Yapılan araştırmalar her üç kişiden birinin hayatının herhangi bir döneminde cinsel işlev bozukluğu yaşadığını gösteriyor. Cinsel işlev bozukluklarında kadınların yüzde 30-60’ı hayatları boyunca en az bir cinsel problem yaşarken, erkeklerde bu oran yüzde 40 olarak ölçümleniyor.
Dr. Esra Uğurlu KOÇER
Psikiyatri Uzmanı
Üremeyi ve cinsel zevk alıp vermeyi içeren cinsellik, temelde duyuya dayalı, doğum öncesi başlayıp ömür boyu devam eden sadece cinsel organları değil, bedeni-aklı da içeren, pek çok faktörden etkilenen bir deneyim… Sağlıklı bir cinsellik yaşanabilmesi için ise kişilerin cinsellik hakkında doğru-güvenilir bilgiler edinmesi gerekir.
Cinsel sağlık denildiğinde yalnızca üreme, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunma ve tedavinin düşünülmemesi gerekir.
Kişinin cinsel yaşamı zarar görmeden, mutlu-güvenli biçimde sürdürebilmesi, bundan mutlu olmasının sağlanması cinsel sağlığın önemli parçasıdır.
Cinsel işlev bozukluğu nedenleri
Yapılan araştırmalara göre her üç kişiden birinin hayatının herhangi bir döneminde cinsel işlev bozukluğu yaşıyor. Kadın ve erkeklerde cinsel işlev bozukluklarına rastlanma sıklığı değişkenlik gösteriyor. Kadınların yüzde 30-60’ı hayatları boyunca en az bir cinsel problem yaşarken, erkeklerde bu oran yaşam boyu yüzde 40 olarak gözlemleniyor.
Kadınlarda en sık cinsel istek-uyarılma bozukluğu, erkeklerde ise erken boşalma görülür.
Cinsel işlev bozuklukları nedenleri biyolojik (organik hastalık, ilaç, kadınlarda gebelik, menopoz gibi hormonal değişikliğe sebep olan fizyolojik süreçler), psikolojik (cinsel yönelim-kimlik ile ilgili sorun, kendini ifade etmede güçlük, geçirilmiş cinsel travma) ve sosyal (özellikle yetiştirilen ortama bağlı olarak gelişen cinsel mit ve roller ile ilgili yanlış inanışlar) sebepler olarak sınıflandırılabilir. Özellikle ülkemizde cinsel sorunların nedenlerine bakıldığında cinsel eğitim ve bilgilenmedeki eksikliklerin çok önemli bir sebep olduğu görülür. Özellikle cinsel yaşam, cinsel anatomi, kadın/erkek rol ve cinsellikteki davranışları ile ilgili yanlış inanışlar bunların başında gelir.
Cinsel uyumsuzluk partnerleri birbirinden uzaklaştırır
Cinsel uyum çiftin sadece yaşadıkları cinsellikten haz almasını sağlamaz. Aynı zamanda ilişkiyi duygusal açıdan besleyen, çiftin birbirine güvenle bağlanmasını, ilişki ile ilgili yaşadıkları zorlukları tolere etmelerini sağlayan en önemli faktörlerden biri. Uyumsuzluk yaşayan kişiler doyumlu bir cinsellik yaşayamaz, birbirlerinden uzaklaşır. Ten uyumu; cinsel uyumu belirleyen, tatmin edici cinselliği sağlayan bir faktör. Yapılan araştırmalarda cinsel fonksiyon ve koku alma duyusu arasında anatomik bağlantı olduğu görülür. İnsan dışındaki diğer memelilerde cinsel tepkileri uyaran feromon adında güzel kokulu maddeler salgılandığı bilinmekle birlikte, son dönemde insanlarda da feromon salgılanmasının olduğuna dair teoriler öne sürülüyor. Bu da her ne kadar farkında olmasalar bile cinsel partnerden gelen kokuların özelliklerine göre kışkırtıcı veya haz almayı engelleyen bir etkisinin olduğunu gösteriyor.
Cinsel işlev bozukluklarında tedavi yöntemleri
Sağlık ile ilgili her durumda olduğu gibi cinsel sağlık ile ilgili de doğru merkezlere başvuru, detaylı değerlendirme önemlidir. Gerekli durumlarda farklı uzman (ürolog, psikiyatr, jinekolog) ve bu konuda eğitim almış psikologların iş birliği içinde çalışması uygundur. Cinsel işlev bozuklukları tedavisinde kullanılan yöntemler yeterli bilgi-deneyimi olmayan kişiler tarafından uygulandığında başarısızlıkla sonuçlanır. Kişilerin yeniden tedavi başvuru, tedaviye güvenlerini azalır. Sağlıklı-mutlu bir cinsel yaşam için, sorunların yaşandığı noktaları kabul edip, cinsel terapi desteği alınmalıdır.