı. Ordu komutanı ve kolordu komutanları ile görüştü. Subaylarla görüştü. Birlikleri denetledi. Bilgi aldı. 3. Ordu Komutanının dışında Sarıkamış’a bir harekât yapılmasına ciddi bir itiraz yoktu. Sarıkamış harekâtına karar verdi. Bu arada durumu tehlikeli gördüğünü bildiren 3. Ordu komutanı Hasan İzzet Paşa karar sonrası görevinden istifa etti. Enver Paşa 3. Ordu komutanlığını da üzerine alarak harekata katılacak 3 kolordudan 9. Kolordu ile birlikte Sarıkamış’a gitmeye karar verdi. Amaç Sarıkamış-Kars civarında bulunan yaklaşık 180 bin mevcutlu Rus Kafkas Ordusunu kuşatmak ve savaşın başında ağır bir darbe vurarak Ruslarda bulunan topraklarımızı kurtarmaktı. Ayrıca bu harekât müttefikimiz Almanların da Avrupa cephesinde yükünü hafifletecekti.
Harekata 3 kolordu katılacaktı. 9., 10. ve 11. Kolordular. Bunların da komutanları, sırasıyla, İhsan Paşa, Hafız Hakkı Bey ve Ali Galip Paşaydı.
Harekât 22 Aralık 1914 günü başlayacaktı. Harekât Planı, bir kolorduyla (11. Kolordu) düşmanın saldırdığı yer olan cepheden tespitini, iki kolorduyla 9. Ve 10. Kolordu) düşmanın kuzey kanadından kuşatılarak düşman cephesinin 30-35 km kadar gerisindeki Sarıkamış’ın ele geçirilmesiyle büyük düşman kuvvetlerinin imhasını öngörüyordu.
Sarıkamış Harekâtına katılan subay ve erat sayısı Genel Kurmay belgelerine göre şöyledir: 9. Kolordu 36.784, 10. Kolordu 48.943, 11. Kolordu 27.019, 2.Süvari Tümenini 5.428. Yani 3. Ordunun Harekata başlarken mevcudu toplam 118. 174’dü.
Tamamen karlarla kaplı, 3000 metreyi bulan yüksek dağlık ve yolsuz bir arazide o günün koşulları ve karakış iklim şartlarında, eksi 20-25 derece soğukta kış donanımından yoksun ayaklarda çarıkla, giyecek kaput olmadan, yaya ve atlı birliklerle yapılan bu harekât çok riskli idi. Özellikle 10’uncu Kolordu birlikleri, harekat planı değiştirip yolu uzatarak aşmak zorunda kaldıkları Allahuekber Dağları’nda çetin zorluklar ve kış şartları sebebiyle asker ve silah olarak çok büyük zayiat vermiştir. 10. Kolordu Komutanı Hafız Hakkı Bey, askerlerin yürüyüşünü yavaşlatıyor diye zaten az sayıda olan kaputları çıkartmış ve askerlerin temel malzemelerini taşıdıkları sırt çantalarını da attırmıştır. Ayrıca harekât planını da değiştirerek Sarıkamış’a Rusları arkadan çevirerek ulaşmak istedi. Tabi ki zamanında Sarıkamış’ta olamadı. Askerlerinin çok büyük bir kısmının donarak dağlarda kalmasına sebep oldu.
Harekatta kısmen sonuç alındı da denebilir. Çünkü harekatta Ruslarda yer yer panik bile başladı. Ancak kışın ağır şartları ve aşırı soğuk yürüyüşü bile engelliyordu. Herkes zoru başarmak ve Rus birliklerini kuşatarak zafere ulaşmak istiyordu. Ama 26-27 Aralık 1914 gecesi tarihi donmalar yaşandı. On binlerce askerimiz şehit oldu. Harekât planını değiştiren 9’ncu Kolordu büyük oranda eridi. 10. Kolordu komutanları ve kalan askerleriyle Ruslara esir düştü… Enver Paşa 10 Ocak günü İstanbul’a geri döndü. Harekât 15 Ocak 1915 günü son buldu. Enver Paşanın yerine geçen Hafız Hakkı Paşa, kalan askerleri Erzurum’a geri çekti. Bu arada kendisi dönüş sonrası Erzurum’da Hastanede tifüsten şehit oldu.
3. Ordu Kurmay Başkanı Alman Yarbay Guze, anılarında şöyle diyor: „Polonya’daki Alman ve Avusturya kuvvetlerinin yükünü azaltmak için bu cephede mümkün olduğu kadar çok Rus kuvvetinin tespit edilmesi gerekliydi… Başarısızlığa rağmen teşebbüsündeki cesaret etkisini gösterdi. Türkler şimdi çok zayıf oldukları halde, Ruslar bu savaş sahasındaki kuvvetlerini devamlı takviye ediyorlar. (…) Rusları korkutmak gibi uygun biri sonuç da elde edilmiş oldu. Ruslar bundan sonra çok ihtiyatlı hareket ettiler ve savaşın devamı süresince aşırı hiçbir harekete teşebbüs etmediler“.
9. Kolordu askerleri ile bizzat cephede olan Enver Paşa Kosor-Kars yönüne giden Hafız Hakkı beyden düzenli ara raporlar alamadı ve durum hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olamadı. Sarıkamış önünde beklemesi de baskın özelliğini ortadan kaldıracağından az kuvvetlerle taarruz etmiş ve başarılı olamamıştır.
Enver Paşa’nın aldığı raporlarda da Ordunun amacına uymayan ve genel taarruz planının dışına çıkan durum ve kararlara müdahale etmemesi hatadır.. Gerekli ikaz ve direnmeyi yapmamıştır. Bu da başarısızlığı ve kayıpları getiren nedenlerden biridir.
Harekatta kayıplar konusunda çok farklı bilgiler vardır. Maalesef bunun doğrusunu bulmak zordur. Genelde hatıralarda verilen rakamlar, bilgiden çok duyumlara dayandığından çok farklılık göstermektedir. En az 20.000 asker kaybından başlayıp 90. Asker kaybına kadar verilen rakamlar vardır. Biz askeri belgelere dayanarak kayıplar konusunda şunları söyleyebiliriz.
22 Aralık 1914 günü harekât başladığında 3. Ordunun mevcudu 118.000 idi. Bu sayı belgelerde var.
Ordu 15 Ocak 1915’te Erzurum’a dönen 3. Ordunun 15 Şubat 1915’te yapılan sayımdaki mevcudu, yine belgelere göre, 42.000’dir. Bu durumda; 118.000 – 42.000 = 76.000 kayıp vardır. Maalesef kayıpların ne kadarı vurularak şehit, ne kadarı donarak şehit, ne kadarı esir, ne kadarı kaçak, ne kadarı kayıp bilmek mümkün değildir. Ruslar Sarıkamış civarında 28.000 donmuş Türk askeri defnettiklerini bildirmişlerdir. Olayın önemini belirtmek için Rus ordusunun da bu harekatta 20.000 ölü-yaralı ile 6.000 donan asker kayıp verdiğini belirtmeliyiz.
Harekatın 106. Yılında bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.