Avrupa’daki Müslümanlar

Entegre olmuş, fakat sevilmemiş

Dil, Eğitim, İş: Bir araştırma Batı Avrupa’daki Müslümanların entegrasyonundaki gelişmeleri gösteriyor. (Fakat 2015’den bu yana gelen mülteciler göz önünde bulundurulmaksızın.)

Yeni bir araştırmaya göre Batı Avrupa’daki göçmen Müslümanlar entegrasyonda büyük gelişmeler gösterdi. Bu kanıyı Bertelsmann ortaya koyuyor. Bu araştırmada en geç ikinci jenerasyonda göçmen Müslümanların çoğunlukla toplumun merkezinde yer aldığı belirtiliyor. Fakat bu entegrasyon başarıları „toplumun bazı kesimleri tarafından çok az tanındı.“

Bunun sebebinin Müslüman göçleri hakkındaki güncel ve özellikle 2015 yılından bu yana olan mültecilerin gelmesi ile yürütülen kamuya açık tartışmalar olduğuna inanılıyor ve ayrıca bunun diğer sebepleri olarak dil öğrenimi ve iş arayışı, yürürlükte olan iltica süreci, eksik çalışma izni ve az sayıda dil kursları yüzünden mültecilerin beklemede olduğuda göz önünde bulundurulmalıdır. Sonuçta mülteciler Almanya’da yaşayan 4,7 milyon Müslümanın ¼’ünü oluşturuyor. „Avrupa’daki Müslümanlar – Entegre olmuş, fakat kabul görmemiş?“ başlığı Avrupa’daki bütün Müslümanların hakkında olsa da bu araştırma 2010 yılından sonra Avrupaya gelen mültecileri kapsamamaktadır.

Duisburg – Essen üniversitesi bilim adamları en çok birinci ve ikinci jenerasyon göçmen Müslümanlara sorularını yöneltti. Almanya’da bunlar genellikle Türkiye’den gelen misafir işçiler ve onların çocuklarıdır. Bu grupta araştırmacılar dil bilgilerine, eğitim seviyelerine, çalışma şartlarına ve Müslüman olmayan kişilerle olan sosyal ilişkilerine baktılar. Entegrasyon yazarlar tarafından bir çeşit fırsat eşitliği olarak anlaşılıyor, kültürel uyuşma olarak değil.

„Entegrasyon adı altına şekillendirici ve yön verici kültüre asimile olmayı kastetmiyoruz. Entegrasyon çoğunlukla göç olan bir ülkede katılım fırsatlarının çokluğu ve ana yasayı temel alan – çoğunluğun yaşatılır olmasıyla ölçülür.“ Bertelsmann Vakfı

Almanya’da, Fransa’da, Büyük Britanya’da, Avusturya’da ve İsviçre’de yaşayan Müslüman olan ve Müslüman olmayan toplamda yaklaşık 8.500 kişi bu araştırmaya katıldı. Buna göre Almanya’da yaşayan Müslümanların çalışma hayatına katılımı, kazançları Müslüman olmayanlara göre daha az olsa da toplumun diğer kesiminin ortalamasından farksızdır. Okul mezuniyeti dereceleri yükseliyor (Müslümanlar, Müslüman olmayanlara oranla okulu 17 yaşından önce bıraksalar da), ve Almanya’da doğan Müslümanların dörtte üçü birinci dil olarak Almanca öğreniyor. Burada yaşayan Müslümanların yaklaşık yüzde 80’i boş zamanlarını düzenli olarak farklı veya Müslüman olmayan insanlarla geçiriyor. Bertelsmann Vakfının basın açıklamasında Müslümanların yüzde 96’sı „Almanya ile olan güçlü bağlarını dile getiriyor“ diye belirtiliyor.

„Almanya ile güçlü bağ“ ne demektir?
Vakfa „güçlü bağ“ tam olarak ne demektir diye sorulduğunda farklı bir resim ile karşılaşılıyor. Çünkü araştırmada bu değerlere ait olan sonuç için, alıcı ülkeye „çok bağlı“ olmak ve „genellikle bağlı“ olmak seçenekleri birleştirilmiştir. Bu da farklı ülkelerde yüzde 88 ile 98 arasında yüksek onay oranlarına tekabül ediyor. Eğer bu daha da açılırsa burada yaşayan Müslümanların üçte ikisinden azı Almanya’ya kendini „çok bağlı“ hissediyor, geriye kalan üçte bir ise Almanya’ya „genellikle bağlı“ olduğunu düşünüyor. Uzun yılları aşan güç geleneğine sahip Büyük Britanya’da bile Müslümanların sadece yüzde 45’i kendilerini bu ülkeye „çok bağlı“ hissettiklerini söylüyorlar. Avusturya’da bu değer yüzde 37 oranı ile daha da düşük olmaktadır. Bunun aksine İsviçre ve Fransa’da bu oran yüksektir.

Kabul eden ülkeye olan bağlılık
Müslümanların yaşadıkları ülkeye ne kadar bağlı oldukları

√ çok bağlı / √ genellikle bağlı
İsviçre 75% 23%
Fransa 68% 28%
Almanya 64% 31%
Büyük Britanya 45% 44%
Avusturya 37% 51%

İşsizlik
16 – 65 yaş arası işsizlik oranı

√ Müslüman / √ Müslüman olmayan
Büyük Britanya 4% 4%
Almanya 5% 7%
İsviçre 6% 4%
Avusturya 11% 3%
Fransa 14% 8%
Ev hanımları, öğrenciler, stajyerler hariç

Dindar Müslümanlar daha zor bir iş buluyorlar
Araştırma aynı zamanda dindar Müslümanların iş piyasasında mağdur pozisyonda olduğunu da belirtiyor. „Almanya’da aşırı dindar Müslümanlar kendi nitelik seviyesinde daha zor bir iş buluyor.“ Bu grup günde beş defa namaz kılmayan ve dini semboller taşımayan bir Müslümana göre daha az kazanıyor. Almanya’daki Müslümanların yüzde 40’ı kendisini dindar olarak nitelendiriyor.

Dindarlık
Dinine bağlı dindar insanların oranı

√ Müslüman / √ Müslüman olmayan
İsviçre 26% 23%
Fransa 33% 13%
Almanya 40% 16%
Avusturya 42% 18%
Büyük Britanya 64% 11%

Bunun aksine Büyük Britanya’da dindar Müslümanlar iş dünyasında daha az dezavantaj görüyor. Büyük Britanya’daki Bertelsmann Vakfının yazısına göre „dine duyulan inanç ve onu uygulama iş hayatında herhangi bir tabu değildir“. Vakıf bundan dolayı Almanya’yı Müslüman din topluluklarını yasal olarak tanımaya davet ediyor: „Dini semboller iş başvurularında herhangi bir dezavantaj olmamalı ve mecburi namaz ve camii ziyareti gibi dini ihtiyaçlar hakkında tam günlük işlerde anlayış gösterilmeli.“

Vakıf, dışlama karşıtı politikada da yapılması gereken çok işin var olduğunu belirtiyor. Almanya’da katılımcı Müslümanların her üçünden daha fazlası son on iki ay içerisinde devlet dairelerinde veya iş yerinde dışlandığını beyan ediyor. Avusturya’da bunu belirtenlerin oranı üçte ikiden fazladır.

Dışlanma tecrübeleri
Son on iki ay içerisinde dışlandığını belirten Müslümanların oranı

İsviçre 35%
Almanya 37%
Büyük Britanya 42%
Fransa 48%
Avusturya 68%

Araştırmaya göre Alman eğitim sistemi de entegrasyona engel oluyor: „Almanya’nın erken sınıflandıran sistemi kökene bağlı dezavantajları sürdürüyor.“Buna göre Müslümanlar toplumun çoğunluğunun onlara duyduğu ön yargılar ile mücadele etmesi gerekiyor. Almanya’da neredeyse her beşinci gayrimüslim, komşu olarak bir Müslüman istemediğini söylüyor. Sömürge geç-mişinden dolayı Kuzey Afrika’dan gelen birçok Müslümanı barındıran Fransa’da bu oran daha da düşüktür. Buna karşı olarak her dördüncüden daha fazla Avusturyalı, Müslüman bir komşuya karşı çıkıyor.

Toplumun çoğunluğunun Müslümanlara karşı olan tavırları
„Müslüman komşu istemiyorum“ cümlesine katılanlar

Fransa 14%
İsviçre 17%
Almanya 19%
Büyük Britanya 21%
Avusturya 28%

Bu kısıtlamalara rağmen Bertelsmann Vakfının İslam uzmanı Yasemin El-Menouar Almanya’da Müslümanların entegrasyonu hakkında olumlu bir sonuca varıyor. Fakat kendisi gelişmelerin diğer azınlıklara oranla hangi hızda geliştiğini söyleyemiyor. Entegrasyonun uzun bir süreç olduğunu belirtiyor: Bunu örneğin zamanında sadece temel okul eğitimiyle gelen misafir işçilerin çocuklarının, ebeveynlerinden daha iyi eğitim aldıklarında görüyoruz.

El Menouar bunun o zamanlarda herhangi bir entegrasyon siyasetinin yapılmadığı halde bu denli olduğunu belirtiyor. „1960’lı yıllarda misafir işçiler geldiklerine onların bir zaman sonra geri dönecekleri düşünülüyordu.“ Dil ve entegrasyon kursları, daha hızlı çalışma izinleri ve iş bulma aşamasındaki yerel inisiyatifler sayesinde bu düşünce değişti. Bu sebepten dolayı yeni gelen Müslüman mültecilerin başarılı entegrasyonu konusunda kendisinin iyimser olduğunu söylüyor.

Quelle: www.bertelsmann-stiftung.de

Die mobile Version verlassen